Star TV’nin yeni dizisi Paramparça’nın başlayacağına ilişkin haberi dergimizin kasım sayısında duyurmuş ve iddialı olduğunu dile getirmiştik. Beklenen oldu… Yıldız Tunç tarafından kaleme alınan, yönetmen koltuğunda ise Cevdet Mercan yer aldığı Paramparça ekranlara hızlı giriş yaptı ve reyting sıralamasında önceki sezonlardan çok izlene gelen dizileri bile geride bıraktı. Dizi hakkında yapılan olumlu ve olumsuz çok sayıda yorum ve eleştiriye rağmen görmezden gelinmeyecek nokta ise dizinin izleyici sayısının gün geçtikçe arttığı. Peki, ne bağladı izleyiciyi bu kadar?

Öncelikle dizinin beklide hikâyesinden de önemli olan, başrollerinde Nurgül Yeşilçay (Gülseren) ve Erkan Petekkaya’nın (Cihan) yer alıyor olması. İkiliye Cihan’ın eşi Dilara rollüyle Ebru Özkan, Nursel Köse (Keriman), Alina Boz (Hazal), Leyla Tanlar (Cansu), Cemal Hünal (Alper), Tolga Tekin (Özkan), Güneş Emir (Solmaz), Burak Tozkoparan (Ozan), Civan Canova (Rahmi) ve Elvin Aydoğdu (Derya) eşlik ediyor. Gerek sosyal medyadaki izleyici yorumları, gerekse dizinin tanıtımında oyuncuların ön plana çıkarılmış olması her zaman tutmasa da bazen sırf oyuncular için ya da öncelikli olarak oyuncu kadrosu için dizilerin tercih edilebildiğini gösteriyor. Buda Paramparça’nın sezona 1-0 galip başlamasını sağlıyor.

YEŞİLÇAM’IN DEĞİL HAYATIMIZIN KLİŞESİ

Gelelim dizinin konusuna Yeşilçam ve daha sonra beyaz camda birçok hikâyede karşımıza çıkan, kimi dizilerde kara mizahın malzemesi iken, aslında birçoğumuzun çocukluk yıllarının kâbusu olan bir durum hastanede bebeklerin karışması. Çocukluk yıllarımızda çok yaramaz çocuklara söylenen “sen bizim çocuğumuz değilsin seni evlatlık aldık” ya da “oğlum tamam artık açıklıyoruz seni hastanede karıştırmışlar sen benim öz oğlum/kardeşim değilsin” sözleri birçoğumuzun korkulu rüyasıydı. Nitekim bu klişe şakanın birçok gerçek örneği de yaşandı ülkemizde. Doğal olarak anne adaylarını da içten içe tedirgin eden bir durum bu aslında.

İMKÂNSIZ AŞK İTİNAYLA İMKÂNLI KILINIR

Paramparça dizisi de bu klişeden yola çıkarak çok yabancı olmadığımız bir şeyi, doğum esnasında hastanede bebekleri karışan Gülpınar ve Gürpınar ailelerinin hikâyesini anlatıyor izleyicisine. Dizinin merkezinde bebeklerin karışması ve yıllar sonra bu trajedinin açığa çıkmasıyla yaşanan kaos var gibi dursa da ya da böyle olması beklense de görünen o ki dizinin temel çatışmasını şuan başkalarıyla evli olan Gülseren ve Cihan’ın yasak aşkı oluşturacak. Cansu’nun gerçek annesi olan Gülseren’i dizi akışına ilişkin yerleşmiş/yerleştirilmiş algımıza uymayan şekilde çok hızlı bulması diğer bir değişle bu arayışın sündürülmeyip (hastanenin arşivi yanmış olabilirdi, adres bulunsa da Gülseren taşınmış olabilirdir) daha dizinin 3. bölümünde sonuçlandırılması bunun en güzel göstergesi. Bunun yanında birde büyük bir tesadüf eseri tanışmış olan Gülseren ve Cihan’ın sonrasında aynı büyük tesadüfle kızlarının karıştığını öğrenmeleri, Cihan’ın kötü giden evliliği, çocuklarına ve hatta kimi anlarda Gülseren’e ilişkin sahiplenici tavırları, Gülseren’in kendilerini ortada bırakıp Almanya’ya gitmiş kocası ve Cihan’a karşı önleyemediği hayranlığının göstergeleri var. Bütün bu göstergeler senaryonun bu yasak aşk çatışması üzerinden akacağının kanıtı.

Aşk şimdilik yasak olunca, hele hele de ortada çocuklar olunca izleyiciye de taraf olup hikâyenin içerisine girmek kalıyor. Burada da Dilara’nın cemiyet hayatına önem veren, çocuklarını ve eşini ikinci plana atan bir kadın oluşu devreye giriyor ve Türk halkını tam kalbinden vuruyor. Bir yanda kendi kızı bildiği Hazal’ı bütün aşırılıklarına rağmen gözünden sakınan onun için canını dişine takan yoksul Gülseren diğer yanda zengin ama duygusuz Dilara. Cihan’ın ve izleyicinin kimi seçeceği ve bu aşkı nasıl meşrulaştıracakları şimdiden ortada!

 

NERGİZ KARADAŞ

Ankara doğumlu olan Nergiz Karadaş, 2007 yılında Başkent Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo TV ve Sinema bölümünü bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV ve Sinema Anabilim dalında “Türk Sinemasında Bir Oyunculuk Analizi: Şener Şen Örneği” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema-TV Anabilim Dalı’nda “1980 Sonrası Türk Sineması’nda Zenginlik Temsilleri Üzerine Bir Alımlama Çalışması” başlıklı doktora tezini tamamlamıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümünde Dr Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. İki yılı aşkın bir süredir Cinedergi’de dizi kritik yazarı olan Nergiz Karadaş’ın uluslar arası ve ulusal hakemli dergilerde, kitaplarda sinema ve kültürel çalışmalar ile ilgili yazılmış makaleleri bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.