Battle Beyond The Stars / Yıldızların Ötesinde Savaş

Murat tolga şen

Yıl: 1980…

Başta ABD olmak üzere tüm dünya, bir kaç ay önce gösterilmiş “Star Wars – Empire Strikes Back” filminin yarattığı müthiş illüzyona kapılmış durumda… Her yaştan milyonlarca seyirci, fantazya diyarlarından akın eden ve hepsi bir şekilde “Star Wars” fenomenini taklit eden “furya” filmlerini görmek için sinemaları dolduruyor.

İşte bu hengâme içinde, eli çabuk “Ucuz film” yapımcısı Roger Corman “İmparator”dan sadece 3 ay sonra “Yıldızların Ötesinde Savaş – Battle Beyond the Stars” adlı uzay epiğini sinemalarda göstermeyi başarmıştı.

Barışçıl Akir gezegeninin sevgi dolu Akirian’lıları acımasız bir uzay lordu olan Sador ve onun dev! İstila gücü tarafından, tirana boyun eğmedikleri takdirde yok edilmekle tehdit edilirler. Çaresiz kalan bu masum uzaylılar, gezegenin en efendi delikanlısı olan Shad’ı Gezegendeki tek uzay bindirerek gezegeni koruyacak paralı askerler araması için yollarlar. Genç Shad, bu yolculuk sırasında hem kendi içindeki savaşçıyı keşfedecek hem de farklı yedi ırktan oluşan bir direniş kuvveti örgütleyecektir…

Asıl amaç “Star Wars”ın yarattığı seyirci akışından nemalanmak olduğu için, senaryo olabilecek en uygun kaynaktan, Akira Kurosawa ustanın “Seven Samurai“sinden esin esin çalınıyor, araya da “Star Wars”daki gibi bir sürü uzay takibi sokuşturuluyor. Bunların çoğunda uzay gemileri bir o yana, bir bu yana anlamsızca uçuyor, sinema tarihine geçecek kadar absürt yaratıklar, robotlar, gezegenler, ırklar vs. dolduruluyor. Bu bahsettiğim yaratıklardan olan termal cücelerin filmdeki vazifesi kamp ateşi görevini üstlenmek! İşbilir Corman, Filmde istilaya uğrayan barışçıl gezegenin insanlarına Akira Kurosawa’nın gönlünü almak için olsa gerek, “Akir” halkı demeyi de ihmal etmiyor. Senaryo her yönden “Seven Samurai” ve onun başarılı Western remake’i “Magnificient Seven”ı taklit ediyor, hatta bazı replikler filme aynen geçirilmiş. Tabi bu eski zaman uzakdoğu kahramanlık destanı uzaya çıktığında biraz tuhaf bir şekil alıyor. Filmde ki karakterler o kadar karton ki, hiçbiri gerçek bir duygusallık, gerilim ya da özdeşleşme yaratamıyor. Zaten yapımın derdi de bu değil…

Oyuncu seçimindeki en büyük hata, TV kültü “Walton Ailesi”nin “John Boy”u Richard Thomas’dan medet ummak olmuş. Bu oyuncuyla replika bir Luke Skywalker yaratma girişimi her yönden hüsranla sonuçlanmış ve feminen Richard Thomas uzaylı bir Buster Keaton olup çıkıvermiş! Açıkçası benim filmde ilgimi çeken tek karakter, Valkriyalı savaşçı rolündeki Amerikalıların Gül Gölge‘si Sybil Danning oldu. 80’lerde onun dolgun! oyunculuğu sayesinde bir sürü kötü filme katlanmışlığım da vardır!

Efektlere gelirsek; filmin en az bütçe ayrılan kısmı burası, çünkü stok olarak çekildiği çok belli olan efektler filmin yumuşak karnı. Aynı gemi patlamasını ya da geçişini defalarca izlemek mümkün… “Battlestar Galactica”dan çalıp çırpma Lazer silahı ses efektleri ve uzay gemisinden ziyade, muslukçu takım çantasından çıkan aletlere benzeyen gemi tasarımları korkunç! Filmin afişinde de görülen iki memeli ana gemi tasarımının bir eşi daha yoktur herhalde… Tüm bunlar, filmin gösterildiği tarihte bile yapmacık dururken artık iyice sahteye kaçıyor. Yine de sinekten yağ çıkarmayı pek seven Corman usta, bu filmdeki uzay savaşı planlarının tümünü “Space Raiders” adlı filmde de kullanmıştır. İlginç bir nokta ise, filmin “credits”lerinde belirtilmemesine rağmen Avatar’cı James Cameron’un bu filmde sanat yönetmeni, model tasarımcısı ve efekt kameramanı olarak çalışmış olması…

“Battle Beyond Stars”, hiçbir anında duygusallaşma ya da artistik bir çıkış çabası derdinde olmayan, işgüzar bir sinemacı takımının elinden çıkmış, gösterişli ve vaatlerle dolu, tek derdi “hap yaparak para kazanmak” olan bir B filmi… Filmin en büyük mahareti, yapımcısı yapımcısının onu büyük bir filmmiş gibi gösterebilme becerisi ki zaten Corman’ın en pahalı prodüksiyonudur. “Ucuz film” severlerin kalbinde yeri ayrıdır ama türün iflah olmaz hayranları dışındakiler için keçiboynuzu tadında bir deneyim olacağı muhakkak.

2005 yılında "Öteki Sinema" sitesini açtı. Rahmetli sinema yazarı Metin Demirhan ve Ali Murat Güven’in verdiği güçlü destekle başlayan bu kişisel macera şimdilerde Türk sinema bloglarının amiral gemisi haline geldi. Murat Tolga Şen, Sinema yazarlığı ve blogculuğuna önem vermeye devam ederek katıldığı platformlarda sinemanın farklı taraflarını konuşmaya devam etti. Blogculuktan profesyonel sinema yazarlığına geçişi ise 2010 başlarında sinema sitesi Beyazperde kadrosuna katılmasıyla oldu. Ayrıca online sinema dergisi Cinedergi, Fotografya, Gölge, Yeni Harman, Modern Zamanlar, Film Arası gibi yayınlara da katkı sağlıyor. 2012 Ocak ayından bu yana Medyaradar sitesinin sinema ve televizyon yazıları da yine Murat Tolga Şen’in kaleminden çıkma.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.