Lawrence Talbot (BENICIO DEL TORO) morphs from a human into an unimaginable creature in the action-horror inspired by the classic Universal film that launched a legacy of horror, ?The Wolfman?.

Yarı Kurt Adam tam bir aşık

Benicio Del Toro’nun başrolünde oynadığı ve bütün projenin mimarı olduğu ‘Kurt Adam’, Emily Blunt gibi bir dilbere karşı duramıyor. Güzel ve çirkinin aşkı yine dramatik bitiyor

SERDAR AKBIYIK

Benicio Del Toro’nun ‘Kurt Adam-The Wolf Man’ filmi büyük merakla beklediğimiz filmlerdendi. 1941 yılı yapımı The Wolfman’in yeniden çevrimi olan film, ilk hikâyeye sımsıkı tutunuyor. O dönemlerde Lawrence Tablot karakteri o kadar etkili oldu ki, daha sonra çevrilen vampir ve Frankenstein filmlerinde yan karakter olarak kullanıldı. Geride kalan 70 yıl içinde kurt adam efsanesi bir değişim geçirdi. Asil ve zengin karakterler kurt adam yerine vampir olarak resmedildi. Kötücül ve akıllı bu vampirlerin karşısında ise daha çok köylü, kaba saba ve büyüden çok vahşi duygularıyla öne çıkan kurt adamlar ortaya döküldü. Bu yapılanma bence kurt adam mitine çok da uygun bir etiket değil. Çünkü yaratıklar içinde insansı yanını en iyi saklayan canavar; kurt adam. Dolunayın etkisi ile değişim geçiren, kurt adama döndüğünde yaptıklarını hatırlamayan ve sevdiği insanlara bile zarar veren bir canavar söz konusu. Bütün vampirleri, zombileri ve diğer yaratıkları düşündüğümüzde hiç biri kurt adam kadar yaptıklarından vicdan azabı çekmez. Bu bağlamda, insan yapısıyla büyük bir benzerlik taşır kurt adam. İnsan da zayıflığı yüzünden çevresindekilere zarar verir, vicdan azabı çeker; ama yine yapmaya devam eder. Bu hafta vizyona giren ‘Kurt Adam’ın başrol oyuncusu Benicio Del Toro, filmin yeniden çekim projesini ortaya atan ilk isim. Kurt adamın babası rolünde ise müthiş oyuncu Anthony Hopkins yer alıyor. Benicio Del Toro’nun canlandırdığı ‘Lawrence Tablot’un kalbini çalan ise Emily Blunt. Dişiliğini ön plana çıkaran Blunt gerçekten de çok başarılı bir oyuncu. Filmin fazla erkeksi öyküsüne büyük katkıda bulunuyor. Anthony Hopkins ile Benicio Del Toro’nun karşı karşıya geldikleri sahne baba oğul çekişmesi adına pek de rastlamadığımız bir sertlik

 

taşıyor. Yönetmen Joe Johnston ve senarist Andrew Kevin Walker baba karakterinin kendi oğluna uyguladığı şiddeti hiç yumuşatmadan vererek toplumdaki iktidar sahiplerine sert bir mesaj gönderiyor. Belki filmin içindeki en kayda değer bölüm de bu.

 

Kurt Adam vardı; ama seyrettiklerimize hiç benzemiyordu

 

Kültür tarihinin temel mitlerinden olan bir insanın kurda ya da başka bir hayvana dönüşmesi, korku filmlerinin de en sevdiği konulardan biri oldu. Kurt adam (werewolf) dediğimizde bugün kafamızda canlanan figür, korku filmlerinin eseri ama bu figürün mitolojideki kurt adamla pek bir ilgisi yok.

 

Kurt adama dönüşüm süreci filmlerde bilgisayar animasyonlarının da kullanıldığı ve bütün makyaj maharetlerinin sergilendiği en çarpıcı sahne olarak kurgulanır. Bu dönüşüm sürecinin de modern zamanlar öncesi inanç dünyasıyla pek bir ilgisi yoktur. Geçmişte onlar ya hayvan, ya da insan formunda görünürlerdi. Kurt adamlar çok nadir olarak insan bedenli ve kurt kafalı olarak tasvir edilirlerdi. Ortaçağda cadı mahkemelerinde ‘kurt adamlar’ üzerlerine atılı suçları hayvan kılığındayken işlemekle suçlanırlardı. Modern zamanlar öncesinde kurt adama dönüşüm süreci üzerinde pek durulmazdı. Çünkü tanrının insanları yarattığı bir dünyada, insanın bedensel olarak hayvana dönüşmesi söz konusu olamazdı. Hayvan olmak bir var oluş biçimiydi, biyolojik bir süreç değildi. Şeytanla ittifak kurarak ya da dinsel ritüellerin büyülü gücüyle hayvan olmak mümkündü. Kurt adam doğaüstü, tanrısal bir varlıktı. Bizim filmlerden bildiğimiz kurt adam ise modern zamanlardaki doğa bilimleri tarafından yaratılmış.

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.