Bire üç veren ilişkiler…

“Polis” filminden beri Onur Ünlü’nün sıkı takipçilerindenim. Çünkü son dönem Türk sinemasının olaya farklı yönlerden bakmayı bilen ender yaratıcılarından biri kendisi. Özellikle de yazdığı sıra dışı, zeka dolu senaryolarıyla… “Polis”ten sonra “Güneşin Oğlu” “Beş Şehir” ve son olarak “Acı Aşk”la kariyerini iyice sağlamlaştıran Ünlü bu kez yönetmen koltuğuna başkasını oturtuyor; daha ilk uzun metrajında alkışı hak eden A.Taner Elhan’ı… Ki onların geçmişe dayanan bir ortaklıkları da söz konusu…

Öyküyü kısaca ve sürprizlerini fazla açık etmeden aktarmak adına filmin lansman sinopsisini kullanıyorum. “Eskişehir’de bir üniversitede edebiyat öğretmenliği yapmakta olan Orhan, evlenmeyi planladığı Ayşe’yle beklenmedik bir anda yollarını ayırıp İstanbul’a gelir ve Oya ile tanışır. Fotoğrafçılık yapan Oya ile belki de hayatının en mutlu günlerini geçirirken daha evliklerinin ilk günlerinde yaşadıkları kötü olaylar ile birlikte kendini zor bir aşk üçgeninin ortasında bulur. Bir yandan da yeni tanıştığı öğrencisi Seda, Orhan’ı çıkılması güç bir yola sürüklemektedir. Üç kadın arasında kalan ve hayatı alt üst olan Orhan’ı zor günler bekler…”

 

Filmin keskin virajlara, ilginç sürprizlere sahip senaryosu, başarılı oyunculuklar ve üzerine kafa yorulduğu her karesinden belli olan yönetimiyle taçlandıkça seyir gücü artıyor, merak duygusu doruğa ulaşıyor. Önce bayan oyunculardan bahsetmek gerek sanırım… Baştan aşağı dişiliği temsil eden Songül Öden filmin önemli lokomotiflerinden ve seyircide uyandırdığı hisler hedefini buluyor. İşi gücü olan, başarılı bir erkeğin hayatına girebilecek en tatlı kaçamaklardan biri olarak görebileceğimiz Ezgi Asaroğlu emin adımlarla sinemadaki yürüyüşünü sürdürmekte… Cansu Dere, filmde belki de en çok görünen kadın… Canlandırdığı karakter -ki bir ara kör oluyor- zor bir karakter, orası kesin. Ancak Cansu Dere’nin, artık ben oyuncuyum diyebilmesi için sanırım biraz daha çaba harcaması gerek. Zira, bazı sahneler, diğer oyuncuların yanında yükselemiyor, sönük kalıyor. Gelelim filmin esas adamına… Halit Ergenç’in başarıyla canlandırdığı Orhan karakteri her ne kadar iyi eğitim görmüş, başarılı ve zengin bir aileden de geliyor olsa, sürekli dilinden düşürmediği Doğulu kafasının (zihniyetinin) zincirlerinden kurtulmayı beceremiyor ve sırf bu yüzden aldatılmışlığı bir türlü kabullenemiyor. Halit Ergenç -oyun gücünden şüphemiz yok- özellikle yemek sahnesinde adeta coşuyor, birinci sınıf bir aktör olduğunu yeniden kanıtlıyor bizlere.

 

İnsan ruhunun seksle, aşkla, romantizm ya da tutkuyla yoğrulduğu karanlık taraflarını başarılı bir senaryo ve inandırıcı oyunculuklarla seyirciye hazır eden “Acı Aşk” 2009 yılının en başarılı Türk filmlerinden biri olmayı hak ediyor.

 

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.