Aynı isimli Güney Kore yapımından uyarlanan filmin senaryosunu Özge Efendioğlu ve Kubilay Tat yazarken yönetmenlik koltuğunda Mehmet Ada Öztekin oturuyor. Başrollerde ise Aras Bulut İynemli, Nisa Sofiya Aksungur, İlker Aksum, Deniz Baysal gibi isimler bulunuyor.

Yönetmen Öztekin, birçok televizyon yapımında yönetmenlik yapmış, birçok filmde senaryolar yazmıştı. 2013 yılında “Türkiye-Azerbaycan ilk ortak yapımı” olarak tanıtılan Mahmut ile Meryem ile ilk sinema filmini yönetmişti. O filmde de Aras Bulut başroldeydi. Daha sonra Mehmet Günsür’ün başrollerinde olduğu Martıların Efendisi ile tekrar piyasaya girdi ve ardından yaratıcısı olduğu filmi seriye dönüştüren Kaybedenler Kulübü: Yolda ile 3. işine imza attı. Son olarak 7.Koğuştaki Mucize ile Türkiye’de 2019 yılının en çok izlenen filmi ünvanını aldı. Filmin uyarlama olmasına rağmen bu denli büyük başarı göstermesi ilginç. Zira Türk seyircisinde “telif hakkı ödenen” yapımlara “çalıntı, özenti vb.” kavramları kullanmak gibi bir huy var maalesef. Dolayısıyla gerçek hayattan uyarlanan filmler dışında yabancı kaynaklı bir yapımın uyarlanması çekilen filmler için adeta bir handikap. Fakat bu filmde bu handikap etkili olamıyor. Zira film ailevi duygulardan destek alarak mazlum bir dram ortaya koyuyor. Hala daha Babam ve Oğlum merkezli bir melodram algımız olduğu aşikar. Örneğin benzer bir hikaye olan I am Sam (2001) en azından Türkiye’de bu kadar kitle çekememiştir.

Filmin konusu orijinal yapımdan çok farklı değil. Memo (Aras Bulut İynemli) zihinsel engellidir ve Muğla’nın bir kasabasında çobanlık yapmaktadır. 80’li yılların sıkıyönetim komutanlarından Yarbay Aydın (Yurdaer Okur) ailesiyle piknik yaparken kızı uçurumdan düşerek ölür. O sırada Memo da yakınlarda çobanlık yapmaktadır ve kızın ölümüne tanık olur. Olay mahallindeki tek kişinin Memo olması şüpheleri üzerine çeker ve hapishaneye gönderilir ardından da idam cezasına çarptırılır. Bu durum Memo’nun kızı Ova (Nisa Sofiya Aksongur) ile görüşmesine mani olmaktadır. Herkes adaletin yerini bulması için seferber olurken Memo sadece kızını düşünmektedir.

Filmin orijinal hikayesi güncel tarihte geçerken uyarlamada Türkiye’nin 1980’li yıllarındaki askeri yönetim tercih edilmiş. Güney Kore filmindeki gereğinden fazla sert olan polisleri askere  dönüştürerek daha inandırıcı kılmış. Devlet otoritesinin birey üzerindeki hakimiyeti oldukça net çizgilerle belirtilmiş. Dönemin atmosferi iyi yansıtılmış ki bu konuda sanat yönetiminin katkısı büyük.

Türkiye’nin 1980 darbesi ile ilgili çok fazla film üretildi fakat 7.Koğuştaki Mucize politik bir tema yerine aile temasını seçerek kendisini diğer yapımlardan ayırıyor. Aras Bulut ve Nisa Sofiya’nın birbiri ile oldukça uyumlu olduğunu söylemek gerekir. Son dönemlerdeki televizyon dizilerindeki tek tip rollerine rağmen popüler olan Aras Bulut, bu sefer haddinden “büyük” oynamayarak çok başarılı bir performans sergilemiş. Küçük yıldız Nisa Sofiya’nın da önü açık gözüküyor. Figüranlardan tutun da yardımcı oyunculara kadar performanslar oldukça yeterli. Buna ek olarak filmde çok fazla karakter var ve hepsinin hikayesi de anlatılarak havada bırakılmamış. Zira koğuş oldukça kozmopolit yapıda ve adeta Türkiye profili çizilmeye çalışılmış. Öyle bir koğuş düşünün ki Karadeniz’den Ege’ye, sağcıdan solcuya herkes bu koğuşta. Fakat karakterler yöresel faktörlerden dolayı değil de kendi hikayeleri ile ön plana çıkmayı başarıyor. Bu durum aynı zamanda her kesimden seyircinin dikkatini çekmesine, her yörenin filmde kendisine ait bir şey bulmasına yol açıyor.

7.Koğuştaki Mucize, Türk seyircisinin ilgisini çekeceği her türlü formülü kullanarak ortaya başarılı bir karışım sunmakta. Zira Box Office Türkiye verilerine göre 5.3 milyon kişi tarafından izlenerek tam tamına 89.6 milyon lira hasılat elde etti. Bu istatistik ile 2019’un en çok izlenen filmi, tüm zamanların en çok hasılat elde eden yapımı oldu. Son zamanlarda Netflix’te artan namı ise ulusötesi bir kitle elde etti. Öyle ki Brezilyalı futbolcu Neymar dahi filmi Instagram hesabından paylaşarak takipçilerine tavsiye etmiş, kısa süreli de olsa filmin tanıtımının yapılmasına sebep olmuştu. Orijinal film de bu durumdan nasiplenirken Filipinler yapımı yeni bir versiyonun yeni çıkmış olması da şaşırtmadı. Fakat en gözdesi Türk yapımı gibi duruyor.

3 Temmuz 1996 yılında Bodrum’da doğdum. Sinemaya olan merakım ilk olarak oyunculuk ve tiyatro ile başladı. Ortaokul yıllarımda televizyonda yayınlanan Çok Güzel Hareketler Bunlar adlı program, tiyatro skeçleri yazmama ve okulda oynamamda etkili oldu. Liseye geçtikten sonra yazdığım tiyatro skeçleri yerini film senaryolarına bıraktı. Her gün film izleyerek sinemalar.com da amatör yorumlar yazmaya başladım. Uşak Üniversitesi’nde Sosyoloji Bölümü okumaya başladım ve sinemanın toplumsal boyutlarını incelemeye başladım. Lisans Bitirme Tezi’mi “Sinemada Amerikan Milliyetçiliği: Süper Kahraman Filmleri Üzerine Değerlendirme” çerçevesinde ele aldım. Yüksek lisansa hazırlanmaktayım ve yüksek lisans tezimi, yaşadığım yer Bodrum’un geçmişten günümüze kültürel ve sinema mekanı açısından dönüşümü üzerine yazmayı hedefliyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.