Başrollerinde Angelina Jolie, Elle Fanning, Michelle Pfeiffer gibi aktrislerin oynadığı filmin yönetmen koltuğunda Norveçli yönetmen Joachim Rønning oturuyor. Disney’in  son yıllarda sayısı bir hayli artan fantastik uyarlamalarından…

Malefiz’in ilk filmi 2014 yılında çıkmıştı ve boxofficemojo.com verilerine göre 180 milyon dolar gibi bir bütçeye karşılık 758 milyon dolar gibi bir hasılat elde etmişti. Box Office Türkiye verilerine göre ise 427 bin kişi tarafından izlenerek 4.75 milyon lira gibi bir gelir elde etmişti. Şüphesiz burada Angelina Jolie gibi bir isimin payı çok büyük. İlk film bir giriş filmi olarak yeterli hikayeye sahipti. En İyi Sanat Yönetimi dalında 2 adet Oscar ödülü bulunan Robert Stromberg tarafından çekilmişti. Stromberg aynı zamanda görsel efekt uzmanıydı fakat ilk yönetmenlik denemesiydi. Kendi mesleğinin avantajlarını kullanarak harika bir görsellik sunmayı başarmıştı ve büyülü dünyanın kapılarını tatmin edici bir şekilde açabilmişti. Aynı zamanda Disney dizisi olan Once Upon a Time adlı yapımda da 12 bölüm boyunca gözüken bir karakterdi. 5 yıl sonra Disney serinin ikinci filmini Joachim Rønning’e çektirdi ve karşımızda. Rønning feminist kovboy filmi Bandidas (2006) ile piyasaya giriş yaptı. Ardından biyografik hikaye Max Manus (2008) ile memuriyetini sürdürürken Kon-Tiki (2012) filmi ile gündeme gelmeyi başardı. Hal böyle olunca bir başka Disney serisi olan Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı filmini de yönetmesi istendi. (Saydığım tüm filmleri bir başka Norveçli Espen Sandberg ile birlikte çektiğini de belirtelim.) Fakat Karayip Korsanları serisi Gore Verbinski yönetiminde karanlık bir atmosferde ilerleyen bir film iken Norveçli ikili filmi oldukça canlı renkler eşliğinde çekince korsanların bir cazibesi kalmamış, oldukça sevimli bir filme dönüşmüştü. Makyaj yerine görsel efektleri tercih ederek ise işe android bir boyut katmış, bir nevi kolaya kaçmıştı. Benzer bir durum burada da karşımızda fakat Rønning bu sefer Espen Sandberg’den bağımsız bir şekilde tek başına yönetiyor. Stromberg tarafından yönetilen ilk filmin karanlık atmosferi yine parlak tonlarla büyülü bir maceraya dönüşüyor.

Malefiz bildiğimiz gibi Fransız halk hikayesi Uyuyan Güzel‘in Disney tarafından uyarlanması ile can bulan karakterlerinden birisi. Bu hikayeyi ilk filmde bizzat hikayenin kötü karakteri Malefiz’in gözünden görmüştük. İkinci film ise ilk filmin devamında Malefiz (Angelina Jolie) ile prenses Aurora (Elle Fanning) arasındaki ailevi ilişki üzerine kurulmuş. Aurora, Prens Philip (Harris Dickinson) ile yakın bir zamanda evlenecektir. Bu evlilik insanların dünyası ile Moors halkının birleşmesine yönelik bir ittifak da yaratacaktır. Fakat Kraliçe Ingrith (Michelle Pfeiffer) bu evliliği tamamen komplo amaçlı desteklemektedir. Zira Malefiz ve Fey ırkı daima kraliçe için bir tehdit oluşturmakta ve fethedilmek istenen bir coğrafyadır. Geçmişin intikamı da planın parçasıdır. Dolayısıyla dünürler arasında daima bir soğuk hava hakimdir. Bu gerginlik Malefiz ve Aurora’yı da birbirine düşürecektir.

Filmin öyküsü klasik bir orta çağ masalından farksız duruyor. Her ne kadar senaryo zayıf ve klişe bir anlatı olsa da sunmuş olduğu büyülü dünya ve görsel efektler ile de fantastik film sınırlarını zorluyor. Hikayede Malefiz’in ırkı olan “fey” kabilesi de senaryoda farklı bir şeyler yaratarak tekrara düşmesine engel oluyor. Bunların yanı sıra insanlığın acımasız tarafına da dikkat çekerek mesaj vermeye çalışıyor. Sabah gazetesi yazarlarından Olkan Özyurt devam filminin ilk filmden daha iyi olduğunu “kadınların iktidar mücadelesinin, ilk filmdeki pozitif ayrımcılıktan vazgeçildiğinin göstergesi” olarak nitelendiriyor. Dolayısıyla filmin atmosferi ve konusu, çocuksu masala dayanan hikayeyi yetişkinlere politik bir çerçevede yeniden yorumluyor. İktidar savaşı, ırkçılık ve yayılmacı politika gibi olayların karanlık sonuçlarını çok net görebiliyoruz. Çevreci mesajların bunlara eklenmesi de cabası. Fakat görsel efektlerdeki karmaşık yapı ve hikayenin daha bireysel bir hal alması filmin kalıcı olmasını güçleştiriyor. Dünürlerin savaşı da filmin anlatmak istediklerinin önüne geçiyor. İlk filmin senaryosunu Linda Woolverton yazarken ikinci filmde Noah Harpster, Micah Fitzerman-Blue isimler Woolverton’a eşlik ediyor. Dolayısıyla bu ikilinin dokunuşları fark yaratamıyor.

Film boxofficemojo.com verilerine göre 491 milyon dolar gibi bir hasılat elde ediyor. İlk filmin oldukça gerisine düşen film Box Office Türkiye verilerine göre ise 248 bin kişi tarafından izlenerek 4.95 milyon lira elde ediyor. Türkiye’de hasılatın düşük olduğu ülkeler arasında yerini alıyor.

 

3 Temmuz 1996 yılında Bodrum’da doğdum. Sinemaya olan merakım ilk olarak oyunculuk ve tiyatro ile başladı. Ortaokul yıllarımda televizyonda yayınlanan Çok Güzel Hareketler Bunlar adlı program, tiyatro skeçleri yazmama ve okulda oynamamda etkili oldu. Liseye geçtikten sonra yazdığım tiyatro skeçleri yerini film senaryolarına bıraktı. Her gün film izleyerek sinemalar.com da amatör yorumlar yazmaya başladım. Uşak Üniversitesi’nde Sosyoloji Bölümü okumaya başladım ve sinemanın toplumsal boyutlarını incelemeye başladım. Lisans Bitirme Tezi’mi “Sinemada Amerikan Milliyetçiliği: Süper Kahraman Filmleri Üzerine Değerlendirme” çerçevesinde ele aldım. Yüksek lisansa hazırlanmaktayım ve yüksek lisans tezimi, yaşadığım yer Bodrum’un geçmişten günümüze kültürel ve sinema mekanı açısından dönüşümü üzerine yazmayı hedefliyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.