Her süper kahramanın bir desteğe, yoldaşa ihtiyacı vardır… Ne kadar güçlü olursanız olun bazen sizin bile yetişemeyeceğiniz, üstesinden gelemeyeceğiniz durumlar olur ki böyle zamanlarda yanınızda güvenilir birisinin olması avantajınızadır. İkonik süper kahraman Batman’i düşündüğümüzde ise aklımıza gelen ilk isim elbette sadık hizmetkar Alfred Pennyworth’den başkası değildir. İlk olarak 1939 yılında çizgi roman severler ile buluşan Batman pek çok dizi ve filme konu olan, dünyada sayısız hayranı olan bir süper kahraman. Dramatik hikâyesi ve suçlulara karşı kendisine has savaşma yöntemleri ile dikkatleri çeken Batman’in birçok başarılı yönetmenin elinden çıkmış beyazperde uyarlamaları mevcut. Dizi tarafında ise DC evrenine ait ve Batman’i de kapsayan diziler şu sıra gündemde. Önce Batman’in yani Bruce Wayne’in çocukluk dönemini anlatan “Gotham”, sonrasında “Titans” dizileri Batman külliyatından parçaları içeriyor. Bu parçalardan bir tanesi de an itibarı ile ekranlara gelmeye başlayan “Pennyworth” olmuş durumda. Pennyworth’ün zaman çizgisi ise babası Thomas Wayne ve annesi Martha Wayne döneminde geçiyor ve sadık uşakları Alfred’in Batman evrenine nasıl dahil olduğuna ışık tutuyor.

Diğer tüm süper kahramanların olduğu gibi elbette Batman’in de yardımcılarının olduğu ise bilindik bir gerçek. Bunlardan bir tanesi ise nesiller boyu Wayne ailesinin hizmetkârı olan Pennyworth ailesinden Alfred. Alfred’i genellikle Bruce Wayne ve dolayısıyla Batman’in hem evindeki hem de geceleri suçlu avına çıktığındaki en iyi destekçisi olarak biliyoruz. Pek çok yapımda pek çok başarılı aktör tarafından canlandırılan, elinden bin bir türlü marifet gelen uşağın geçmişini anlatan ve Epix ekranlarında yayına başlayan Pennyworth ise izleyicilere Alfred’in gençliğini ve Wayne malikanesi öncesi maceralarını anlatıyor.

Diziye geçmeden önce Bruce Wayne’in sadık uşağı Alfred Pennyworth’ün ilk olarak nasıl ortaya çıktığından bahsetmek gerekiyor. Alfred ilk olarak 1943 yılında Batman’in 16. Sayısında okurlarla buluştu.  Orijinal hikâyede Alfred’in dedesi ve ardından babası Wayne ailesi için çalışmaktaydı ve bir nevi baba mirası olarak hizmetkârlığı devam ettirdi. Aslında Alfred’in ilk düşündüğü şey annesi gibi bir oyuncu olmaktı. Ancak aile yadigâri uşaklık ağır basınca ve Wayne ailesinin oğulları öksüz kalınca ona bakmak, yetiştirmek ve babasından kalan görevi sürdürmek üzere kendisini Wayne ailesine adadı.

Bruce Wayne’in ailesi Thomas Wayne ve Martha Wayne öldürüldükten sonra tüm malikanenin ve küçük Bruce’un bakımından sorumlu olan Alfred babasından yadigâr kalan bu işle uğraşmadan önce ise İkinci Dünya Savaşına katılmış bir savaş gazisi olarak farklı işlerde çalıştı. İşte Epix dizisinde yayınlanmaya başlayan dizi ise Alfred’in savaştan döndükten sonra iş bulma ve hayata tutunma çabası ile başlıyor. Askerlik arkadaşları ile savaş travmasını atlatmaya çalışan Alfred’in birbirinden farklı özelliklerini ilk birkaç bölümde keşfediyoruz. Çizgi romanlarda çok değinilmeyen kendine bu has özellikler, becerikliliğinin nereden geldiği her bölümde biraz daha şekillendiriyor.

Elbette fragmanlarda bir casus dizisi izlenimi bırakan Pennyworth’ün Wayne ailesine uzanan serüveni çizgi romanlara oranla biraz farklı resmediliyor. En azından şu ana kadar görebildiğimiz kadarı ile kendisi Thomas ve Martha Wayne ile rastgele tanışıyor ve ikisinin de gizli işler çevirdiğine tanık oluyor. Bu da bize sunulan yeni detaylardan bazıları. Keza dizide (en azından yayınlanan bölümlerinde) dedesi ya da babasının Wayne ile olan herhangi bir ilişkisi gösterilmiyor. Bu da sadık uşak Alfred ile Thomas Wayne hikâyesinde farklı bir çizgi sunuyor. Çünkü hem Thomas Wayne hem de Pennyworth’ün birbirlerinin soyadlarını hiç bilmiyor oluşları daha önce herhangi bir ailevi münasebette olmadıklarını kanıtlıyor.

Alfred’in elbette savaş tecrübelerine dayanan kendine has özellikleri var ancak kendisine verilen görevlerden de anlaşıldığı üzere ileride casusluk adına başarılı işlere imza atacağı da aşikâr. Batman evrenini sevenler için dizide “Gotham” televizyon dizisinde olduğu gibi kör göze parmak gereksiz karakterlere yer verilmiyor ancak çizgi romanı yakından takip edenler için gayet bilindik ve Wayne hikâyesinde önemli yer tutan “gizli topluluklar” mevcut. İngiliz derin devleti içerisindeki çatışmalar ise dizinin en dinamik unsuru oluyor. Henüz genç bir yaşta olan Bruce Wayne’in babası Thomas Wayne’in ise bu gizli çatışmadaki yeri kritik önemde, bu sebeple ortadan kaldırılması için birtakım güçler harekete geçiyor. Askerden dönmüş kendi ekmek parasını kazanma derdinde olan Alfred ile yolları ilginç bir şekilde kesişen Thomas Wayne’i koruma görevi ise istemsiz bir şekilde yine sadık uşağımıza düşüyor ve olaylar gelişiyor.

Dizide Alfred Pennyworth’e daha çok televizyon serileri ile bilinen ancak Fury (2014), Enigma (2014) gibi bilindik filmlerde de ufak rollerde karşımıza çıkan genç aktör Jack Bannon hayat veriyor. Bannon karakterin genç halini başarılı bir şekilde canlandırıyor. Çizgisi, olay akışı ile diğer DC dizilerinden farklı bir yerde duran ama elini korkak alıştırmayan bu dizi özellikle Batman evreni hayranlarını memnun edecek gibi duruyor. İleride kanunsuzların korkulu rüyası olacak olan Batman’in en sadık yardımcısı Alfred’in gençliğini, ne tür sıkıntılı dönemlerden geçtiğini, hangi tecrübeleri nasıl kazandığını merak edenler için Pennyworth kaçırılmayacak bir fırsat.

 

Egemen Tokatlıoğlu
1981 İzmit doğumlu. Filmlere olan ilgisi 80’lerde eve video girmesi ile başladı. 80-90’ların akla kazınan kült filmlerini repliklerine kadar ezberledi. Korku, bilim kurgu ve fantastik türüne ayrı bir ilgisi vardı. 8 yaşında beyazperde ile ilk tanışmasından sonra sinema vazgeçilmez tutkusu oldu. Aynı zamanda bilgisayar, atari oyunları ve çizgi romanlarla içli dışlıydı. Commodore 64’ü ile sabahlara kadar oyunlar oynadı.Taşınmalar nedeniyle İzmit, Ankara ve Isparta’da farklı okullarda ilköğretim ve liseyi tamamladı. Üniversitede Turist Rehberliği bölümünü bitirdikten sonra çok istediği Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde yüksek lisans yaptı. Korku sinemasına olan düşkünlüğü nedeniyle yüksek lisans tezini “1960-1990 Yılları Arasında Amerikan Korku Sinemasındaki Muhafazakârlık” üzerine yazdı. Amerikan korku sinemasının dönemin toplumunun psikolojik,ahlâki ve siyasi yapısına nasıl ayna tuttuğunu inceledi. Pek çok kurumsal firma, haber sitesi, dergide içerik yazarlığı ve editörlük yaptı. Şu anda hala metin yazarlığı ve editörlük yaparken aynı zamanda bazı online platformlarda, basılı dergilerde sinema yazıları, eleştiriler yazıyor, özel dosyalar hazırlıyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.