En iyi dostlardan birisidir at, en iyi yol arkadaşı belki de. İnsan hayatına uzak ama bir o derecede yakın, bazen inanılmaz hırçın, özgür bazen de o derece uysal ve sevgi dolu… Ben filmlerde oradan oraya savrulan atların filmin duygu ve atmosferini değiştirdiğini düşünürüm. Yere düşen her at için içim gider, şeker yiyen atlara bayılırım bir de huysuz atlara… Sinema tarihi çeşit çeşit atla dolu, en dikkat çekenlerden bir liste yaptık, atlara dolugizgin baktık!
Banu Bozdemir
Savaş Atı
İngiltere kırsalı ve Avrupa’da geçen film, I. Dünya Savaşı sırasında Jeremy Irvine’ın canlandırdığı Albert’ın ve onun çok sevdiği atı Joey’in öyküsünü anlatıyor. Evcilleştirip eğittiği atının satılıp, savaşta sipere gönderilmesi iki dostu ayırsa da, yaşadıkları olaylar pek çok hayatı değiştirecek epik bir maceraya dönüşecektir. Arka planda savaşın olduğu bu dostluk öyküsü, aslında serüven dolu uzun bir yol filmi…Senaryosunu, Michael Morpurgo’nun tiyatroya da uyarlanan aynı isimli 1982 tarihli çocuk romanından Richard Curtis ve Lee Hall’un uyarladığı filmin başrollerinde Jeremy Irvine, Emily Watson, Toby Kebbell, Benedict Cumberbatch, David Thewlis, Tom Hiddleston, Eddie Marsan, David Kross, Peter Mullan gibi isimler rol alıyor. Yönetmen koltuğunda ise Steven Spielberg usta oturuyor…
Flicka
Katie, Flicka ismindeki vahşi atıyla ileri derecede bir dostluk kurmuştur. Fakat babası, bu atı satmak istemektedir. Babasının kararına sonuna kadar karşı çıkmaya kararlı olan Katie, bu satışı engelleyebilmek ve babasına atının yeteneklerini ispat edebilmek için Flickayla çok tehlikeli bir yarışa katılmaya karar verir. Aktörlük kariyeri de olan yönetmen Michael Mayerin ikinci filmi olan Flicka, yönetmenin ikinci uzun metrajlı filmi. Atlarla insanlar arasındaki özel ilişkiyi, beyazperdede bir kez daha izlemeyi isteyenlerin kaçırmaması gereken bir film…Filmin 2010 yılınsa devamı da çekildi!
Secretariat / Şampiyon
Yaşanmış bir hayat öyküsünden sinemaya uyarlanmış filmde, sıradan bir ev hanımının sahip olduğu yarış atı, üst üste şampiyonluk kazanacaktır. Fiziksel ve biyolojik özellikleriyle dikkat çeken Secretariat, sahibi olan kadınının uzun zamandır kırılamayan rekoru egale etmesini sağlayacaktır. Erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü at yarışlarında, bir kadının başarı hikayesine değinen filmin kadrosu: John Malkovich, Diane Lane, James Cromwell, Dylan Walsh gibi önemli oyunculardan oluşuyor.
Hidalgo
Arap çöllerinde yüzyıllardır düzenlenen Ateş Okyanusu koşusu, dünyanın en zorlu uzun mesafe yarışıdır. Sadece Arap atlarının katılabildiği 3000 mil (4800 km) mesafeli bu koşuda zengin kraliyet ailelerinin sahibi olduğu en seçkin safkan atlar adeta ölüm kalım mücadelesi verirler.1890 yılında Riyad´ın en zengin şeyhi, Frank T. Hopkins adlı Amerikalı biniciyi atıyla birlikte bu yarışa katılması için davet eder. Böylece sadece Bedevi binicilerin at bindiği bu yarışa ilk kez bir Amerikalı katılmış olacaktır. Üstelik zengin şeyh, Hopkins´in bindiği Hidalgo için bahse girmiştir. Eskiden Amerikan ordusunda süvari olan Hopkins, Batı´nın gelmiş geçmiş en iyi binicisi olarak nam salmıştır ama Hidalgo adlı atıyla gireceği bu yarışı kazanmak, imkansızı başarmaktan farksızdır. Kazanmaya yeminli rakipleri, bu yabancının birinciliğini önlemek için kararlıdırlar. Öte yandan bu yarış Frank Hopkins ve atı Hidalgo için bir onur ve gurur mücadelesine dönüşecektir. Hidalgonun yönetmenliğini Joe Johnston üstlenirken, Arap çöllerinde hayatta kalma mücadelesi veren efsanevi binici Frank T. Hopkins´in gerçek yaşam öyküsünden yola çıkılarak hazırlanan filmin senaryosunu John Fusco yazdı. Başrollerinde Viggo Mortensen ve Omar Sharif, rol aldı.
Sarhoş Atlar Zamanı
İran – Irak sınırının İran tarafındaki bir Kürt köyünde yoksulluk içinde yaşayan beş kardeşin en küçüğü olan Madi çok hastadır. Aldığı ilaçlar çok pahalıdır ve en kısa zamanda ameliyat edilmediği taktirde yaşama şansı yoktur. Ağabeyleri kardeşlerine ameliyat parası toplayabilmek için buldukları her işte çalışsalar da ameliyat parasınıdenkleştirememektedirler. Durum böyle olunca, ablaları Rojin, Irak’ta hasta kardeşin ameliyatını yaptırmaya hazır olduğunu söyleyen bir Iraklı ile evlenmeyi kabul eder. Bu söze rağmen, Iraklı’nın ailesi hasta çocuğun sınırdan geçmesini istemez. Ona bir katır verip ağabeyi ile İran’a geri gönderirler. Ne var ki, sınırda onları bir operasyon beklemektedir…
Genç Siyah İnci
Güçlü bir arkadaşlığı anlatan, birbirinden çarpıcı görüntülerle dolu ve tüm ailenizin seveceği, görülmeye değer bir film. ‘Genç Siyah İnci’yi izlemek için koltuklarınızdaki yerinizi alın. Neena isimli genç bir kız çölde kaybolunca, hızlı ve vahşi siyah bir tayla karşılaşır. Yolları aniden kesişen bu iki yabancı, eve dönüş yolunu bulmaya çalışırlar; ancak Neena eve döndüğünde büyükbabasının at yetiştirme günlernin sona erdiğini farkeder. Neena büyükbabasının kaybolan itibarını yeniden kazanması için birbirinden güçlü rakiplerin bulunduğu kıyasıya bir yarışa katılmaya karar verir. Fakat bu yarışla en iyi arkadaşını kaybetmeyi de göze almak zorundadır. Siyah İnci’yi…
Dreamer : Inspired by a True Story Hayalperest
Ben Crane bir zamanlar efsane olmuş usta bir at terbiyecisidir. Ancak koşullar onu, yeteneğini zengin insanları daha da zengin etmek için harcayacağı günlere sürüklemiştir. Günün birinde zengin patronu tarafından işten atıldığında, elinde sadece kendisine tazminat olarak verilmiş sakat bir at kalır. Yarış pistlerinin gözde kısrağı Sonya ile kaderleri tuhaf bir şekilde kesişmektedir. İkisi de gözden düşmüş yeteneklerdir. Kızının bu talihsiz ata olan bağlılığı Ben’i imkansız gibi görünen bir mücadeleye sürükler. Sakat atı yeniden yetiştirecek ve kupa için yarıştıracaktır. Ailesinin umutları bu zorlu savaşın ucunda duran kupaya bağlanmıştır artık.
Seabiscuit / Zafer Yolu
Pleasantville’in yönetmeni Gary Ross’un ikinci filmi olan Seabiscuit, efsanevi yarış atı Seabiscuit’in gerçek hikayesini anlatıyor: Jeff Bridges’in canlandırdığı Seabiscuit’in sahibi Charles Howard, boksörlükten gelen ve kısmi kör olan jokey Red Pollard ve seyis Tom Smith ile birlikte kimsenin başarılı olmasına ihtimal vermediği Seabiscuit’in tarihi başarılar kazanmasını sağlarlar. Gary Ross’un olayları gerçek hikayeye sadık kalarak aktardığı filmde Seabiscuit’i başarıya taşıyan üçlünün başlangıçtaki umutsuzluğunun ve olayların geçtiği 1930’ların Amerika’sının buhranlı atmosferinin altı çiziliyor. Neredeyse tüm varlığını kaybetmiş eski bir milyoner olan Howard, boksörlükten jokeyliğe uzun ve zorlu bir geçiş dönemi yaşayan Pollard ve şehir hayatına ve yeni işine adapte olmakta güçlük çeken kovboy Smith’i bir araya getiren ve bir anlamda umutsuzluğun içinde umudu bulmalarını sağlayan Seabiscuit’i başarıya taşıma hayali gerçekleştiğinde dönemin ekonomik sıkıntı ve buhran içindeki Amerikan toplumuna önemli bir moral kaynağı olmuştu.
The Horse Whisperer / Atlara Fısıldayan Adam
14 yaşındaki kızı Grace’in, çok sevdiği atının sırtındayken kaza geçirmesi üzerine, bir dergi editörü olan annesi Annie, kızının kaderinin atıyla ayrılamaz biçimde bağlantılı olduğunu fark eder ve Atlara Fısıldayan Adamlar olarak bilinen sorunlu atları tedavi etmeleriyle tanınan at uzmanı seyislerden birini bulabilmek amacıyla bir kampanya düzenler. Sonunda Tom Booker adlı bir seyisin Montana’da bu işi yaptığını ve çalışmalarıyla adeta efsaneleştiğini öğrenir. Bunun üzerine kızı Grace ile Pilgrim adlı atını yanına aldığı gibi karavanıyla Montana’ya doğru yola çıkar. Tom Booker, bu kaza sonucunda darmadağın olan hayatları kurtarmak için çaba gösterirken şefkatli at bakıcısıyla kızın annesi arasında sevgi çiçekleri filizlenmeye başlayacak ve bunun sonucunda hem harika hem de trajik sonuçlara yol açacak bir aşk doğacaktır.
Spirit: Stallion of the Cimarron / Özgür Ruh (animasyon)
“Özgür Ruh”ta / Spirit: Stallion of the Cimarron Spirit adlı bir yaban atının çıktığı yolculukta yaşadığı serüvenler anlatılıyor. Bu yolculuğunda ilk kez insanlarla karşılaşan Spirit, hayal kırıklığına uğramasına rağmen Lakota’da yaşayan Little Creek adlı kızılderili gençle sağlam bir dostluk geliştirir. Askerlerin kalesinde esir düştükten sonra Little Creek’in yardımıyla oradan kurtulur. Bu arada Rain adlı güzel bir kısrakla tanışır, özlemini çektiği aşkı onda bulur. Spirit bu zorlu yolculuğun sonunda Vahşi Batı’nın isimsiz kahramanlarından birisine dönüşecektir. “Özgür Ruh”un baş karakteri Spirit’in düşünce ve duygularının birinci elden anlatımını Oscar ödüllü genç aktör Matt Damon yaptı. Spirit’in direnişini kırmaya kararlı süvari albayın seslendirmesini ise “Babe” filminden tanıdığımız Oscar adayı aktör James Cromwell gerçekleştirdi. Cesur kızılderili genç Little Creek’in sesini de, kızılderili kökenli Amerikalı aktör Daniel Studi verdi. Geleneksel animasyon filmi kalıplarına uygun olarak hazırlanan “Özgür Ruh”un yönetmenliğini Kelly Asbury ile Lorna Cook üstlendi.