Şiddetin bokunu çıkartmak

ALPER TURGUT

“Şeytanı Gördüm” (Akmareul Boatda – I Saw The Devil), Uzak Doğu orijinli bir şiddetin bokunu çıkartmak filmi. Hayır, şiddeti gördüm olmalıymış bu filmin adı, böylesi ekstra nefret, hiddet, dehşet, vahşet senaryosunda inanın şeytan bile masum kalır. Evet, şiddeti gördüm, şeytanı gömdüm cuk oturur. Çile ise süreye tabi, tam 141 dakika boyunca lastik gibi sünüyor, resmen bitmiyor. Bunun adı artık istismar, ötesi yok. Peki, filmi beğendim mi? Elbette. Çünkü absürt yapımları ziyadesiyle seviyorum. Dozu aşınca ve kantarın topuzu kaçınca, bize de saçmalama hakkı doğuyor. İşte tam da bu noktada, gerilmek yerine gülmek, isabetli bir seçimdir.

“Karanlık Sırlar” ve “Acı Tatlı Hayat” ile dünyaca tanınan Güney Koreli yönetmen Ji-woon Kim, yine şiddet üzerine kafa yoruyor. Şeytanı Gördüm, insanın dönüşümünü anlatıyor. Film, aslında masum sandığımız kendimize dair. Size hayatı zindan edecek bir psikopata çatmadan, dünya gerçekten bir cennet bahçesi, sonrası ise iliklerine dek cehennemi yaşamak… Bu kan banyosunda müzikler enfes, kafasına aldığı onca darbeye karşı adeta ölmemeye yemin etmiş olan, pek meşhur “İhtiyar Delikanlı” (Oldboy), yetenekli aktör Min-sik Choi de keza öyle… Filmin mağduru, iyiden kötüye, güzelden çirkine çevrilmeye mecbur kalan oyuncu Byung-hun Lee, harika bir performans sergiliyor. Senaryo klişe deposu, tıka basa, diyaloglar bazen akıcı, bazen akılda kalıcı çoğu zaman salla gitsin durumunda…

 

Uzun Doğu Sineması’nın intikam takıntısı malum, lakin Hollywood’dan daha ince gördükleri, ayrıntı manyağı oldukları ve işi iyi kotardıkları kesin. İçten içe yeter bu zulüm deseniz de, film kendini seyrettiriyor, her şeye rağmen. Gerilim ile harmanlanmış suç öykülerini sevenler için Şeytanı Gördüm, haliyle şık bir seçim, midesi sağlam ve karikatürize bir şiddetin görselliğine katlanabilecek olanlar da bu filmi beğenebilirler.

 

Filmin konusu ise özetle şöyle; vicdansız ve insafsız bir heriftir Kyung-chul, tehlikelidir, psikopattır, zevk ve keyif için insanları katleder. Yıllardır peşinde olan polis henüz onun nasıl göründüğünü bile öğrenememiştir. Kyung-chul, emekli bir polis şefinin kızı olan Joo-yeon’u gözüne kestirir. Kızı acımasızca işkence edip öldürmeyi kafasına koyan katil, onu izlemeye başlar. Joo-yeon’un ölümü, gizli ajan olan nişanlısı Dae-hoon’u çok sarsar ve katili bulmaya karar veren adam, bunun için bir canavara dönüşmesi gerekse bile, öcünü almak için elinden gelen her şeyi yapacağına yemin eder. Sonra amansız bir takip başlar. Bir süre sonra birbirlerinin farkına varırlar ve ardından mağdurun iz sürmesi biter, film, dehşet saçan bir oyuna ve karşılıklı avlanmaya dönüşür.

Alper Turgut, Adana’da doğdu, üniversitede gazetecilik okudu. Uzun seneler, çeşitli gazetelerde çalıştı, farklı alanlarda görev yaptı, sendikacılıkla uğraştı. Sonra bir gün (Haziran 2006), şans eseri, çocukluk aşkı sinemaya bulaştı, işte o tarihten beridir, filmler üzerine düşünmeyi, konuşmayı ve yazmayı sürdürüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.