Banu Bozdemir

Tüm dünyada kadın oyuncuların ortak derdi erkeklere nazaren fazla iyi kadın rolü yazılmadığı yönündedir. Bunun sebebi belki sektörün hala erkek egemen olduğuyla ilgili olabilir.

 Selma Ergeç Türkiye- Almanya arasında, oyuncu ve doktor olma konusunda krarsız kalan ve sonrasında Türkiye ve oyunculuğa evet diyen farklı bir yüz… Bugüne kadar Beş Vakit ile Sis ve Gece’de rol aldı, televizyon dizilerinde göründü… Ses üçüncü sinema filmi… Gerçek hayatta korku filmlerinden korktuğunu söyleyen Ergeç için Ses ilginç bir deneyim olmuş olmalı… Oyunculuktaki sınırını ‘vejateryanım’diyerek koyan Ergeç’le sinema serüvenini kısaca konuştuk…

Hayatınızın çocukluk ve ilk gençlik dönemi Türkiye ve Almanya arasında mekik dokuyarak geçmiş. Almanya’da kalıp kariyerinize orada yön vermek ister miydiniz? Özellikle de Almanya’da yaşayan Türklerin sinemaya göstermiş oldukları katkıyı gördükten sonra tabii ki isterim. Birtakım tesadüfler beni Türkiye’ye getirdi ama önümüzdeki yıllarda buna da odaklanmayı düşünüyorum.
Bir yandan da oyunculuk ve doktorluk arasında kalmışsınız… Ama oyunculuk isteği ağır basmış anlaşılan… Doktor olmayı idealist bir meslek olarak sayarsak, oyuncu olmanın idealist yanı nedir sizce?
Oyunların, filmlerin ve dizilerin yadırganmayacak bir etkisi var. Bir süre için kendimizi unutup başka bir dünyaya gireriz, mutlu oluruz, hayal kurarız, soru sorarız, bazen kendimizi sorgularız, heyecanlanırız, aşık oluruz, umut ve cesaret toplarız, ilham alırız, hatırlarız, bilmediğimiz şeyler öğreniriz, büyüleniriz…Benim için idealist yanı bu..Tıp beden için neyse, hikayeler de ruh için o. Oyunculuk da bunun bir parçası olmak…
Aslında oyunculuğu hep başka şeylerle desteklemişsiniz. Psikoloji eğitimi ve stilistlik… Bunları oyunculuğu desteklemek için mi yoksa ayrı bir ilgi alanı olarak mı düşündünüz?
Aslında ayrı bilgi alanları, ama neyin ne zaman işe yarayacağını bilemezsiniz.
Oyunculuğa ilk adım atmanız nasıl oldu?
Türkiye’ye staja geldiğimde cahil cesaretiyle girdiğim bir diziyle başladı. Ama muhtemelen yıllar önce ”ben de bunu yapmak istiyorum” ile başladı galiba.
Türkiye’de oyunculuk yapmak kolay mı zor mu sizce?
Şu anda çok zor. Çalışma saatleri akıl almaz. 90 dakika diziler, ödeme düzensizlikleri, telif durumu, hakların korunmaması…vs vs bu düzenin ya da daha doğrusu düzensizliğin bir an önce değişmesi lazım!
Sis ve Gece’de polisiye ilerleyen bir kurguyla, Beş Vakit’te ise sakin ve köy hayatına odaklı yavaş bir kurguyla seyirci karşısına çıkmıştınız? Buradan yola çıkarak hangi tarzın size daha uygun olduğunu söyleyebilirsiniz?
İşe, hikayeye, yönetmene ve karaktere inandığım sürece bana her tarz uygun.
Ses’e nasıl dahil oldunuz?
Klasik bir şekilde oldu. Senaryoyu okudum, yapımcım ve yönetmenimle görüştüm ve anlaştım.
Şimdi de bir korku sinemasıyla karşımızda olacaksınız. Öncelikle korku sinemasına olan ilginiz ne düzeyde? Severek mi yoksa korkarak mı izlersiniz?
Ben açıkçası hiç korku izleyemem. Çoğunun konusunu anlattırırım ama asla izleyemem. Korkuyorum çünkü…
Filmde Derya’nın hayatını kabusa çeviren ‘ses’in, ‘içimizdeki ses’le bir ilgisi var mı? ‘Ses’, Derya’nın geçmişinden beslenen bir olguyla mı açığa çıkıyor?
Bu iki soruyu cevaplarsam isin kilit sırrını açıklamış olurum. Bu sebeple maalesef ki cevaplayamıyorum…
Türk sineması bugüne kadar korkuyu pek fazla tür olarak göremedi. O yüzden korkuyla da iletişimi sınırlı oldu. ‘Ses’ için nasıl bir korku diyebiliriz? Türk korku sinemasının olmazsa olmazı cinler ve perilerden güç alıyor mu?
Hayır. öyle bir cin peri durumu yok. Aslında korku öğeleri taşıyan psikolojik gerilim olarak tanımlayabiliriz.
Ümit Ünal’la çalışmak nasıldı?
Süperdi ve setteki herkes size aynı cevabı verecektir.
Dizi oyunculuğunu mu yoksa sinema flmi oyunculuğunu mu tercih edersiniz?
Dizi süreleri kısalıp, kaliteleri artınca ayrım yapmayabilirim çünkü ikisinin keyfi ayrı, ama şu anda tabii ki sinema. Kesinlikle.
Yüzünüz tarihi karakterleri oynamaya da çok uygun? Tarihi filmlerde oynamak ister misiniz?
Tabii, kim istemez ki?!
Oyuncululuğunuzla ilgili sınırlarınız var mı?
Ben bu soruyu anlamadım, o yüzden sanırım yok yani, et yemem çünkü vejetaryenim bir de tabiiki uygun olmadığım ve uygun bulmadığım işler olacaktır.
Türk sinemasında kadınların rol etkinliğinin nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?
Tüm dünyada kadın oyuncuların ortak derdi erkeklere nazaren fazla iyi kadın rolü yazılmadığı yönündedir. Bunun sebebi belki sektörün hala erkek egemen olduğuyla ilgili olabilir. ‘Searching for Debra Winger bunu çok güzel anlatıyor. Türkiye’de de durum çok farklı değil ve sanırım güçlü kadın konseptiyle ilgili hala büyük bir sorunumuz var.
Türk sinemasında son yıllarda fazlaca film çekilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabiiki iyi buluyorum, fakat bu filmlerin Türkiye sınırlarını aşması gerekiyor. Festivallerden bahsetmiyorum, orada problem yok, ticaretten bahsediyorum. Ortak yapımlar ve yurtdışına filmlerin satılması gibi.

 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.