Hiç ummadığınız köşe yazarları karşısındakine söylediklerini anlatmak için “Recep İvedik gibi, Recep İvedik’leştin!” gibi şeyler söylüyor. Ben bu işlere başlamadan evvel Cem Yılmaz’ı takip eden ve gülen bir insandım

Toplumsal bir fenomen olan Recep İvedik’in yaratıcısı Şahan Gökbakar, bu hafta vizyona giren ‘Recep İvedik 3’ün seyirciyi şaşırtacağını söyledi. Basında yer alan “Cem Yılmaz mı, Şahan Gökbakar mı” tartışmalarının ise ülkedeki diğer komedyenlere haksızlık olduğunu belirtti. Ortaokul üçüncü sınıftan beri güldüğü, seyrettiği Cem Yılmaz’ı hep beğendiğini, Yılmaz’ın sataşmalarına da bu yüzden cevap vermediğini ve vermek de istemediğini söyleyen Gökbakar, ‘Yahşi Batı’ gibi filmlerin geleceğe umutla bakmasına sebep olduğunu anlattı. “Türkiye’de ben ve Cem’den başka birçok komedyen var. Şafak Sezer, Yılmaz Erdoğan gibi isimlerin filmleri de son derece başarılı” diyen Gökbakar ‘Recep İvedik’in geleceği için bir plan yapmadığını yazın oturup duruma bakacaklarını anlattı. Bir reklam için yarattığı ‘Tosun’ karakteriyle bambaşka karakterlerde de başarılı olduğunu söyleyen komedyen, en büyük amacının izleyiciyi güldürmek olduğunu belirtti.

Öncelikle kısaca ‘Recep İvedik 3’ün hikâyesini alalım sizden…

Bu filmde Recep İvedik, içine düştüğü bir sıkıntıdan, bunalımdan kurtulmaya çalışacak ve bundan kurtulurken de değişik şeyler deneyecek. Başına çok fazla abuk sabuk durumlar gelecek. Bunun sonucunda da hayatında yeni bir sayfa açmaya karar verip, yapmadığı şeyleri yapmaya başlayacak. Bu konuda ona bir akrabasının güzel kızı yardım edecek ve en sonunda inşallah mutlu sona erecek. Hep beraber göreceğiz.

Televizyon şovunuzda canlandırdığınız birçok tipleme vardı. Bu kadar tipleme içinde neden Recep İvedik karakteri seçildi?

Televizyonda yaptığım tiplemelerden sonra sinema filmi çekmeye karar verdiğim zaman insanların en çok beğendiği karakteri seçtim. İnternette tıklanma oranları ve izleyenlerin verdiği tepkiler ‘Recep İvedik’ üzerine yoğunlaşmıştı, bu yüzden onu tercih ettik.

 

  • Magazin basını tarafından sürekli Cem Yılmaz’la karşılaştırılıyorsunuz. Çeşitli tartışmalar, laf atmalar oldu. Ama gişe olarak da ipi göğüsleyen hep siz oldunuz. Neler söyleyebilirsiniz bu konu hakkında?

 

Yapılan işlerin, o işlerin aldığı karşılıkların veya o işlerin toplum üzerindeki algısının çok fazla birbiriyle mukayese edilmesi gerektiğini veya bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Her film, her alan kendi içinde ve kendi türünde değerlendirilmeli. Cem Yılmaz’ın ne kadar komik olup olmadığını veya yaptığı işlerin ne kadar gişe alıp almadığını ben kendi adıma tartışmam. Çünkü kendisini ortaokul üçüncü sınıftan beri takip ediyorum ve beğeniyorum. Bu işlere başlamadan önce Cem Yılmaz’a çok gülen bir insandım. İşin komiklik derecesini veya ne kadar zekâ barındırdığını konuşmak istemem. O yüzden de Cem’in bazen sinirli tavırlarla bana söylediklerine cevap vermemeye çalıştım. Benim tek yapmak istediğim, yarattığım komik kahramanın başından geçen komik olaylar dizisini bir seri film yapmak, bu filmleri izleyicilere sunmak ve eğlenmelerini sağlamak. Bu artık bir kutuplaşma haline döndü, iki kişi haline geldik. Koca Türkiye’de iki tane komedyen olduğunu düşünmüyorum. Bence diğer arkadaşlarımıza haksızlık oluyor. En azından ben bunun içinde yer almak istemiyorum. Bence Şafak Sezer de çok değerli bir komedyen, Yılmaz Erdoğan da çok önemli ve değerli bir mizah kalemi. Dolayısıyla iki kişi varmış da bu iki kişi bu döngüyü sağlıyormuş gibi bir durumun içinde olmak istemiyorum. Bugün ben böyle bir başarı elde ederim, yarın Yılmaz Erdoğan, öbür gün Şafak…

 

Eleştirilere en iyi cevabı halk verdi

 

  • Özellikle entelektüel kesim tarafından “Böyle bir karakter Türk halkına neden sunuluyor?” dendi. Ama Türk halkı ‘Recep İvedik’i çok sevdi ve çok iyi gişeler yaptı. Sizce neden bu kadar fenomen oldu?

 

Türk halkı çok sevdiyse “Neden Türk halkına sunuluyor?” sorusu yersizmiş demek ki. Artık iki buçuk sene oldu ve bence herkes bunu anlamıştır diye ümit ediyorum. Bir daha benim anlatmama gerek yok. ‘Recep İvedik’ artık bir sinema karakteri olmaktan çıkıp sosyal bir sıfat haline dönüştü. Hiç ummadığınız köşe yazarları yazılarında, karşısındakine söylediklerini anlatmak için “Recep İvedik gibi, Recep İvedik’leştin!” gibi şeyler bile söyledi. Toplumsal belirteç haline geldi bu isim. Bu benim adıma çok mutluluk verici. Ürettiğim bir şeyin ne boyutlara geldiğini bana bir kere daha kanıtlıyor. Çok güzel bir şey, iki-üç senedir buna çok net şahit oluyorum. Siyasi liderler bile birbirlerine ‘Recep İvedik’ üzerinden gönderme yapıyorlar. Tabi, işin siyasi boyutuyla ilgilenmiyorum. Bana herhangi bir haz ya da mutluluk vermiyor; ama ürettiğim, yarattığım bir şeyin bu raddelere gelmesi, toplumun içinde bu kadar büyük bir yer edinmesi beni çok mutlu ediyor. Geriye kalan “Neden bu film var? Olmamalıydı” gibi şeyleri de umursamıyorum. Çünkü bu dünyada herkes istediği ürünü, istediği pazara sunabilir ve onun karşılığında bir başarı elde edebilir. Bunun bir doğrusu veya kuralı olmak zorunda değil. Neye göre değerlendirdiğinize bağlı yani. Sanatsal değerleri kıstas alarak ‘Recep İvedik’i değerlendirmek isteyenlere ise iki senedir böyle bir değerlendirme yapmamaları gerektiğini anlatıyorum, dilimde tüy bitti. ‘Pembe Panter’i, ya da ‘Süpermen’i sanatsal dürtülerle değerlendiren bir isim gördünüz mü? ‘Recep İvedik’ serisi de onlar gibi bir ayrımda duran türlerden bir tanesi. Ticari, popüler ve kitleleri hedef alan bir film. Tıpkı ‘Avatar’ gibi. Fakat ‘Avatar’ın da derinine indiğiniz zaman entelektüel bir insan olarak, filmde çok derin bir emperyalizm eleştirisi olduğunu düşünebilirsiniz. Ama büyük bir kitle gibi de “Ne kadar güzel bir 3D dünya yaratılmış” deyip salonları doldurabilirsiniz. Benim tek amacım insanların filmimde gülmesi, filmden çıktıktan sonra da etrafındakilere “Çok güldüm” demesi ve herkese pozitif bir şekilde filmi tavsiye etmesi. Geriye kalan entelektüel dünya şöyleymiş de, böyleymiş de… Bunların tartışılmasını bile yersiz buluyorum. Çünkü herkesin ideolojik görüşü, inançları gibi entelektüel olup olmama seviyesi kişisel bir şeydir. O yüzden bunları yarıştırmanın ya da bunlar üzerinden yargılama yapmanın pek doğru olduğunu düşünmüyorum. Bende Recepler bitmez sırada Tosunlar var!

 

  • ‘Recep İvedik’ serisinde daha kaç film var? Ne zaman tam anlamıyla noktayı koydum diyeceksiniz?

 

Hiçbir planlama yapmadım, bilmiyorum gerçekten. Her yaz “Acaba şimdi ne yapsak” diye düşünüyoruz. Kafalarımızın en rahat, en boş olduğu anda bir hikâye geliştiriyoruz. O hikâyenin içinden bir serüven çıkartıyoruz ve “Hadi çekelim” diyoruz. İzleyiciler bir reklam için yarattığım ‘Tosun’ karakterini de çok beğendi. Dolayısıyla farklı farklı karakterler de yapabilecek özellikteyim. Belki başka projeler, belki Recep devam… Kafamda hiçbir şey yok. Her şey üst üste gelsin ve doğru zamanda, doğru elektrikle komik filmler yapabilelim.

 

  • Yahşi Batı’yı izlediniz mi peki?

 

Evet izledim. Çok beğendim çok da güldüm. Prodüksiyon kalitesini ve filmin içinde bulunduğu dünyayı çok başarılı buldum ve “Ne güzel işler yapıyoruz bu ülkede” diyerek çıktım salondan. O yüzden Cem Yılmaz’ı tüm içtenliğimle tebrik ediyorum. Şafak’ın filmi de eğlenceliydi. Ata Demirer’in ve benim filmim yakında vizyona girecek. İnşallah insanlar güler, eğlenir.

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.