Kuma filminin Ayşe’si, 72. Koğuş’un Dilsiz Suna’sı, Kapalı Çarşı’nın Dilek’i, Bugünün Saraylısı’nın Feride’si Begüm Akkaya, bunların yanı sıra Eylül ayında Adana Altın Koza Film Festivali’nde yarışacak olan Nergis Hanım ve burada sayamadığım birçok dizi ve filmde oynadı.

Genç yaşta oldukça başarılı, bir o kadar da mütevazı olan Begüm Akkaya ile oyunculuk kariyeri, Türkiye’de geç oyuncu olmak, dizi ve sinema oyunculuğu üzerine sohbet ettik. Begüm Hanım’la sohbet keyifli mi? Hem de nasıl keyifli J

Begüm hanım ilk önce oyuncu olma sürecinizi konuşmak istiyorum. Bize oyunculuğa başlama sürecinizden bahseder misiniz? Bildiğim kadarıyla okullusunuz değil mi?

Doğar doğmaz oyuncu olacağım diyenlerden değilim:) Küçüklüğümden beri pek çok farklı mesleğe karşı ilgi duydum. Kasiyer olmak istedim, ressam olmak istedim, mağaza müdürü olmak istedim. Nihayet gittiğim bir tiyatro kursundan sonra oyuncuğun bana göre olduğunu düşündüm. Bu nedenle ortaokulu bitirip güzel sanatlar lisesinin tiyatro bölümüne devam ettim. Lise bittikten sonra da İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuar’ının tiyatro ana sanat dalını kazanıp tiyatro eğitimimi orada tamamladım.

 Peki, okullu olmanın katkıları neler?

 Bence okulda okumak insanın alt yapısını kolaylıkla geliştirebilmesi için iyi bir fırsat. Yaşamda kişisel gelişiminiz için kendi çabanızla pek çok şey yapabilirsiniz. Ancak okul hem bu süreci hızlandırıyor hem de bakış açınızı hedefleriniz doğrultusunda değiştiriyor.

Peki, genç yaşta ünlü olmak hayat çizginizde neleri etkiledi? Oyunculuk dışında neler yapar Begüm Akkaya?

Bahsettiğiniz üne sahip olduğumu düşünmüyorum. İşimi yaptığım yerde bırakmayı bilen biriyim. Kendime ayırdığım zamanda ailem ve sevdiklerimle vakit geçiririm. Resim yapmayı, kitap okumayı, film izlemeyi, yeni yerler keşfetmeyi çok seven bir insanım.

 Türkiye’de geç oyuncu olmak üzerine ne düşünüyorsunuz? Dizi ve oyuncu enflasyonu içerisinde çok çabuk parlayıp sönen oyuncular var. Siz başarı çizginizdeki istikrarı neye bağlıyorsunuz? Sektörde çabuk yitip gitmenin sebepleri nedir sizce?

Türkiye genç nüfusun yüksek olduğu bir ülke. Dolayısıyla bir sürü genç oyuncu var ve çoğunun derdi bir şeyler yaratmak. Şuan genç arkadaşlarımın maddi sebeplerden dolayı hayata geçiremediği senaryoları, fikirleri var. Bu anlamda bizlere fırsat tanınmalı. Tabi ki üretmekten uzak, sadece popüler olmaya değer veren arkadaşlarımız var, olabilir de. Bu saygı duyulacak bir tercih. Fakat bizi ancak bir şeyler yaratmak kalıcı kılar.

Tiyatro okuyorsunuz peki sinema ve televizyon/dizi sizin hayatınızda nerede duruyor? Rolü kabul etme noktasında ki kıstaslarınız neler?

Ben keşke imkânım olsa da sadece sinema ve tiyatroya dair bir şeyler yapsam diyorum fakat bunun için henüz çok erken. Bunu söylerken dizide oynamanın kötü bir şey olduğunu vurgulamıyorum asla. Aksine tiyatro ve sinemaya gelemeyen birçok seyirciye, diziler sayesinde ulaşabiliyoruz. Her hafta bizi evlerine konuk ediyorlar. Sadece ülkemizde 90 dakikalık bir diziyi biz 1 haftada çekmeye çalışıyorsak orada bir problem var demektir. Üstelik herkes bundan şikâyetçi olup hiç bir şey de yapılmıyorsa burada daha da büyük bir problem var demektir. Böyle bir tempoda ne kadar sağlıklı bir şeyler üretebilirsiniz ki sinemada bu anlamda oyuncuyu, yönetmeni, ekibi zora sokan bir süreç olmadığı için alnınızın akıyla ortaya film çıkarabiliyorsunuz. Şartlar böyle olunca sinema ve tiyatro öncelikli geliyor benim için. Tiyatro yaptığınızda da bu ülkede ne kadar karşılığını görebiliyorsunuz bu da tartışılır.
Elime bir senaryo, bir tekst geldiği zaman sadece role değil bütününe bakmaktan yanayımdır. Kendimi tekrar etmeyeceğim rollere yönelirim. Benim için yönetmenin vizyonu, düşünceleri çok önemlidir. Çünkü kâğıt üstünde okuduğunuz rolü yönetmenle beraber alıp uçurabilirsiniz.

Duru bir güzelliğiniz, içten bir ifadeniz var sizden kötü olur mu mesela?

 İyilik kavramı güzellikle, kötülük kavramı çirkinlikle doğru orantılıdır gibi bir denklem olmamalı bence. Bir insan doğuştan salt iyi ya da salt kötü olamaz. Hayatın şartları ne yönde şekillendirilirse insanı, o da belli tercihleri sonucu, iyi ya da kötü olarak adlandırılır başkaları tarafından. Yine de adaletli bir yargıya varmak ne derece mümkün olur? İyi insan kötü insan yoktur, iyi şartlar kötü şartlar vardır. Fiziksel özellikleri bir yana dursun, her şartın şekillendirdiği karakterleri oynayabilmelidir oyuncular.

Bu noktada çok klişe bir soru sormak istiyorum. Begüm Akkaya’nın idolü kim? Kimle çalışmayı çok istersiniz?

Kuma filminin yönetmeni Umut Dağ’dan oyunculuğa ve sinemaya dair çok şey öğrendim. Onunla beraber tekrar çalışmayı çok istiyorum. Çalışmak istediğim bir diğer yönetmen ise Fatih Akın.

Hem dizi hem sinema oyunculuğu yaparak çok farklı karakterleri canlandırdınız ve beğeniyle karşılandı. Role nasıl hazırlanıyorsunuz? Diğer bir ifade ile oynadığınız rolün üzerinize yapışmamasını nasıl sağlıyorsunuz?

Oynayacağım karaktere asla ön yargıyla yaklaşmıyorum. Aksi halde o rol benden gitgide uzaklaşır. Bir oyuncunun iyi ya da kötü olmasını etkileyen şey yaptığı seçimleridir. Ben birbirine benzer rolleri tercih etmemeye çalışıyorum. Sinema da bu daha mümkün oluyor.

Genç bir oyuncu olarak birçok genç kızın rol modeli olma adayısınız? İzleyiciyle ilişkileriniz nasıl?

İzleyicilerden hep güzel şeyler duyuyorum. Bu bana iyi geliyor elbet. Ama onun dışında (yapıcı) eleştiri almak da kıymetli olurdu benim için.

 Bugünün Saraylısı yeni sezon çekimlerine başladı yeni sezonda Katipoğlu ailesini neler bekliyor. Çok sayıda dizi varken izleyici neden Bugünün Saraylısı’nı tercih etmeli?

Katipoğlu ailesini ve seyirciyi sürprizler bekliyor. Bu sezonda yine tansiyon yüksek olacak. Şimdilik bu kadar söyleyeyim 🙂 Bu yaz gelen olumlu tepkilerden anladım ki “Bugünün Saraylısı” her yaştan izleyici kitlesine ulaşabilen bir iş olmuş. Her jenerasyonun kendine göre dizide tutunduğu bir yer var.

Ata Katipoğlu’nun kızı Feride biraz statü düşkünü, azıcıkta kıskanç sanki Begüm Akkaya’nın Feride ile ilişkisi nasıl?

Sürekli talep ettiği şeylerin karşılığını alan bir kız Feride. Haliyle şımarık olması, metaya olan düşkünlüğü ile insanları ekonomik durumlarıyla değerlendirmesi normal. Hamilelik ve onun getirdiği annelik hissiyatı Feride’nin dönüm noktası oluyor. Feride ile benim pek ortak özelliğimiz olduğunu söyleyemem.

Bugünün Saraylısı dışında hali hazırda kesinleşmiş projeler var mı? Oyunculuk kariyeriniz için planlarınız neler?

Okuduğum bir kaç senaryo var. Dizi temposu düzene girdiği zaman değerlendirebileceğim. Hayat plan yapılmayacak kadar kısa aslında ama insan yaradılış gereği hep geleceği düşlüyor.  Tabi benim kafamdaki “iyi”ye uygun yönetmenlerle çalışmak, bol bol sinema yapmak isterim. Ama daha çok gencim deneyimleyeceğim, öğreneceğim bir sürü şey var mesleğimle ve kendimle alakalı. Şimdilik böyle bir süreçteyim.

 

 

Ankara doğumlu olan Nergiz Karadaş, 2007 yılında Başkent Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo TV ve Sinema bölümünü bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV ve Sinema Anabilim dalında “Türk Sinemasında Bir Oyunculuk Analizi: Şener Şen Örneği” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema-TV Anabilim Dalı’nda “1980 Sonrası Türk Sineması’nda Zenginlik Temsilleri Üzerine Bir Alımlama Çalışması” başlıklı doktora tezini tamamlamıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümünde Dr Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. İki yılı aşkın bir süredir Cinedergi’de dizi kritik yazarı olan Nergiz Karadaş’ın uluslar arası ve ulusal hakemli dergilerde, kitaplarda sinema ve kültürel çalışmalar ile ilgili yazılmış makaleleri bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.