Hedefin şaşarsa da sen şaşma!

Banu Bozdemir

Fred Cavaye yani bu filmin senarist ve yönetmeni. Kendilerini Fransız aksiyon sinemasında hızlıca ve farklıca bir yer edinmeye çalışıyor zira 2008’de çektiği Por Ella/ Aşk Uğruna filminde haksızlığa uğrayan karısını hapisten kurtarmak için mod değiştiren bir adamı anlatıyordu. Adamın geçirdiği değişim öyle böyle değildi. Cesur, kararlı, azimli ve karısına inanan bir adamın giderek aksiyona kayan çabası ilgimizi sonuna kadar diri tutmayı sağlamıştı. Sonra geçen yıl Hollywood uyarlaması geldi aynı filmin. Kaçış Planı adıyla çevrilen filmde Russell Crowe ve Elizabath Banks başroldeydi. Onda sadece senarist olarak vardı doğal olarak Cavaye.
Cavaye bu suç ve ceza hikayelerine fazlasıyla sarmış olduğunu ikinci filmiyle de belli etti. Zor Hedef yine masum insanların hayatına bodoslama dalan suçlu insanlarla ilgili. İşin içine masum, aynı zamanda görüntü de çok masum, bir kadın girince suçlu ve sorumsuz insanlara daha fazla diş bilememiz amaçlanıyor. Bu tarz filmlerde hızlı işleyen ve hiç zaman kaybetmeyen istihbarat olayı da hayretler derecesinde. Anında nerede yaşıyorsun, ne yapıyorsun bulunduğu gibi kişilik özellikleri de tespit edilmiş oluyor neredeyse.

Filmde bu suç ve ceza olayından dolayı aynı zamanda polis teşkilatı karışmış ve ikiye ayrılmış durumda. Suçlularla işbirliği yapanlar ve buna aymayıp, safiyane bir biçimde rotayı saptırmayanlar olarak… Yani bir işe talip olan iki tane ajan arasında yaşanan kıl muhabbetler burada da var, bir Hollywood özentisi olarak! Bu arada karısının peşinde ve hemşire olmayı bekleyen Samuel, masum ve hamile karısı Nadia’ya bir türlü ulaşamıyor, planlar sürekli şaşıyor, polis teşkilatı karmaşasından doğru dürüst bir iş çıkar mı orası da muamma yani! Şöyle ki Sonuçta Zor Hedef olaylar zincirini birbirine bağlamayı başaran, aksiyonu ve merakı diri tutan bir yapım kim ne derse desin… Bizimkiler böyle bir şey yapmaya kalksa, bu kadar karmaşayı yönetmekte zorlanıp hepten çorba yaparlar filmi. O yüzden Fransız’ı iyidir demekten başka şansımız yok. Son yıllarda Fransız sinemasına sıkı dalış yapan Gilles Lellouche başrolde…Kendisini en son Küçük Beyaz Yalanlar’da izlemiştik. Tercihiniz ille de bir Fransız filmi olsun diyorsanız tercih edebilirsiniz. Bu aralar Fransız filmlerinin vizyon çokluğu da dikkatimizden kaçmıyor…

 

 

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.