Maske filmi özetle, yaşadığı travmaların etkisiyle hayata tutunmak için çeşitli kandırma yöntemleri ile sürekli başını derde sokan Barış’ın hikayesini anlatıyor. Hayatı boyunca birçok trajikomik olay yaşayan Barış’ın bu durumunun nedeni, geçmişinde yaşadığı ağır travmaların yansıması olarak görülür. Ancak yaşanılanların gerisinde düşünülenden daha esrarengiz bir intikam planı vardır.

Yönetmenliğini Berker Berki’ye senaryosu ise Emrah Ertaş’a ait. Baş rollerde ise Kaan Turgut, Nilay Deniz ve Mert Turak yer alıyor. Her projesinde fark yaratmayı başaran Mert Turak Maske filminde Toprak rolü ile nevi şahsına münhasır bir tasarımcıyı canlandırıyor. Toprak karakteri o kadar kıvamında ki “işte tam da bu” dedirtiyor insana ve itici gelecek yanlarını bile sahiciliği ve içtenliğinden dolayı seviyorsunuz.

Filmin galasının ardından Mert Turak ile yaptığım kısa söyleşiden…

Maske filmindeki Toprak rolü sana nasıl teklif edildi?

 Mevlana projesinin kostüm provasında tanıştım Ertaş ailesiyle, o zamana dek “Yüzüklerin efendisi” “Karaip korsanları” “Troy” gibi projelere kumaş verdiklerini bilmiyordum. Onlar da sağ olsunlar kostüm provalarında beni görmüşler beğenmişler, sonra menajerimden beni istediler bizde “Maske” filmiyle yıllar sürecek dostluğumuzun yol arkadaşlığımızın yüzüklerini takmış olduk. Aşkla çalıştık ve çalışacağız inşallah.

Toprak filmlere, reklamlara kostüm yapan bir tasarımcı. Bir moda tasarımcısının bütün klişelerine sahip olmasına rağmen Toprak sevilen bir karakter. Bunun nedeni ne?

Çok sağ ol Semra, beni tanıyorsun zaten, bir filme çalışırken nasıl kapandığımı kendimi nasıl izole ettiğimi bilirsin. Toprak karakterini çalışırken en büyük şansım, bu zamana kadar tanıdığım bütün tasarımcılardan birer tutam serpmekti. Bunu yaparken de karakterin gerçek ve samimi olmasına özen gösterdim. Kural benim için değişmez, ne oynarsan oyna seyirci ağzından çıkanların ezberlenmiş replikler olduğunu düşünmemeli. Bu soruyu Anton Çehov’un çok sevdiğim bir sözüyle tamamlayalım: “Her şey tümüyle basit olmalıdır… Teatral olmamaktır esas olan”

Toprak ile Mert arasında nasıl bir bağ ya da bağsızlıklar var? Role hazırlanırken nasıl bir süreç yaşadın?

Toprak ve ben gösteri dünyasında çalışıyoruz, yaşıyoruz. Dediğimi gibi tanıdığım, çalıştığım bütün tasarımcıları Toprak’ta toplama şansı buldum. Keşke Toprak kadar net bir insan olabilsem. Empati kurmak bazan istemediğiniz sonuçlara ve durumlara yol açabiliyor. Galadaki halimi görüyorsun, misafirlerimi nasıl ağırlıycağımı şaşırdım. Ama Toprak olsa belki kılını kıpırdatmazdı.:)


Şu ana kadar canlandırdığın karakterler arasında en sevdiğin, en zorlandığın, en sevmediğin, sana en çok şey katan hangisi oldu?

Mucize-Aziz benim göz bebeğim tabi, çok insana dokundu, hala dokunuyor. Lakin her rolüm benim çocuğum gibidir, hiç birine haksızlık yapamam, görmezden gelemem ve asla tatmin olmam tekrar ve tekrar baştan alırım. Sonsuz tekrar sonsuz başarı getirir benim mottom budur. Tabi bir rolün hakkını vermek her zaman tek taraflı olmuyor olamıyor! Misal “Kuruluş Osman” daki Petrus rolü iyi yazılmadı derinlemesine çalışılmadı, bu beni aşan bir durumdu. O rolün çok içime sindiğini söyleyemem.

Maske filminin özelliği ne? Seyirci neden bu filmi izlemeye sinemaya gitsin?

Çünkü çok alışılagelmiş bir senaryo değil. Küskün sinema severleri yeniden salonlara çekecek bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. Ezberleri bozacak bir film izlemek isteyen gelsin efendim. Bekleriz.

 Herkes dijital mecralara yönelirken, filmlerini orada izleyiciye sunarken siz önce sinema seyircisi dediniz? Öncelikle sinemaya sahip çıkmak ve sinema seyircisine saygı duymak öncelikli bence. Bu anlamda yapımcı, yönetmen başta olmak üzere bütün ekip takdiri hak ediyor.

Haklısın Semra, dijital mecralara sarılan seyirci iyi bir filme gidecek zamanı her türlü yaratır, yaratmalı.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema mezunu. Aynı alanda, aynı üniversitede Doktora’ya devam ediyor. Profesyonel yaşamı 1992-99 yıları arasında VTR Araştırma Yapım-Yönetim Şirketinde geçer. 1999’dan günümüze TRT İstanbul Televizyonunda prodüktör ve belgesel yönetmeni olarak çalışmaktadır. 1992’den bu yana başta belgesel yapımlar olmak üzere pek çok haber, kültür, reklam ve tanıtım projesine Araştırmacı, Prodüktör, Yönetmen, Editör ve Danışman olarak imza atar. Dönüşüm, Fan-Atik, Şehir İnsanları, Alamnya Alamanya, Multikulti Haberler belgesellerinden bazılarıdır. PRİX Europa, Al Jazeera, Altın Portakal, Malatya, Oscar Türkiye Seçici Jürisi gibi bir birçok ulusal ve uluslararası film festivalinde jüri üyesi olur, ödüller alır. İ.Ü. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Radyo-TV Yayıncılığı Bölümünde ders verir (2001-02). Avrupa Konseyinin “ayrımcılığa karşı sesini yükselt” kampanyasında uzman olarak yer alır (2010). Avrupa Konseyi, TRT ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen Avrupa Medya Buluşmasının koordinatörlüğünü yapar (2010). Güneydoğu Avrupa Yayın Birliği (SEE PMS), Ortak Yapımlar Grubunda editör olarak bulunur (2011-2013) Avrupa Yayın Birliği(EBU) Kültürlerarası ve Çeşitlilik Grubunda bir sezon başkanlık yapan Korver (2011-13) 8 yıl oyunca bu grupta prodüktör, yönetmen ve editör olarak çalışır. Bazı kitap ve dergilerde makaleleri, denemeleri ve röportajları yayınlanır. Bir sezon başkanlığını da yaptığı Belgesel Sinemacılar Birliğinin kurucu ve aktif üyelerindendir. Festivallerde ve üniversitelerde Belgesel Sinema Atölyeleri yapmaktadır. Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Neyyse (www.neyyse.com) adlı bloğunda ve Cinedergi'de belgeselci adlı köşesinde (www.cinedergi.com) yazmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.