-Yazı filmin içeriğine dair bazı ‘sürpriz bozanlar/spoiler’ içerebilir-

İran sinemasının uluslararası arenadaki birkaç yönetmeninden biri olan Asgar Farhadi, taze filmi A Hero / Kahraman ile bildiği sulara dönüyor. 28. Adana Altın Koza Film Festivali’nde dünya sineması seçkisinde seyircisiyle buluşan film, Farhadi’nin 2016 tarihli Salesman’i ile Mohammad Rasoulof’un A Honest Man arasındaki bir çizgide salınıyor.

Hapse geri dönmemek için yüklü bir miktar paraya ihtiyacınız olsa ve “Allah’ın lütfu” olarak bu meblağ bir çanta içinde karşınıza çıksa, dürüstlüğünüzü hangi noktaya kadar koruyabilirsiniz? Parayı sahibine mutlaka iade etmek için Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın peşine düşer misiniz, yoksa paçayı kurtarmayı fırsat bilip kulağınızın üzerine mi yatarsınız?

Bu basit ve evrensel gibi görünen sorulara verilen cevaplar, dünya dönüp de coğrafya değiştikçe kaçınılmaz olarak farklılaşıyor. Kuzey Avrupa enleminde muhtemelen aynı çanta jet hızıyla polis karakolunun yolunu tutup herhangi bir karmaşaya neden olmazken, işlerin el yordamıyla halledildiği, kervanların 21yy.’da hala yolda düzüldüğü Orta Doğu’da bir aile dramına evirilebiliyor. İran sinemasının Avrupa’daki gözdelerinden Farhadi, içi altın dolu bir kadın çantasını bomba gibi hikayenin ortasına attığı A Hero filminde “kahramanlığın” ilk adımından yola çıkarak ironik bir insan öyküsünü beyazperdeye taşıyor.

Rahim, eski karısının abisine olan borcundan dolayı hapiste olan bir hattat sanatçısıdır. Aslında borcu kendi işini kurmak için almış fakat eski ortağının kazığı nedeniyle de batmıştır. Eski eniştenin şikayeti ve ortada kalan, ödenemeyen senetler nedeniyle özgürlüğünden olur. Yani Rahim’in geçmiş hayatı, onun kendisini gerçekleştirip yeni adımlar atmasına izin vermezken, seyirciler olarak biz de İran hukuk sisteminde çek-senet borcundan dolayı halen hapis yatıldığını bu akış ile öğreniriz. Zira batılı gözü, böyle ince oryantalist nüanslara bayılır! Ah Farhadi, kendi sularına dönüyorsun ama ‘medeni’ dostlarına göz kırpmayı da ihmal etmiyorsun…

Borç batağı içindeki zanaatkâr/sanatçı Rahim’e dönersek; kısa süreliğine hapisten izinle çıkan bu genç adamın yolu bir şekilde içi altın dolu çantayla kesişiyor ve filmin çatışması bu şekilde kuruluyor demiştik. En azından kefaretini ödeyebilecekken çantanın esas sahibinin peşine düşen Rahim, kelimenin tam anlamıyla Dimyat’a bulgura giderken evdeki pirinçten oluyor! Fakat hırsından değil, tamamen iyi niyetinden, hatta süzme saflığından. Ve olayları akışına uydurmak isterken, pembe beyaz yalanlarla kıvırmaya çalışmasından. Film ilerledikçe İran toplumunda en büyük ayıbın bir şeyleri düzeltmek uğruna bile olsa ‘yalan söylemek’ olduğunu dile getiriyor Farhadi. Sanki toplumdaki tüm bu yozluğun ve çürümüşlüğün kaynağı yalan söylemek değilmiş gibi! Herkes pürü pak, bir zavallı Rahim yalancı.

Başrol Amir Jadid, Rahim’i usul usul oynuyor. Tüm duygu dünyası gözlerinden okunuyor sanki ve artık sinirlerine hakim olmayıp –sınırlı da olsa- fiziki şiddete başvurduğu anlarda, gayet sade bir delilik yansıtıyor perdeye. Kim olsa bir benzerini yapar, ama sen yapmayacaktın işte kardeşim!

Film kim kahraman, kim yalancı veya sahtekar; ya da kim vicdanlı/vicdansız sorgulamalarını ince çizgiler üzerinde yapıyor. Farhadi aşinası olduğumuz anlatım diliyle, masumiyetini kanıtlamaya çalışan bir adamın toplum karşısında her şeyi eline yüzüne bulaştırması ile zirveye oynuyor; finalde ise seyirciyi de Rahim ile birlikte bir kapı aralığında bırakıyor. Bu kadar bireysel dürüstlük Orta Doğu’ya fazlayken, sahi kimse neden polis ya da emniyet güçleri kavramını ağzına bile almıyor? Devlet otoritesi sadece borcunu ödeyemeyene mi işliyor? Batılı seyircinin gözünden bu detay da kaçmamıştır diye düşünüyorum.

Dünya prömiyerini yaptığı 2021 Cannes Film Festivali’nden Büyük Ödül (Grand Prix) ile dönen A Hero/Kahraman, Ocak 2022’ye tarihlenen vizyonu öncesi 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında ve 20. Filmekimi programında seyirciyle buluşacak. Yakaladığınız yerde kaçırmamanızı tavsiye ederim.

Twitter.com/duygukocabayli

 

Egeli bir ailenin ilk kızı olarak 1984’te İstanbul doğan Duygu Kocabaylıoğlu Arazlı, lise eğitimini İzmir Bornova Anadolu Lisesi’nde tamamladı. Lisans eğitimindense, İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nden 2007’de Edebiyat Uyarlamalarının Sinemadaki Yansımaları üzerine hazırladığı bitirme projesi ile mezun oldu. İlkokul çağında başlayan edebiyat sevgisini görsel sanatlarla birleştirdi ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini sürdürdü. Türkiye’de ilk kez ele alınan Polonya Sinemasında Ahlaki Kaygı Sineması bitirme projesi ile 2010’da yüksek lisans eğitimini tamamladı. Kısa film senaryo ekiplerinde, web sitesi projelerinde yer aldıktan sonra 2010 Ekim ayında Beyazperde.com sitesinin editör kadrosuna katıldı. 6 yılı aşkın süre dizi, sinema editörlüğü, proje yönetimi ve genel yayın yönetmenliği pozisyonlarını sürdürdüğü Beyazperde.com’dan 2017 Mayıs ayında ayrıldı. Sinema yazılarına Beyazperde’nin yanı sıra Popüler Sinema, Cine Dergi ve Öteki Sinema gibi farklı yayın organlarında sürdürmektedir. Sinema dışında en çok bisiklet sürer, koşar ve Heybeliada’nın tadını çıkartır. Evli ve bir ayağı İzmir’de olan Arazlı, sinema-kültür projelerine çok yönlü devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.