Türk sineması adına yılın ilk büyük sinema olayı olarak gördüğümüz “Arif V 216” seyirciyle buluştu. Cem Yılmaz bilindik sinemasını çok da taze olmayan fikirlerle donatmış olmasına rağmen, bol ünlü kadrosuyla bunları gizleyerek bir illüzyon yaratmayı başarmış. Keyifli, vefakar, aksiyonu bol bir popcorn sineması örneği…

Film, Arif’in Gora’dan sonra bir kez daha 216 ile yaşadığı ilginç maceraları anlatıyor. Arif’in yakın dostu olan 216, insan olmaya karar vererek dünyaya gelir ve burada çeşitli olmadık işlerle karşı karşıya kalır. Herkes gibi normal bir yaşam sürmek için çabalasa da farklı oluşu tüm insanların dikkatini çeker. 216’yı cazip teklifleriyle kandırmayı başaran bir iş adamı, O’nun sayesinde geleceği değiştirecektir. Filmi Kıvanç Baruönü yönetirken, Cem Yılmaz, Ozan Güven, Seda Bakan, Özkan Uğur ve Zafer Algöz’ü başrollerde görüyoruz.

Cem Yılmaz’ın sinemaya olan derin tutkusunu biliyoruz. Bunu mümkün olduğunca filmlerinde de göstermeye çalışıyor. “Arif V 216″da ise bu tutku dizginlenemiyor ve tüm filme yayılıyor. “Pek Yakında”da ki tavrın bile onlarca katı… Fikir güzel; Arif ve 216 yıllar sonra yine dünyada buluşur, insan olmak, insanca duygular tatmak isteyen 216 ile onun bu isteğinin imkansızlığının altını çizmeye çalışan Arif’in çatışması… Zamanda yolculuk filmlerinin evrensel kalıplarını kullanan Cem Yılmaz, Arif ve 216’yı önce 60’ların sonunda, hayatın Yeşilçam tadında yaşandığı bir mahalleye götürür. Ardından da, o mahallede yaşanan olayların sebep olduğu kötücül bir kırılmayla paralel evrendeki günümüze… 216’nın kötücül yanının dünyayı ele geçirdiğini gören Arif, hatasını anlayıp tekrar 60’lara dönerek sorunu çözmeye çalışır. Sinema literatürüne hakim olan seyircinin rahatlıkla takip edebileceği olaylar zinciri sıradan seyircinin kafasını biraz karıştırabilir diye düşünüyorum ama bekleyip göreceğiz.

Yılmaz’ın Yeşilçam’a saygı duruşu önemli bir tavır. Son yıllarda vizyonu sırnaşık sarmaşıklar gibi saran ‘tuvalet komedi’lerinin arasında ünlü komedyenin bu takdir edilesi vefası bizleri mutlu ediyor. Ancak “Pek Yakında” gibi bir filmden sonra bu konu sanki biraz tekrara düşmüş hissi de vermiyor değil. Arif V 216’nın komedi dozu hayli yüksek ancak bazı sahnelerde hiç işlemeyen espriler de yok değil. ‘Tekila içtim, içime kurt düştü.’ gibi havada kalan kimi espriler ritmi düşürüyor. Filmin gereksiz uzunluğu ve bol katmanlı finali seyircinin kusur bulacağı unsurlar kanımca. Yılmaz Mel Brooks, Monthy Python, ZAZ ekolü gibi absürt komediye yakın bir isim. Onun çoğu komedi filminde bu ‘tarz’ın etkilerini görmekteyiz. İzlerken eğleniyoruz, gülüyoruz, kahkahalar atıyoruz ancak film bittiğinde tıpkı bu bahsettiğim ekolde olduğu gibi içimizde ‘ee ne ki şimdi bu?’ hissi uyanıyor. En azından bende böyle.

Yılmaz’ın hep aynı oyuncularla çalışmasına alıştık. Kariyerlerinde önemli yerlere gelmiş, güçlü oyuncular. Bu filmde de yine Ozan Güven, Özkan Uğur ve Zafer Algöz göz dolduruyor. Hem güzelliği hem de oyunculuğuyla filme renk katan Seda Bakan’ın varlığı da seyirciyi oldukça mutlu ediyor. Ama filmin bence yegane yıldızı Çağlar Çorumlu! Zeki Müren’i canlandıran Çorumlu, gözüktüğü her sahnede devleşiyor. Sahnedeki herkesi (Cem Yılmaz dahil) flulaştıyor. Keşke daha çok sahnesi olsaydı diyorsunuz. En kısa zamanda Çağlar Çorumlu’yu tek başına büyük bir başrolde görmek dileğiyle. Sadri Alışık olarak Mert Fırat, Ayhan Işık olarak Şükrü Özyıldız ve Ajda Pekkan olarak da Farah Zeynep Abdullah’ı gören seyirci mutlu olacaktır diye düşünüyorum. Ama Farah Zeynep Abdullah’ı artık şarkıcı rolünde görmesek mi ne? Bu film izlenmeli. Bunda bir sorun yok. Ancak kendi adıma Arif karakterinin sinemamızda bu filmle birlikte miadını doldurduğunu düşünüyorum. Yılmaz’ın yeni bir “Hokkabaz” çekmesi dileğiyle…

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.