Özel günlerin neredeyse hepsine ait filmlerin toplam sayısı bir hayli kabarıktır ama sayıca üstünlük açık ara Noel (Christmas) ve Halloween filmlerindedir. Özellikle korku sineması özel günlerle yakından ilgilidir. Şükran Günü’nden (Thanksgiving) Sevgililer Günü’ne, St. Patrick Günü’nden Anneler Günü’ne hiçbirini atlamaz. Aralarından çok azı sinemalarda gösterim şansı bulur. Daha çok direkt (bir zamanlar) video kaset ya da (günümüzde) DVD piyasası için çevrilen bu filmlerin ticari açıdan tatmin edici bir pazarı vardır. Bu yazıda Noel korkuları sınıfına giren en önemli filmlerden biri olan “Silent Night, Deadly Night” ve dört devam filmini tanıtacağız.

Silent Night, Deadly Night (1984)

Bağımsız sinema adına 70’li yılların en önemli (ve en çok kazanan) yapımcılarından biri olan Charles E. Sellier Jr, 80’li yıllarda birkaç defa kamera arkasına da geçti. “Silent Night, Deadly Night” da Sellier’ın o dönemde yönettiği filmlerden biri.

Kabaca üç bölüme ayrılan film, 1971 yılında geçen ilk bölümde, henüz beş yaşındaki başkahramanımız(!) Billy’nin ailesinin, Noel Baba kılığına girmiş bir katil tarafından katledilişini gösteriyor. Billy, annesi, babası ve kundaktaki kardeşi Ricky ile beraber büyükbabasına Noel ziyaretine gider. Hastanede yatan ve hiç kimseyle konuşmayan büyükbaba, yalnız kaldığı bir anda Billy’ye Noel Baba’nın yaramaz çocukları cezalandırması ile ilgili korkunç şeyler söyler. Evlerine dönmekte olan aile, yolda Noel Baba kılığındaki bir seri katilin saldırısına uğrar. Arabadan kaçıp yol kenarındaki çalıların arkasına saklanan Billy, Noel Baba’nın anne ve babasını acımasızca öldürdüğüne tanık olur. 1974 yılında geçen ikinci bölümde, sekiz yaşındaki Billy ve küçük kardeşi Ricky, rahibeler tarafından yönetilen bir yetimhanededir. Özellikle Baş Rahibe (Mother Superior), Billy’nin yaşadığı travmaya aldırmadan onu katı disiplin kuralları ile yetiştirebileceğine inanmaktadır ama bu dönem Billy’ye hiç iyi gelmez, aksine Noel Baba travması daha da yoğun bir hal alır. 1984 yılında geçen üçüncü bölümde, Billy artık 18 yaşına gelmiş, yetimhaneden ayrılmıştır. Bir oyuncakçı dükkânında iş bulur. İşlerin yoğunlaştığı Noel zamanı dükkâna gelen çocukları eğlendirmek için Noel Baba kılığına girmek zorunda kalır. Dükkân kapandıktan sonra işvereninin zoruyla aldığı alkolle iyice gerçeklikten kopan Billy, yaramazları cezalandırmaya başlar.

Billy’nin travmatik geçmişine odaklanan ilk iki bölüm, üçüncü bölümde gerçekleşecek bir dizi cinayetin altlığını hazırlamak için kullanılmış. Süre olarak filmin bütününde biraz fazla yer kaplasa da Billy’nin önüne geleni öldüren bir seri katile dönüşmesinin gelişim sürecini detaylı bir şekilde aktarıyor. Filmin ana omurgasını oluşturan final bölümünde tipik bir ‘slasher’a dönüşen “Silent Night, Deadly Night”, alt türün gereklerini harfiyen yerine getiriyor. Bu bölümdeki kurbanlardan biri olan Denise rolünde, en sevdiğimiz çığlık kraliçelerinden Linnea Quigley’nin rol aldığını da ekleyelim.

Film, A Nightmare on Elm Street ile aynı hafta gösterime girmiş ve ilk hafta sonunda Freddy’den daha fazla seyirci toplamayı başarmış. Gişede işler gayet iyi giderken ortaya korku filmlerinin ezeli düşmanı muhafazakâr gruplar çıkmış. “Silent Night, Deadly Night”ın televizyona verdiği reklamda Noel Baba’nın eli baltalı bir katil olarak resmedilmesine tahammül edemeyen öfkeli ebeveynler, “filmin reklamları kaldırılsın ve hatta film gösterimden kalksın” kampanyaları düzenlemişler. Yoğun protestolar sonucu film gösterimden kaldırılmış. Tam bir sosyolojik vaka olarak değerlendirilebilecek bu grupların korku filmlerine olan anlamsız düşmanlıkları özel bir incelemeyi hak ediyor. Bu arada film gösterimden kalktıktan sonra ‘uncut’ olarak yayınlanan video kasetin yok sattığını söylememe gerek yok herhalde. Zamanla kült mertebesine erişen film, geniş bir hayran kitlesi edinmekte de hiç zorlanmamış.

Silent Night, Deadly Night 2 (1987)

Karşımızda sinema tarihinin en garip devam filmlerinden biri var. Yönetmenliğini Lee Harry’nin yaptığı filmde aradan seneler geçmiş ve Billy’nin kardeşi Ricky akıl hastanesine kapatılmıştır. Dr. Henry Bloom isimli bir psikiyatrist ile bir odada yalnız başına görüşmeye başlayan Ricky, hastaneye düştüğü ana kadar yaşadıklarını anlatır. Ancak olayları biraz geriden alan Ricky, nedense ilk film boyunca abisinin yaşadıklarını da aktarmaya başlar ve böylece 45 dakika (evet, tam kırk beş dakika) ilk filmin bütün önemli anlarını içeren kısımlarını bir daha baştan izleriz. Yani bu filmin yarısı, hatta yarısından da fazlası, ilk filme ait sekanslardan oluşuyor, gerçekten inanılmaz!

Yönetmen Lee Harry, proje eline ilk geldiğinde yeni bir film çekmek istemiş ama bütçe o kadar düşükmüş ki yeni bir öykü anlatmasının mümkün olmadığını görmüş. Yapımcılar, ilk filmden önemli sekansları kullanıp yeniden kurgulayarak ucuz bir devam filmi ortaya çıkarmasını istemişler ve sonunda ilk filmden 45 dakika kadar süren koca bir parçayı kullanmak durumunda kalmışlar. Hatta ellerindeki malzeme uzun metrajlı bir film yapmaya o kadar yetmiyor ki yaklaşık 10 dakika süren ve hem bu filmin hem de bir öncekinin çalışanlarının isimlerinin geçtiği bir kapanış jeneriği eklemişler.

Yeni çekilmiş 30 dakika kadar süren bölümden akılda kalıcı anları şöyle sıralayabiliriz: Başta Ricky’yi canlandıran Eric Freeman olmak üzere bütün kadronun abartılı oyunculukları, öyküdeki manasız gelişmeler ve abuk ötesi bir final. Hele finalde öldürülen Ricky’nin yerde yatarken devam filmlerini imleyen mantık dışı bir son bakış atması var ki görmeniz lazım. Bu arada Baş Rahibe’nin kapı numarasının 666 olması nedir ama ya? Mümkün mü o kadının orada oturması?

“Silent Night, Deadly Night 2”, bütünüyle çöp film ama zamanla kült bir takipçi kitlesi edinmeyi başardı. Özellikle Freeman’ın istem dışı komikleşen performansı, çoğunlukla sinir bozucu olsa da kötü film severler için bulunmaz nimet değerinde. The Room (2003) ya da Birdemic (2010) tarzı sevdalarınız varsa bunu da kaçırmamanız lazım. En az onlar kadar bomba!

Silent Night, Deadly Night 3: Better Watch Out! (1989)

Geldik serinin üçüncü halkasına. İkinci filmin sonunda vurulan Ricky, altı yıldır komadadır. Ricky ile özel olarak ilgilenen Dr. Newbury, psişik güçleri olan Laura Anderson isimli kör bir kızı kullanarak seri katilin zihnine ulaşmaya çalışmaktadır. Uzun seanslar sonunda Laura ile Ricky arasında telepatik bir köprü kurulur. Tam da Noel Arifesinde komadan çıkan Ricky, büyükannesini ziyarete giden Laura’nın peşine düşer. Tabii ki yoluna çıkan herkesi öldürmeyi ihmal etmeyerek.

Ricky’yi korku sinemasının tanıdık simalarından Bill Moseley’nin canlandırdığı filmin yönetmenliğini ise Monte Hellman üstleniyor. Direkt video piyasası için çekilen film, en azından yeni bir öykü anlatmaya girişiyor ama bütçe ve zaman sıkıntısı gibi problemlerle geçen çekim süreci sonrasında ortaya unutulmaya mahkûm, sıradan bir iş çıkıyor. Two-Lane Blacktop (1971) gibi efsanevi bir filmde imzası bulunan yönetmen Hellman, kinayeli bir şekilde bunun en iyi filmi olmadığını ama en iyi çalışması olduğunu söylemişti. Çalışma hızına hayran kaldığını söyleyen Hellman, Mart ayında bir haftada yazılıp düzeltilen senaryo sonrasında Nisan ayında çekimlerin tamamlandığını, Mayıs’ta kurgunun bittiğini, Temmuz ayında ise gösterim kopyasının hazır olduğunu eklemişti. Monte Hellman bir de Türkiye’nin 70’li yıllardaki süpersonik setlerini görse ne düşünürdü acaba?

Initiation: Silent Night, Deadly Night 4 (1990)

Yine direkt video piyasası için çekilen “Initiation: Silent Night, Deadly Night 4”, ne Noel ile ilgili, ne de Noel Baba kılığına girmiş sadist bir katil ile. Hatta Billy ya da onun ailesinden herhangi biri ile de hiçbir ilgisi yok.

Filmin merkezinde Kim Levitt isimli bir kadın gazeteci var. Kim, bir binanın çatısından düşüp kendiliğinden yanarak ölen bir kadın hakkında araştırma yaparken aynı binanın altındaki kitapçıda çalışan Fima isimli bir kadınla tanışır. Araştırma boyunca Fima ile yakınlaşan Kim, bir süre sonra kadınlardan kurulu bir tarikatın tam göbeğine düştüğünü fark edecektir.

Çılgın filmleriyle korku camiasında belli bir popülariteye sahip Brian Yuzna’nın yönettiği filmin senaryosunda ise Woody Keith’in imzası var. Yuzna’nın bir sene önce çektiği Society ve Bride of Re-Animator’da da beraber çalıştığı Keith, Society’nin final senaryosundan önce birkaç farklı senaryo çalışması daha yapmış. İşte Initiation da o zamanki çalışmalarından bir tanesi. Yapımcılar “Silent Night, Deadly Night” serisine bir devam filmi daha çekmeye niyetlenirler ancak serinin ana hikâyesinin artık işlevselliğini yitirdiğini düşündüklerinden başka fikirleri bu isim altında ticari olarak değerlendirmeye ve Keith’in o zaman Society için hazırladığı ancak kullanılmayan fikirlerinden oluşan senaryoyu kullanmaya karar verirler. Zaten filmin genel yapısına baktığımızda kadınlardan oluşan tarikat ve vücut deformasyonları gibi öğelerin seriyle uzaktan yakından ilgisinin olmadığı ama Society ile yakından ilişkili olduğu görülüyor. Filmin ana hikâyesi ise Rosemary’s Baby (1968) ile birçok benzerlikler içeriyor.

Ekstra bir not olarak Türkiye’de de çok sevilerek izlenen TV dizisi Mavi Ay’ın (Moonlighting, 1985-1989) Bayan Topesto’su (ya da orijinal ismiyle Agnes DiPesto’su) Allyce Beasley’nin filmde Kim’in yakın arkadaşı Janice rolünde yer aldığını belirtelim.

Silent Night, Deadly Night 5: The Toy Maker (1991)

Serinin beşinci ve son filmi de aynen bir önceki gibi ana hikâye ile alakasız bir konuya sahip. Ama işin garip tarafı bir önceki filmde yer alan Ricky (ki bir önceki filmde ölmüştü) ile başkarakter Kim, bu filmde ana konuyla bağlantısız, gayet edilgen yan rollerde görünüyorlar.

Derek isimli küçük bir çocuk, Noel gecesi kapılarında kimin gönderdiği belli olmayan bir hediye paketi bulur. Kapıyı geç vakitte açtığı için sinirlenen babası, Derek’i yatağına gönderir ve paketi açar. Merdivenin oraya saklanan Derek, paketten çıkan mekanik oyuncağın babasını öldürmesine tanık olur. Bu travmatik olaydan beri hiç konuşmayan Derek, annesi Sarah ile beraber hayatına devam etmeye çalışır. Ancak kasabadaki oyuncakçı Petto, onun tuhaf oğlu Pino ve kasabaya yeni gelen yabancı bir adamın dahil olduğu bir dizi garip olay, anne oğulun peşini bırakmayacaktır.

Yönetmenliğini Martin Kitrosser’in yaptığı ve direkt video piyasası için çekilen “Silent Night, Deadly Night 5: The Toy Maker”, herkesin yakından bildiği, dünya çocuk edebiyatının başyapıtlarından birisi olan Pinokyo’nun korku sinemasına bir hayli serbestçe uyarlanmış hali gibidir. Kitaptaki marangoz Gepetto Usta, burada oyuncakçı Petto, Pinokyo ise Pino olmuştur. Katil oyuncak bebek filmleri listelerinde her daim kendine yer bulan filmin senaryosunu Kitrosser ile Brian Yuzna beraber yazmış.

Hollywood’un en bilindik simalarından biri olan ve 2014 yılında kaybettiğimiz Mickey Rooney’yi oyuncakçı Petto rolünde izliyoruz. İşin komik tarafı Rooney, serinin ilk filmine karşı yürütülen nefret kampanyasında ön sıralarda saf tutmuş ve yapımcılara yazdığı kınama mektubunu bir basın toplantısı aracılığıyla halka duyurmuştu.

Murat Kızılca

Murat Kızılca
1971 Beylerbeyi, İstanbul doğumlu. 2008 yılında Öteki Sinema ekibine katıldı. 2012-2013 yılları arasında Popüler Sinema için vizyon filmleri yazdı. Kasım 2013’ten itibaren aylık online sinema dergisi CineDergi için Bilinmeyen isimli köşeyi hazırlıyor. Kasım 2014’ten beri aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. Halen yazmaya devam ettiği Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.