“Son yıllarda aynı Lights Out gibi birçok korku kısasının uzun metraja uyarlandığına tanık olduk ve kısadan uzuna terfi etmiş korku filmlerini bir araya getirelim istedik.”
ABD yapımı Lights Out (2016), ülkemizde 22 Temmuz’da gösterime giriyor. David F. Sandberg’in yönettiği film, yine aynı yönetmenin, aynı isimli ödüllü kısa filmine dayanarak uzun metraja uyarlandı. Başrollerde Teresa Palmer, Gabriel Bateman, Alexander DiPersia, Billy Burke ve Maria Bello’nun yer aldığı film, sadece ışıklar sönünce ortaya çıkan doğaüstü bir varlığın musallat olduğu bir aileyi merkezine alıyor.
İsveçli Sandberg, çektiği kısa filmleri internete yükleyerek belirli bir ilginin kaynağı olmuştu. Bu kısalar arasında yaklaşık üç dakika süren Lights Out (2013) kısa sürede bir fenomene dönüştü ve Amerikalı yapımcıların ilgisini çekmesi uzun sürmedi. Müthiş bir ticari zekâya sahip James Wan, kısadaki potansiyeli gördü ve Sandberg ile uzun metraj için anlaşma sağladı. Bu arada Wan, ortaya çıkan işten fazlasıyla memnun kalmış olacak ki gelecek sene içinde gösterime girmesi beklenen Annabelle 2’nun yönetmenlik koltuğunu da Sandberg’e emanet etti.
Son yıllarda aynı Lights Out gibi birçok korku kısasının uzun metraja uyarlandığına tanık olduk (ki bu sadece korku türü için geçerli değil, Cashback veya District 9 ilk aklıma gelen örnekler). Teknolojik gelişmeler ışığında artık çok daha kolay ve ucuza film çekmenin mümkün olduğu günümüzde, birçok yetenekli sinemacı adayı, çektiği kısa filmleri internet gibi bir anda milyonlarca kişiye ulaşabileceği bir mecraya yükleyebiliyor. Bu sayede belki de başka türlü ulaşamayacağı (ya da çok daha uzun sürede ulaşabileceği) birçok hedefe ulaşabilme şansına kavuşuyor. Bu gerçeği görmezden gelen ve kısalarını internete koymaktan imtina eden sinemacı adaylarına rağmen çark işlemeye devam ediyor.
Aşağıda kısadan uzuna terfi etmiş korku filmlerinden oluşan bir liste bulacaksınız. Sıralamada uzun metrajlı filmlerin gösterim tarihlerini esas aldım. İyi okumalar.
Within the Woods (1978) > The Evil Dead (1981)
Uzun metrajlı film hayalini gerçekleştirmek isteyen Sam Raimi ve birkaç arkadaşı, 1.600 dolar harcayarak yaklaşık 30 dakika süren Within the Woods’u çekti ve hayaline yatırım yapacak kişi ya da kurumları bulmak için yola çıktı. Belki tam olarak kafasındaki karşılığı bulamadı ama The Evil Dead’i çekecek kadar parayı denkleştirmeyi başardı ve ortaya tüm zamanların en etkili korku filmlerinden biri çıktı.
The Phantom of Regular Size (1986) > Tetsuo (1989)
Shin’ya Tsukamoto isimli dâhiyi müjdeleyen The Phantom of Regular Size, sizi yaklaşık 19 dakika boyunca nefes almanıza izin vermeyecek bir çılgınlığın içerisine sokuyor. Birkaç sene sonra daha uzatılmış bir versiyonla karşımıza çıkan Tsukamoto, birçok bilim kurgu ve korku filmine esin kaynağı olmuş üç filmlik Tetsuo efsanesini de başlatıyordu.
Katasumi ve 4444444444 (1998) > Ju-On: The Grudge (2002)
Bilindiği üzere 1998 yılında korku dünyası Japonya’dan gelen bir fırtına ile sallandı: Ringu. Japonya’da büyük bir gişe hasılatı yapan film ülkenin sınırlarını aşarak bütün dünyada fenomen haline geldi. Bu filmi takip eden Ringu 2 (1999) ve Ringu 0: Bâsudei (2000) ile efsane düşmeyen bir çizgi ile başarısını devam ettirdi. Bunu fırsat bilen bazı yapımcılar, rüzgârdan faydalanmak için bu tarz bir film çekmek istediler. 1972 doğumlu genç yönetmen Takashi Shimizu ile anlaşan yapımcılar, ucuz ama Ringu tarzında bir film talep ettiler ve her şey böyle başladı. Elindeki kısıtlı imkânları çok iyi kullanan Shimizu, televizyon için yapılmış bir antolojide yer alan Katasumi ve 4444444444 isimli iki kısasını baz alarak Ju-on: The Curse‘ü (2000) çekti. Direkt video piyasası için çekilen film, bir anda Japonya’da hiç kimsenin ummadığı kadar müthiş bir talep gördü ve ateş sönmeden devamı çekildi: Ju-on: The Curse 2 (2000). Shimizu’nun gene çok kısıtlı olanaklar ile çektiği bu film de video piyasasında yıldız oldu. Bu inanılmaz ilgi karşısında daha büyük bir prodüksiyon ile sinema versiyonunun yapılmasına karar verildi ve ortaya hepimizin yakinen tanıdığı Ju-on: The Grudge (2002) çıktı. Ju-On serisi, en son geçtiğimiz sene çekilen Ju-on: The Final Curse (2015) ile (video filmlerini de dahil edersek) sekizinci filmine kavuştu. Efsaneyi Amerika’ya taşıyan ‘remake’ The Grudge (2004) da iki devam filmi ile üçleme oldu. Ama hepsinin başlangıç noktası Katasumi ve 4444444444 isimli iki kısaydı.
Tooth Fairy (2001) > Darkness Falls (2003)
Joe Harris’in yazıp yönettiği 2001 tarihli kısa Tooth Fairy, iki sene sonra çekilecek olan Darkness Falls’a esin kaynağı oldu. Bu sefer yönetmen koltuğuna, sonrasında çekeceği bir dolu sıradan film sayesinde sıradan sinemacı olarak yaftalanacak Jonathan Liebesman oturdu. Harris ise kendine ancak üç kişilik senaryo ekibinde yer bulabildi. Ortaya pek de matah bir sonuç çıktığı söylenemez.
Saw (2003) > Saw (2004)
Avustralyalı James Wan ve Leigh Whannell, düşük bütçe gerçeğini göz ardı etmeden, tek mekânda geçen ve ikisi canlı, biri ölü üç karakterden oluşan gizemli bir hikâye yazdı. Avustralya’da aradıkları finansmanı bulamayan ikili, Los Angeles’a geldi ve 5.000 dolar harcayarak yaklaşık dokuz dakika süren Saw’u çekti. Aşındırmadık kapı bırakmayan Wan ve Whannell, sonunda Lions Gate yapım şirketinin ilgisini çekmeyi başardı. 1,2 milyon dolarlık bütçeye sahip uzun metraj Saw, sadece Amerika’da 56 milyon dolar, tüm dünyada toplam 104 milyon dolar gibi inanılmaz bir gişe hâsılatı elde ederek bugüne kadar yedi filme ulaşacak çok kazandıran bir serinin de ilk adımı oldu.
Season’s Greetings (1996) > Trick ‘r Treat (2007)
İlk kez Michael Dougherty’nin karanlık bir mizahın hâkim olduğu dört dakikalık animasyonu Season’s Greetings’te görünen şeytani Sam karakteri, birçok hayranı bulunan Trick ‘r Treat isimli antolojinin de tam merkezinde bulunuyor. Yoksa hikâyeleri arasında ortak bir dilden başka benzerlik bulunmuyor.
Grace (2006) > Grace (2009)
Paul Solet, aynı Raimi ve Wan gibi, uzun metraj için finansman arayışına yardımcı olsun diye altı dakikalık kısa Grace’i çekti ve aldığı ödüllerle bir etki alanı yaratmayı başardı. 21.500 dolarlık bir bütçe ile çekilen kısa film sayesinde hayalini gerçekleştiren Solet, uzatılmış versiyonda aynı etkiyi yaratmayı başaramadı.
Rare Exports Inc (2003) ve The Official Rare Exports Inc. Safety Instructions (2005) > Rare Exports (2010)
Finlandiya’nın korku dünyasına armağanı, Jalmari Helander imzalı müthiş korku-komedi Rare Exports, birbirini takip eden iki kısa filmdeki dâhiyane fikirlerin olgunlaşmasıyla hayat buldu. Korku sinemasının en nefret edilesi Noel Baba’sı, Kuzey Avrupa buzulları arasına gizlenmiş İskandinav efsanelerinden doğdu.
Excision (2008) > Excision (2012)
Richard Bates Jr, 18 dakikalık kısası Excision ile ebeveynlerinin onayını almak isteyen ve bu yolda inanılmaz yöntemlere başvuran bir genç kızın problemlerini başarıyla aktarmıştı. Dört sene sonra gelen uzatılmış versiyon, aynı mevzuyu daha derinlemesine kaşıyordu ama başroldeki AnnaLynne McCord faktörüne rağmen umulanı vermekten uzaktı.
The Pact (2011) > The Pact (2012)
Nicholas McCarthy, Sundance 2011’e yaklaşık 11 dakikalık The Pact isimli kısası ile katıldı. Kısayı beğenen yapımcılardan biri McCarthy’ye aynı hikâyeyi uzun metraj olarak çekmek isteyip istemediğini sordu. Anlaşılan McCarthy’nin senaryosu hazırdı, yapımcının da parası. Böylece tanışmalarının üzerinden bir sene geçtikten sonra The Pact, bu sefer daha uzun süresiyle, Sundance 2012’de galasını yaptı. Bu da aynı Excision gibi kısasını daha çok sevdiğim projelerden biri.
Mama (2008) > Mama (2013)
Andres Muschietti’nin yazıp yönettiği Mama’yı izleyen Guillermo del Toro, şimdiye kadar izlediği en korkunç sahnelerden birinin bu kısa filmde olduğunu açıkladı. Yaklaşık 4 dakika süren yapımdaki ustalığa, özgünlüğe ve yaratmayı başardığı korkuya hayran olduğunu ekleyen del Toro, baştan sona tek bir plan olarak düşünülmüş ve eğer arada çok ince kurgu numaraları yoksa öyle de çekilmiş olan kısayı izler izlemez uzun metraj versiyonunun yapımcısı olmak istedi. 2013 yılında çekilen Mama, 15 milyon dolarlık bütçesini ona katlayarak tüm dünyada 147 milyon dolar kazandı.
Monster (2005) > The Babadook (2014)
2014 yılının en çok tartışılan korku filmlerinden biri şüphesiz ki The Babadook oldu. Jennifer Kent’in onlarca festivalde gösterim şansı bulan 10 dakikalık kısası Monster’ın uzatılmış versiyonu, hem eleştirmenleri, hem de seyircileri ikiye böldü. Kimileri filme bayılırken, kimileri de nefret etti. İki milyon dolarlık bir bütçeye sahip film, bir milyonu Amerika’da olmak üzere toplam yedi milyon dolarlık gişe hâsılatı elde etti.
Clown (2010) > Clown (2014)
Jon Watts ve Christopher D. Ford ikilisi, sanki Eli Roth’un yönettiği yeni korku filmiymiş gibi çektikleri katil bir palyaço hakkındaki bir dakikalık sahte fragmanı Youtube’a yükleyerek Roth’un dikkatini çekmeyi başardılar. Daha önce ne Watts, ne de Ford ile tanışmadığını beyan eden Roth mevzuyu, “Bu iki gencin cesaretine hayran kaldım. Baksana korkunun efendisi Eli Roth’un yeni filmi diye sahte bir fragman çekip yayınlıyorlar. Tanıştığımızda ‘bizi dava etmediğiniz için teşekkür ederiz’ dediler. Bu gençlere bir şans vermem gerektiğine inandım.” sözleriyle açıkladı. Roth’un yapımcılığını üstlendiği, Jon Watts’ın yönettiği Clown, 2014 yılında tamamlandı ve Kasım 2014’ten itibaren dünyanın birçok ülkesinde gösterime girdi. Amerika vizyon tarihi ise nedense 17 Haziran 2016’ya kadar sarktı. Bu arada Watts, 2015 yılının en iyi filmlerinden biri olan Cop Car’ı da yönetti.
Oculus Chapter 3: “The Man With The Plan” (2006) > Oculus (2014)
Antika bir aynanın lanetli olduğunu ispatlamaya çalışan bir adamın öyküsünü anlatan, 1.500 dolarlık bütçeye sahip kısa filmi ile birçok ödül kazanan 1978 doğumlu Mike Flanagan, asıl çıkışını 2011 yılı mahsulü, düşük bütçeli korku filmi Absentia ile yaptı. 2014 yılında, bir hayli ilgi gören kısasının uzun versiyonunu çekmeye soyundu. Oculus, 5 milyon dolarlık bütçesine karşılık, tüm dünyada 44 milyon dolarlık bilet sattı.
Baskın (2013) > Baskın: Karabasan (2015)
Can Evrenol’un 2013 yılında çektiği kısa film, dünya genelinde kırktan fazla korku filmi festivalinde yer alarak büyük ses getirdi. Bu sayede uzun metraj için yeterli desteği buldu ve hayalini gerçekleştirmek üzere kolları sıvadı. Genç yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olan Baskın: Karabasan, galasını Toronto Uluslararası Film Festivali’nin ünlü Midnight Madness seçkisinde gerçekleştirdikten sonra birçok önemli festivale konuk oldu. Yurtdışında aldığı olumlu tepkilerle göğsümüzü kabartan film, Türk Korku Sineması için yol gösterici bir öneme sahip ama ne kadar takipçisi olur bilinmez.
Murat Kızılca