Televizyon Ekranlarının en çok izlenen dizilerinden bir tanesi olan Poyraz Karayel’in oyunbaz karakteri Songül’ü canlandıran başarılı oyuncu Ece Özdikici sorularımızı sizler için cevapladı. Keyifli okumalar…

Kısaca anlatsanız Ece Özdikici kimdir? Oyunculuk kariyeri nasıl şekillendi?

Ece Özdikici’yi ben de çok iyi tanımıyorum. Tanıma aşamasındayım.:=) Gezmeyi, üretmeyi, sanatın her dalına amatör ya da profesyonel olarak dokunmayı seven, en zayıf noktası hayvanlar olan, meslek ve en sevdiği uğraş olarak oyunculuğu seçmiş bir İzmirli. Otuzlu yaşlar insanın kendini dışarıdan  gözlediği ve tanımaya başladığı yaşlar derlerdi. Doğruymuş. O yüzden böyle konuşuyorum. Sıradan anlatımımla kendimi anlatırsam; İzmir’in en tatlı meltemlerinde Alsancak’ta geçirdim çocukluğum ve lise dönemimi. Lisede resim okudum. İzmir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinde. Harika bir dönemdi. Sonra İstanbul’a geldim. Tiyatro okuma aşkına. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan mezunum. Mezuniyet sonrası Bakırköy Belediye Tiyatroları, sonra da Şehir Tiyatroları’nda çalıştım. Kısa bir dönem devlet tiyatrolarında sözleşmeli çalıştım. Şehir Tiyatroları’ndayken dört ayrı oyunda oynuyordum. Bu tatmin edici deneyimlerin en özeli Juliet oynamaktı.   Bu süreci geçirdikten sonra Kadir Has Üniversitesi’nde yüksek lisansa başladım. Ne kadar da iyi yaptım. Hayatta yaptığım ikinci iyi şey diyorum. Çok değerli hocalarım ve çok çok sevdiğim arkadaşlarım var artık. Poyraz Karayel’in birinci sezonunda karavanda tez yazıyordum. Ben çok öğrenci ruhluyum, hâlâ da boş zamanlarımda yüksek lisans derslerine giriyorum. Öğrenciliği çok seviyorum. Önümüzdeki yıl çok keyif alacağım bir oyunda oynamak istiyorum. Bir ekip kurma heyecanı içindeyim. Her şeye çok açım. Yeni arkadaşlara, anlatılan yeni hikâyelere, bilmediğim her şeye açım. Lütfen bana bilmediğim şeyleri anlatın. Hayatıma ”haydi şunu yapalım, şuraya gidelim” diyen insanlar girsin ve enerjimiz hep yüksek olsun. Kendimize acımayalım, üzülmeyelim.  Olur, da anlık enerjimiz düştü, birisi gelip neler geçirdik onu hatırlatsın. Gidecek çok yol var ne kadar güzel.

 

Biraz da hayalleriniz ve hedeflerinizden bahsedelim? Hangileri size daha yakın gerçekleştirilebilir geliyor neden?

Hayalim  “olmaz ki bu” diyebileceğim bir şey olsun isterim ki bana göre böyle bir şey de yok. İstesek her şeyi yapabiliriz. Fakat şu an için yapamayacağım ve  hayalim diyebileceğim iki şey var. Biri hiç ayak basılmamış topraklarda bir iki yıl boyunca tam bir inzivaya çekilmek. Doğanın içinde kaybolmak istiyorum. Diğeri de sorumluğunu alabileceğim, kocaman bir hayvan barınağı kurmak. Ayrıca dünyanın pisliğini çeken çocukları alıp yaralarına çare olmak çok isterdim. En sıkı hayalim bu. Gerçekten de hayal. Çünkü olamaz. Bazı yaşananlar geri alınamıyor maalesef.

Güçlü, başarılı bir kadroyla çok sevilen bir iş yapıyorsunuz. Poyraz Karayel dizisi sizin hayatınıza ve kariyerinize neler kattı acaba?

Poyraz Karayel bana ne kattı sorusunu, dışarıdan başka biri cevaplayabilir ve  benim söyleyeceklerimden çok farklı şeyler söyleyebilir. Ben aynı işi yapıyorum. İzleyen ve benim adımı bilen kişi sayısı arttıkça ”parlamak, yükselmek” gibi kelimeler kullanılıyor farkındayım. Bunlar benim dışımda. Şöyle düşünebilirsiniz, ben yıllardır sevdiğim işi yapıyorum, geliyor üç kişi seyrediyor. Ben devam ediyorum, yirmi kişi seyrediyor. Bilenler, tanıyanlar, sevenler yine var. Bir projenin yolu açılıyor ve bir anda bin kişi seyrediyor, ama ben yine aynı yerde aynı işi yapıyorum. Belki bir gün daha az kişi izleyecek ve ben yine aynı işi yapmaya devam edeceğim.  Bu sefer ”düşüşe geçti” denecek ya da öyle bir şey olmayacak ”hep çok iyi” denilecek. Ne denebilir? Bu algıda yanılma. İşin bu tarafını kısaca özet geçtikten sonra benim bakış açımdan, benim hayatıma kattığı şeyleri şöyle anlatabilirim. Bazı oyuncular bulunduğu ortamın şeklini hemen alabilir ve kendini büyük bir rahatlıkla var edebilir, sergileyebilir. Ben ortamı görmek tanımak ve benden tam olarak ne istenildiğini anlama ihtiyacı duyan, sonra kendimi bırakabilen bir oyuncuyum. Bu hem iyi hem de kötü bir unsur. Çünkü öyle durumlar var ki kendinizi çok hızlı bir şekilde ortaya koymanız gerekiyor. Eğer yönetmenin benim rolümün nasıl oynanacağına  dair çok katı kuralları varsa, ben bir anda onun isteklerine hizmet eden durumuna düşebiliyor, kasılıyor  ve bazen kendimi geri çekebiliyorum. Tabii bunun sonucunda yapabileceğimin sadece yüzde 1’ini yapmış oluyor ve buna da çok üzülüyorum. Çağrı oyuncuya özgür ve geniş bir alan bırakıyor. Bu sorunumu bu işle aştım. “Acaba…?” sorusu oluşmuyor zihnimde. Hizmet eden durumunda kalmıyorum. Oynama şansım oluyor ve çıkardığım şeyden mutluluk duyuyorum.

Dizi seviliyor ama siz bencil oyunbaz bir karakteri canlandırıyorsunuz? Ece’nin gözünden Songül karakterini nasıl değerlendirirsiniz?

Açıkçası Songül’e çalışırken salt kötü bir karakter yaratmak istemiyorum.  İzleyicinin onu izlerken bir sebebi olabileceğini hissetmesini istiyorum. Bu sezon Songül’ün bu yanı daha kuvvetli. Biliyorsunuz onun tuttuğu bir kadın devreye girdi ve çok kısa sürede işe yaradı, şu an Sadrettin’i bu kadar kolay kaybedebileceğinin farkına vardı ve çok üzüldü, kendi ailesi onu geri kabul etmiyor, arkadaşı yok, işi yok. Evladından başka bir şeyi yok. Hadsiz, patavatsız, avam ancak aslında kötü değil. Kendini kurtarmaya çalışıyor. Kafası hızlı çalışıyor ama İşleri eline yüzüne bulaştırıyor kadar.

Songül’ün izleyicilerle arası nasıl? Geribildirim alıyor musunuz?

Songül’ü nasıl kurduysam, seyirciye öyle ulaştı. Anladılar Songül’ü.

Songül, Sadrettine âşık mı hala? Sadrettin ile derdi ne? Neden hala birlikte?

Âşık  diyemem. Üzgün. Değer görmedi, sevilmedi.  Kocasının bir başkasına kolaylıkla aşık olduğunu gördü, içi yandı. Hala beraber, çünkü olayların ortasında kaldı yine. Yine kurtaramadı kendini.

Songül’ün çevirdiği dolaplar, söylediği yalanlar bir bir ortaya çıkıyor. Songül bundan da kurtulabilecek mi? Onu neler bekliyor?

Neler olacağını bilemiyorum. Ancak bir inanış doğdu ”Songül her şeyden kurtulur’ ‘diyorlar. ”Songül’e dünyayı verin, kurtarsın ” diyorlar.

Poyraz Karayel toplumsal mesajları, göndermeleriyle de çok konuşulan bir dizi. Sizin buradan izleyicilerinize iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Söylenecek çok şey var. Büyük laflar etmek istemiyorum. Gerçekten küçücük gözüken dünyamızda değiştirebileceğimiz şeyler var. Küçümsemeden bir şeylere dokunmayı ihmal etmeyelim. Denizyıldızı hikâyesi:) İyilik ve sevgi bu küçük değişikliklerle başlıyor

 

Ankara doğumlu olan Nergiz Karadaş, 2007 yılında Başkent Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo TV ve Sinema bölümünü bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV ve Sinema Anabilim dalında “Türk Sinemasında Bir Oyunculuk Analizi: Şener Şen Örneği” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema-TV Anabilim Dalı’nda “1980 Sonrası Türk Sineması’nda Zenginlik Temsilleri Üzerine Bir Alımlama Çalışması” başlıklı doktora tezini tamamlamıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümünde Dr Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. İki yılı aşkın bir süredir Cinedergi’de dizi kritik yazarı olan Nergiz Karadaş’ın uluslar arası ve ulusal hakemli dergilerde, kitaplarda sinema ve kültürel çalışmalar ile ilgili yazılmış makaleleri bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.