Ekin Ergen ile 2010’da Ankara’da tanıştım. İkinci El Kısa Film Festivali’nin o muhteşem ekibinde görev alan, heyecanlı, güzel, tatlı mı tatlı, yardımsever biri olarak hatırlıyorum kendisini. Yıllardır da iletişimdeyiz sosyal medyadan da olsa. Sinema tutkusundan hiç vazgeçmediğini biliyordum ama geçenlerde sen nerelerdesin ne yapıyorsun derken öğrendim ki iki senedir Los Angeles’ta yaşıyormuş. Ona bazı sorular yönelttikten sonra bu sohbetimizi kısaca da olsa sizinle paylaşmak istedim.

Ne kadar zamandır Amerika’dasın Ekin? Neler yapıyorsun?

2 senedir Los Angeles’ta yaşıyorum ve 1,5 senelik film yönetmenliği eğitimimin ardından şu anda çeşitli prodüksiyonlarda yönetmen yardımcısı olarak görev alıyorum. Aslında Türkiye’de de yönetmen yardımcısı olarak 3 senelik bir deneyime sahibim ama buradaki çalışmalar bana yepyeni ufuklar açtı.

Türkiye’de hangi prodüksiyonlarda çalışmıştın?

Ben, Bilkent İç Mimarlik bölümünden mezun olmama rağmen hayatımı aldığım eğitime göre değil, gerçekten istediğim ve üretken ve mutlu olabileceğimi düşündüğüm bir alanda geliştirmeyi ve geleceğimi ona göre kurmayı amaç edinmiş birisiyim. Mezun olduktan hemen sonra bu amaçla uzun bir süre Ankara Devlet Tiyatrosunda çeşitli prodüksiyonlarda asistanlık yaptım. Bu, adına çıraklık diyelim, sürecin ardından ise belgesel çeken bir yapım şirketinde yönetmen yardımcılığına başladım ve bu çalışma alanı beni çok heyecanlandırdı. Türkiye’nin en naif insanlarıyla farklı yörelerde Türkiye’nin gelenek göreneklerine dair belgeseller çektik. Daha sonra doğal olarak çoğu medya-sinema sektörü çalışanı gibi İstanbul’a taşındım ve burada da çeşitli televizyon programlarında yönetmen yardımcılığına devam ettim.

Amerika’da hangi projelerde çalıştın peki?

Türkiye’deki televizyon deneyimimin ardından sinemaya ilk adımımı yetenekli genç Türk yönetmen Ilgar Öztürk’ün ‘Niko’ adlı filminde çalışarak attım. Cannes ve Altın Portakal gibi büyük film festivallerinde gösterim hakkını kazanmasının dışında IFS, Manhattan Film Festivali ve Arizona Film Festivali gibi Amerika’nın hatırı sayılır film festivallerinden de ödüllerle döndü. Profesyonel ve çok yetenekli bir ekibimiz vardı ve bu benim için harika bir deneyimdi. Daha sonrasında film ekibinden çalıştığım kişiler bana ulaşarak başka projelerde yine onlarla çalışmamı istediler. Yaklaşık 1 sene sonra ise yönetmenliğini Jon Cvack’ın üstlendiği ilk uzun metraj filmim olan ‘Road To The Well’ filminde 1. yönetmen yardımcısı olarak çalıştım. Kendisi bu filmi Türk film festivallerine yollamak ve Türk izleyicisiyle buluşturmak istiyor. Ekipteki tek Türk olarak çok keyifle çalıştığım ve güvendiğim bir proje, bu nedenle izleyici yorumlarını duymak için sabırsızlanıyorum…

Film setlerinden zamanım oldukça bir yandan da 2 senedir Los Angeles Türk Film Festivalinde görev aldım. Bu sayede Semih Kaplanoğlu, Derviş Zaim, Atilla Taşdiken, Yılmaz Erdoğan ve Reha Erdem gibi Türkiye’nin hatırı sayılır, ödül kazanmış yönetmenleriyle tanışma şansına sahip oldum. Festival hakkinda daha fazla bilgiyi ve konuk olan diğer film duayenlerini latff.org adresinden bulabilirsiniz. Bu seneki festivalde Ercan Kesal ve Mahmut Fazıl Coskun’un Los Angeles ziyaretinden sorumluydum. Kendileriyle 1 hafta ben ilgilendim ve Türk sineması hakkında çok keyifli sohbetler yaptık.

Sence bir yönetmen yardımcısının film prodüksiyonundaki önemi nedir? Türkiye’de genelde yönetmen olmadan önceki bir basamak gibi, Amerika’da ise öyle değil sanki, bunu biraz açar mısın?

Bir film çekerken hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorulursunuz. Günlük çekim planını yetiştirebilmek için sette sürekli bir koşuşturma vardır. Böyle uzun ve yoğun çalışma temposunda bir kişinin ekibi toparlaması ve çekim takvimini takip ederek zamanlamayı ayarlaması gerekir. Aksi takdirde hem iş belirlenen zamanda bitemez hem de filmin bütçesini arttırır ki elbette bu istenen birşey değildir. İşte bu yönetmen ve yapımcı arasindaki bağı kuran kişi yönetmen yardımcısıdır. Bu nedenle yönetmen yardımcısının yönetmen olma yolunda bir adım olmaması gerektiğini düşünuyorum. Amerika’da bu bir meslek olarak görünuyor ve eğitimini bile alabiliyorsunuz. Hatta kendi kurdukları sendikalarına üye olup haklarınızı koruma altına bile alabiliyorsunuz. Eğer bir yönetmen yardımcısından memnun kalırsa gelecek projelerinde de onlarla çalışıyor. Bildiğim kadarıyla Tim Burton, Christopher Nolan ve Martin Scorsese gibi iyi yönetmenler hep aynı yönetmen yardımcılarıyla çalışıyorlar.

Hayatına, kariyerine Amerika’da mı devam edeceksin? Planların neler?

Türkiye’de ışık asistanlığından set tasarımına, yardımcı yapımcılıktan yönetmen yardımcılığına kadar bir çok deneyimim olmuştu. Buraya geldiğimde bunların çok yararını gördüm çünkü iyi bir yönetmen yardımcısı olmak için her alanda bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Amerika’da ise çok iyi bir iş disiplini kazandığıma inaniyorum. Önceden de bahsettigim gibi bu burada bir meslek olduğu için sadece iyi bir yönetmen yardımcısı olmaya konsantre olabildim. Bir süre daha burada kalma hakkım var ve bu süre dolduktan sonra bu birikimle Türkiye’ye dönünce çok iyi işler çıkartabileceğime inaniyorum. Turk sinemasinin daha da iyi yerlere gelebilmesine katkım olmasını istiyorum.

MELİS ZARARSIZ

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.