Bu yazın romantik komedilerinden biri olan Erkenci Kuş salı akşamları Star TV ekranlarından izleyici ile buluşmaya başladı. İlk bölümü ile sosyal medyanın gündemine oturan dizinin reytingleri de izleyicinin ilgisini gösterir şekilde yüksekti. Başrollerinde Demet Özdemir (Sanem) ve Can Yaman’ın (Can Divit) yer aldığı dizide ikiliye Birand Tunca (Emre), Öznur Serçeler (Leyla), Özlem Tokaslan (Mevkibe), Berat Yenilmez (Nihat Aydın), Ceren Taşçı (Ayhan), Cihan Ercan (Muzaffer/Zebercet) ve Sevcan Yaşar (Aylin Yüksel) gibi isimler eşlik ediyor. Dizi daha ilk bölümden işaret ettiği üzere Sanem ve Can arasında yaşanacak ve zorlu sınavlardan geçecek aşk hikâyesi çerçevesinde ilerleyecek görünüyor. Yazar olmak isteyen ama o gün gelene kadar babasının bakkalında günün birkaç saatinde çalışmakla yetinen, hayat dolu ve hayalleriyle mutlu esas kızımız Sanem ile maceraperest, özgür ruh, ünlü fotoğrafçı Can oğlumuzun yolu Can’ın istemeden bir süre patronluk yapmak zorunda kalacağı babasının şirketinde kesişiyor. Bu esnada erkek bedeninin teşhir edilmesi Can karakterinin kaslı bedeni üzerinden yapılıyor ve böylelikle günümüz idealize edilmiş erkek bedeninin resmi çizilmiş oluyor. Sonra mı? Sonrası malum. Başlayacak aşkın inceden tohumları atılıyor.

 

TESADÜFLER SİLSİLESİ AŞIKLARI BULUŞTURUR…

Artık bu bir reçete haline geldi. Dizi aşklarının çoğunluğu tesadüften, oyundan ve/veya nefretten doğuyor. Bu süreçte entrikalar, yalanlar olmazsa olmazımız oluyor. Bu nedenle âşıkların aşklarını kendilerine ve birbirlerine itiraf etmeleri yapımcılara zaman kazandırıyor. Sanem ve Can’ın aşkları da öyle olacak görünüyor. Sanem’in girdiği işlerde bir türlü tutunamamış olması ve aslında yazar olmak istemesinin etkisi ile babasının bakkalında çalışıyor oluşu ailesini rahatsız ediyor ve onu hiç istemeyeceği biri ile evlendirmekle tehdit ediyorlar. Bunun olabilirliğine inanması akla kısmen uzak gelse de hikâyenin gidişatına hizmet ediyor. Birde oldukça sağlıklı görünen ancak sağlık problemleri olduğunun altı çizilen babasının borcu işin içine giriyor. Sanem’in evlenmekten kurtulması ve babasının borcunu ödemesi için tek çaresi ablasının iş yerinde getir-götür işleri için aranan pozisyona başvurması oluyor. Bu durumu hali hazırda çalışan ablası ile paylaşmaması mantık çizgisinde yine boşluğa neden oluyor. Ablasının referansıyla işe giren Sanem fotografik hafızasının güçlülüğü ile ilgi çekiyor. Şirkete ihanet eden patronlardan Emre ise yine bir tesadüfle Sanem’in zor durumda olduğunu öğreniyor ve bunu fırsata dönüştürüp Sanem’e babasının borcunu ödemesi için gerekli parayı vererek onu kullanıyor. Burada izleyici için bir soru işareti daha doğuyor. Sanem bu parayı fazla sorgulamadan kabul ediyor ve iyi bir insan olarak kodladığı Emre’nin söylediklerini yapmaya başlıyor. Böylece farkında olmadan şirkete ve Can’a kurulan tuzağın bir parçası oluyor. Bu durum gelecekte Can ile aralarında yeşerecek aşkın en büyük engeli olarak daha ilk bölümden konuyor ortaya tıpkı bir dönemin çok izlenen dizisi Kiralık Aşk adlı dizide olduğu gibi. Dizide mantığa aykırı bir başka nokta ise Sanem ve Can’ın şirketin 40. kuruluş partisinde fark etmeden öpüşmeleri oluyor. Karanlık locaya yanlışlıkla giren Sanem’i sevgili sanan Can onu öpüyor. Sanem’de mantığımıza uzak gelse de bilmediği biri tarafından öpülmesi karşısında yaygarayı koparmanın aksine külkedisi edasıyla önce oradan kaçıyor ardından da bu öpücüğün etkisi ve eldeki tek ipucu olan sakal bilgisiyle Albatros adını verdiği gizemli prensinin peşine düşüyor.

 

Erkenci Kuş adlı dizide bu sezonun çok izlenen dizisi olan Çukur adlı diziye benzer olarak kardeş ihaneti de yer alıyor. Kardeşlerden birinin hırsları ve kendini ispat çabası yüzünden kardeş çatışması ve entrikalar dizinin tansiyonunu yükselten önemli unsurlardan biri oluyor. Erkenci Kuş adlı dizi bunların yanı sıra aile ve mahalledeki komik tiplemeleri, Sanem ve Can’ın iniş çıkışlı ama sınıf farkı gibi engellerin bile söz konusu olamayacağı dolu dizgin olacağının ipuçları verilen aşkları ve yaza yakışır temposu ile bu yazın izlenen dizileri arasında yerini alacak görünüyor.

 

NERGİZ KARADAŞ

Ankara doğumlu olan Nergiz Karadaş, 2007 yılında Başkent Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo TV ve Sinema bölümünü bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV ve Sinema Anabilim dalında “Türk Sinemasında Bir Oyunculuk Analizi: Şener Şen Örneği” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema-TV Anabilim Dalı’nda “1980 Sonrası Türk Sineması’nda Zenginlik Temsilleri Üzerine Bir Alımlama Çalışması” başlıklı doktora tezini tamamlamıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümünde Dr Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. İki yılı aşkın bir süredir Cinedergi’de dizi kritik yazarı olan Nergiz Karadaş’ın uluslar arası ve ulusal hakemli dergilerde, kitaplarda sinema ve kültürel çalışmalar ile ilgili yazılmış makaleleri bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.