Evet, beklenen ve korkulan oldu Show TV bir doktor dizisine daha imza attı. Malumunuz Doktorlar adlı dizi (2006 –2011) 4 sezon yayınlandı sonra döne döne tekrar yayınlandı ve neredeyse tüm gün izlendi. Hatta sosyal medya yorumlarında izleyiciler virüs gibi yayılan bu diziyi izlemekten kendilerini alıkoyamadıklarını yazdılar. Kimi zaman diziden çok dizinin tekrarının bile defalarca izlenmesi daha çok konuşuldu. Bir dönem hafta içi her gün Fox TV’de yayınlanan Doktorlar şimdilerde ise Kanal 7 de yayınlanmaya devam ediyor ve korkarım hala izleniyor. Yakın dönemin neredeyse tüm gün izlenen Cennet Mahallesi ve Arka Sokakları gibi. İşin kötü yanı eleştire eleştire birçoğumuz takılıyoruz tekrarlara. Alınan reytingler benzer temalı bir diziyi kaçınılmaz kıldı ve hatta beklediğimden geç bile kaldı.

Başrollerini Serhat Teoman (Sinan), Duygu Yetiş (Nisan), Rojda Demirer (Ayla), Tamer Tıraşoğlu (Berzan), Sinem Uçar (Asuman), Gökhan Soylu (Murat) ve Serkan Öztürk’ün (Malik) paylaştığı dizi Show TV’nin beklentileri karşılamayan Acil Servis adlı dizisine yapılan dokunuşlarla ortaya çıkmış bir başka acil servis dizisi. Acil Servis’in dram hikâyeleri anlatan tarzına karşılık (konusu ve adı değişen) adının da anımsattığı üzere romantik komedinin ağır basacağı dizide doktorların aşkları ve hastalarla yaşadıkları olaylar komik bir dille izleyici ile buluşacak.

Bu yazının yazıldığı esnada hali hazırda 2. bölümü yayınlanmış olan dizinin hastalarla birlikte değişen akışının yanı sıra temel hikâyesi şöyle: Dizinin genel çatışmasını genç ve dinamik doktorlarımızın kadın erkek çatışmasına dönüşen komik aşk hikâyeleri oluşturacak görünüyor. Nisan’ın sakar, biraz talihsiz, şaşkın ve hatta kimi zaman saf olmasının (ki komik olmak adına birçok şeyin bu kadar da olmaz dedirtecek şekilde abartıldığı kanısındayım) yanı sıra şeker ve çekici kız modunda karakterize edildiğini görüyoruz. Sinan ise karizmatik, kibar ama Nisan’ın sakarlıklarına dayanamayan bir doktor. Bu ikilinin komşu olmanın yanı sıra koca İstanbul’da birde aynı hastanede ve hatta birlikte çalışıyor olmaları hikâyenin gelişimi için yeterince ipucu veriyor sanırım. Sinan, Nisan’dan kaçmak istese de bir anda hastanede karşısına çıkan ve evine yerleşen ve hatta dizinin Berzan adlı karakteriyle aşk yaşayacak gibi görünen ablası (akıllı, bakımlı, doktor) Ayla buna izin vermemektedir. Kadın dayanışması Berzan ve Sinan ikilisini mağlup etmektedir. Homo sosyal alanda erkeklerin sözde mağlubiyeti dizide çatışma ve komedi unsuru olarak kullanılmaktadır.

Bu noktada aşk ilişkilerinin gelişiminin kör göze parmak olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Şöyle ki aşkın gelişinin acil olması izleyiciyi hafife almayı mazur göstermez kanımca. Zira tüm günü birlikte geçirmelerine rağmen sadece yarım bir maske yüzünden Nisan ve Sinan’ın birbirlerini tanımadan dans etmelerini ve sonrasında Sinan’ın bu gizemli prensesi düşünüp durmasını akla mantığa sığdırmak oldukça güç. Hastanedeki küçük çocuk bile kostümlerini çıkarttıkları halde tanıyabildi onları. Ya da Nisan’ın örümcekten korktuğu için Sinan’ın evine sığındığı sahne. Evi bir üst katta olmasına rağmen Sinan’ın kıyafetlerini giymek, omzunda uyuya kalmak, sabah bağıra bağıra türkü söyleyip kahvaltı hazırlamak ve tuvaleti kullanmak için Sinan’ı duştan çıkartmak nedendir! 2. Bölümün sonunda da kendisini yakmakla tehdit eden kişiye birini rehin al diyerek kendisini rehine aldıran Nisan’ı tabii ki kurtaracak olan Sinan’dır ve kuvvetle muhtemel bu durum bir yandan ikili arasındaki buzları eritecek diğer yandan Sinan’ı kahramanlaştıracaktır.

Onun dışında dizinin bir diğer sıkıntılı tarafı acil servis tansiyonunun olmaması. Koşturmaca, telaş, kritik hastalar ya da bir kalabalık yok. Doktorlarımız genellikle acil hasta bakarken değil acilin ortasındaki desk’in etrafında dosya doldururken görünüyor. Gerçek hayatla kıyasladığımızda bırakın acil servisi normal serviste bile bu kadar rahat olunduğu görülmüş şey değil. Bu noktada biz aşk hikâyesi çekeceğiz; bir ev, bir sokak ya da lokantayı değil bir acil servisi hikâyeye çok dâhil etmeden fon olarak kullanacağız demiş olsalardı yeriydi. Bunun yanı sıra kaza eseri birbirine yapışmış hastaların başında kaç doktor kadın-erkek ilişkileri üzerine iddiaya tutuşur ve bu ne kadar gerçekçi ve etiktir? Siz düşünün. Sonuçta henüz yeni olmakla birlikte dizideki hikâyeler ve yaşananlar gerçeklikten oldukça kopuk geliyor. Tamam, kurmaca bir yapım ama yinede izleyiciyi bu kadar hafife almamak daha doğru olur diye düşünüyorum.

Nergiz KARADAŞ

Ankara doğumlu olan Nergiz Karadaş, 2007 yılında Başkent Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo TV ve Sinema bölümünü bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV ve Sinema Anabilim dalında “Türk Sinemasında Bir Oyunculuk Analizi: Şener Şen Örneği” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema-TV Anabilim Dalı’nda “1980 Sonrası Türk Sineması’nda Zenginlik Temsilleri Üzerine Bir Alımlama Çalışması” başlıklı doktora tezini tamamlamıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümünde Dr Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. İki yılı aşkın bir süredir Cinedergi’de dizi kritik yazarı olan Nergiz Karadaş’ın uluslar arası ve ulusal hakemli dergilerde, kitaplarda sinema ve kültürel çalışmalar ile ilgili yazılmış makaleleri bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.