“… beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme…” (Oğuz Atay/Tutunamayanlar)

Kanal D’nin başrollerini, İlker Kaleli (Poyraz Karayel), Burçin Terzioğlu (Ayşegül) ve Musa Uzunlar (Bahri Umman) ‘ın paylaştığı; Engin Benli (Zafer), Murat Daltaban (Mümtaz), Mustafa Alabora (Ünsal), Emel Çölgeçen (Sema), Ataberk Mutlu (Sinan), Müge Akyamaç (Canan), Ali İl (Sadreddin), Celil Nalçakan (Zülfikar), Kanbolat Görkem Arslan (Sefer), Cem Cücenoğlu (Taşkafa), Ece Özdikici (Songül), Enis Yıldız (Av.Necdet), Gülçin Hatıhan (Ümran), İsmail Düvenci (Cevher) ve Emirhan Akbaba (İsa)’nın ise yan rollerle eşlik ettikleri Poyraz Karayel Çarşamba akşamları izleyiciyle buluşmaya başladı.

Aşk, bol miktarda babalık, sevgi-sevgisizlik, yalnızlık, düşmanlık çerçevesinde şekillenen “Poyraz Karayel”in konusu şöyle; Her şeyini kaybetmiş, başı beladan kurtulmayan hayatta tutunacağı tek dalı olan oğlu Sinan’ı bile kaçırarak görmek zorunda kalan, meslekten iftirayla ihraç edilmiş polis Poyraz, annesini kaybettikten sonra uyuşturucudan kardeşini kaybeden bu yüzden de İstanbul’un en büyük mafyası olan babası Bahri’yi affedemeyen Ayşegül ile tanışır. Ayşegül’de Poyraz kadar yalnız ve kaybetmiş bir karakterdir. İkilinin tesadüf sonucu başlayan arkadaşlıkları özellikle Oğuz Atay’ın romanlarına gönderilen şık selamlarla (ki Poyraz’ın komşusunun emekli Albay oluşu da bundandır) imkânsız bir aşka dönüşmek üzeredir. İmkânsız aşk çünkü Poyraz eski amiri Mümtaz’ın, adını temizleyerek mesleki itibarını kurtarmasına ve Sinan’ın velayetini eski kayınpederi Ünsal’dan almasına yardım etmesi karşılığında yaptığı teklifi kabul etmek zorunda kalır. Poyraz, Ayşegül’ün babası olduğunu sonradan öğreneceği mafya babası Bahri Umman’ın yanına girerek ve emniyete bilgi sağlayacaktır. Tesadüf eseri Bahri’nin hayatını kurtaran Poyraz için Bahri ve adamlarını etkilemek zor olmaz. Asıl zor olan âşık olmaya başladığı Ayşegül’den Bahri’nin yanında çalıştığını, Bahri’den de Ayşegül’ü tanıdığını gizlemektir. Bu süreçte oğlunu uyuşturucudan kaybettiği için bu konuda çok hassas olan Bahri’nin sınırlarını ise, ilerleyen bölümlerde Ayşegül’ün doktoru olacağı kalp hastası kızını gözünden sakınan, kendisi süt dışında (alkol, sigara, uyuşturucu) hiçbir şey içmeyen ama uyuşturucu ticareti yapmak isteyen Zafer zorluyor ve zorlayacak.

 

Peki dizi tuttu mu ya da tutacak mı?

Kanımca tutacak. Çünkü özellikle sosyal medya paylaşımlarından anlaşılan o ki Poyraz Karayel, sadece yabancı dizi izleyen, Türk dizilerinden kaçan, sıkılan birçok izleyicinin dikkatini çekmiş ve hatta beğenisini kazanmış durumda. Peki, bu nasıl oldu?

Öncelikle hikâye iyi gidiyor ve karakterler yüzeysel değil, her bölümde hikâyeleri biraz daha derinleşeceğe benziyor. Örneğin hayatındaki yenilgilerin yanında iyi bir baba olmaya çalışan, komşularıyla iyi geçinen, haksızlık karşısında kendisini ateşe atan, romantik, içten, dürüst olamadığı anlarda ise kendisiyle kavga eden bir karakter olan Poyraz. Özellikle gençler için gün geçtikçe daha büyük bir sorun halini alan uyuşturucuya kesinlikle karşı olan, sözünün eri ve güvenilir olduğu için de camiada saygı duyulan bir mafya babası olan Bahri. Onun kimliğinin gölgesinde ezilen, hata üstüne hata yapan asi oğul Sadreddin ve herkesin korktuğu babasıyla inandıkları için çatışmaktan çekinmeyecek kadar güçlü görünen ama alabildiğine yalnız ve korkuları olan Ayşegül.

Tabi karakterlerin iyi yazılmış olması tek başına yeterli değil. Poyraz Karayel’e artı puan getiren oyuncu seçiminin de iyi yapılmış olması. Oyuncular iyi, oyunculuklar iyi… Hatta çocuk oyuncu riskli olmasına rağmen Sinan karakterini canlandıran Ataberk bile çoğunlukla rolün hakkını veriyor. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken özellikle tansiyonu yüksek sahnelerin figürasyonu. Zira ilk bölümde Bahri’nin uyuşturucu sattığı için cezalandırdığı adam ve Poyraz’ın kurtardığı küçük kız örneğinde olduğu gibi yapay ve dolayısıyla başarısız oyunculuklar çatışma sahnelerini bir anda katledebiliyor.

Dizinin bir diğer artısı temposunun emsallerine kıyasla tadında olması. Hikâyenin sünmemesi tam tersine heyecanın artması ki burada dizinin kurgusunun da payı büyük. Özellikle son (4. Bölüm) bölümde Ayşegül’ün Bahri’nin kızı olduğunu itiraf ettiği sahne oldukça iyi kurgulanmış. Bunun yanında Poyraz’ın aileyi tanımlarken kadının/annenin ailedeki öneminin televizyondan sonra geldiğine değinmesi ya da Zülfikar’ın popüler kültür ve küresel sermayeye ilişkin ince göndermeleri ve uyuşturucu kullanım yaşının düştüğüne ilişkin yapılan vurgular ile toplumsal sorunlara değinilmesi dizinin bendeki diğer artıları.

 

Nergiz KARADAŞ

 

Ankara doğumlu olan Nergiz Karadaş, 2007 yılında Başkent Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo TV ve Sinema bölümünü bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo TV ve Sinema Anabilim dalında “Türk Sinemasında Bir Oyunculuk Analizi: Şener Şen Örneği” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladı. 2017 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema-TV Anabilim Dalı’nda “1980 Sonrası Türk Sineması’nda Zenginlik Temsilleri Üzerine Bir Alımlama Çalışması” başlıklı doktora tezini tamamlamıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümünde Dr Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. İki yılı aşkın bir süredir Cinedergi’de dizi kritik yazarı olan Nergiz Karadaş’ın uluslar arası ve ulusal hakemli dergilerde, kitaplarda sinema ve kültürel çalışmalar ile ilgili yazılmış makaleleri bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.