Kış Güneşi ile ilk dizi deneyimini edinen Emre Bulut ile oyunculuk hayallerini, dizi tecrübesini ve hayata bakışını konuştuk. Cine Dergi’nin sorularını yanıtlayan genç oyuncu karakter oyuncusu olmak istediğini söylerken ekledi: “kalıcı ve unutulmaz olmak istiyorum”. Bu uzun yolda başarı dileklerimizi eklerken belirtelim, dizi her Salı 20.00’de Show tv’de. Emre Bulut, Burak sorü ile sizlerle…

Bu ilk dizi deneyimin… Neler kattı sana, “aaa bu böyle miymiş” dediğin bir şey oldu mu? Teori ile pratik her zaman farklıdır sonuçta…

Evet ilk dizi deneyimim. Daha önce reklam filmlerinde yer almıştım. Orada biraz daha farklıydı. Bir sahne olmayınca tekrar çekiliyordu. Dizide ise ilk şaşırdığım şeylerden biri buydu. Olmadığı zaman bir kelimeyi yanlış söylediğimde, sahnenin baştan çekileceğini düşünüyordum ama hata yaptığımız repliği baştan alarak, kaldığımız yerden devam ediyorduk. (Gülüyor) Buna hemen alışamadım Kamerada büyük bir matematik var. O matematiğe alışmak biraz zaman alıyor. Teknik terimleri bilmiyordum onları öğrendim. Ancak hocalarım Murat Onbul, Şevki Es, Murat Öztürk bu konularda bana çok yardımcı oldu. Öğrenmeye başladım diyebilirim.

Peki Burak sana neler kattı? Çok iyi bir dost olarak izliyoruz biz Burak’ı, o sana neler öğretti?

Aslında Burak ile ortak yönüm çok var. Bu da ilk projem olması açısından benim için büyük avantaj oldu. Tanıdığım biri gibi. Benden de, yakınımdaki insanlardan da taşıdığı şeyler var. Bunları harmanlamaya çalıştım. Burak duygularını belli etmek istemese de bunu engelleyemeyen bir yapıya sahip. Ben duygularımı bu kadar belli eden bir yapıda değilim. Çıkar peşinde koşmayan, az ile yetinen ve mutlu olmaya çalışan bir adam. Günümüzde çok rastlanmayan bir saf insanlık hali.

Akademi 35,5 eğitimini biliyorum, bunun dışında aldığın eğitimler vs var mı? Nasıl oyuncu oldun?

Oyunculuk lise yıllarımdan beri hayalimdi. Üniversitede Tiyatro bölümüne girmek istemiştim. Bazı engeller yüzünden olmadı ve içimde kaldı. Eğitim almadan ajanslara başvurmak istemedim. Akademi 35Buçuk’ta temel oyunculuk eğitimini bitirdikten sonra yine Akademi 35Buçuk’ta farklı yönetmenlerden kamera oyunculuğu eğitimi aldım. Farklı atölyelere katıldım.

Dizilerde karakterizasyonun oyuncunun performansında çok etkili olduğunu düşünenlerdenim, burada da iş senaristlere düşüyor elbette. Türkiye’de en çok çalışmak istediğin senarist ve yönetmenler kimler?

Bence de çok önemli. Senarist hayalinde oluşturduğu karakteri yazıyor ve size temel olarak bunu aktarıyor. Bir yerden sonra o karaktere gerektirdiği şekilde yeni şeyler katmak oyuncunun elinde. Bununla birlikte o karakter daha da gerçek oluyor. Tabi ki çalışmak istediğim senarist ve yönetmenler var. Ancak şu aşamada benim tek düşündüğüm senaryo ve karaktere benim ne katabileceğim ve istenenin en iyisini verebilmem.

HABABAM SINIFININ HER FİLMİ EN AZ 10 KERE İZLEMİŞİMDİR

Keşke ben oynasaydım dediğin roller oldu mu nelerdir?

Direk keşke ben oynasaydım değil de, yer alsaydım dediğim oldu. Hababam Sınıfı’nın büyük hayranıyım. Her filmini en az 10 kere izlemişimdir. Orada ki bir karakteri oynamak o ambiyansı bozmak istemem. Ama aralarında olmayı çok isterdim. Günümüzde bakarsam en çok Game of Thrones’ta ki Kral Joffrey rolü, ucu bucağı olmaması dolayısıyla beni çok cezbeden rollerden biri.

Şimdi ilk oyunculuk deneyimini gerçekleştiren bir oyuncuya en beğendiği ilk performansı sormam lazım… Hangi oyuncunun ilk film/dizi performansı sende iz bırakmıştı?

Kesinlikle Natalie Portman ve Leon filmi diyorum. O yaşta böyle bir oyunculuk gerçekten çok etkileyici.

Çoğu sahnen Şükrü Özyıldız’la… O da eğlenceli, bol esprili biri biliyorum. Sette neler yaşıyorsunuz, paylaşabileceğin komik bir olay var mı?

Evet Şükrü ile iyi anlaşıyoruz. İyi ki onunla oynuyorum dediğim biri. Bana çok yardımcı da oluyor. Birlikte doğaçlama yeni şeyler üretebiliyoruz. Sette bu konuda çok şanslıyım herkes ile iletişimim iyi. Komik bir anı olarak direk kendi yaşadığım bir olay var onu anlatabilirim. Eski bir balıkçı kamyonetimiz var dizide. Bir sahnede onu durdurup inmem ve İsmail Amca’nın yanına gitmem gerekiyor. Daha önce çektiğimizde el freninin nerede olduğunu anlamadığım için normal frenle durduruyordum arabayı. Yakın çekimde durdurup sonra arabadan inmem gerekiyordu. Ve bu sefer durmadı. Sahneyi kesmeyeyim diye kolumla durdurmaya çalıştım ama araba hala geri gidiyordu. Baktım olmuyor tekrar bindim. (Gülüyor) Hatta bu sahne instagram hesabımda mevcut izleyebilirsiniz. (Gülüyor)

KARAKTER OYUNCUSU OLMAK İSTİYORUM

Sokakta tanınma durumu başladı mı? Tepkiler nasıl?

Yani arada sırada oluyor. Benim olduğum nokta şu anda ‘ Ben bu çocuğu tanıyorum ama nereden? ‘ ya da ‘ Birine benzetiyorum ama kim? ‘ şeklinde (Gülüyor)

Emre Bulut’un en büyük hayali nedir?

Her zaman sevdiğim işi yapabilmek. Bir söz vardı. ‘ Sevdiğiniz işi yapıyorsanız bir gün bile çalışmış sayılmazsınız.’ Karakter oyuncusu olmak istiyorum. Uç karakterleri canlandırmak. Bu işte kalıcı ve unutulmaz olmak en büyük hayalim ve amacım.

Emre Bulut ne okur ne dinler? Başucu eserleri arasında neler vardır?

Çok klasik olacak belki ama kulağıma hoş gelen her şeyi dinliyorum. Arabesk, türkü, rock, klasik ne olursa bir tarzım yok müzik konusunda. Özellikle Nazım Hikmet şiirlerini okumayı seviyorum. Benim için Albert Camus’nün “Yabancı”sı başucu eserleri arasında en kıymetlilerden. Bu aralar tekrar okuyorum.

Sosyal medya hesaplarına bakında senden çok kedi gördüm desem yeri… Kaç kedin var?

(Gülüyor) Evet 2 kedim var. Küçüklüğümden beri hayvanları çok sevmişimdir. Köpeğim de oldu. Ördek de baktım. Şu an ailemle yaşıyorum. Ama tek yaşasaydım maymun ve papağan da bakmak isterdim. (Gülüyor)

 

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldum. atv haber merkezi’nde ve Radyo Marmara’da yaptığım stajlarla deneyim kazandım. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda “Eleştirel haber okuryazarlığı” eğitimi, İstanbul Film Akademi’de Filmlerle Psikoloji Sinematerapi Atölyesi ve Gümüşlük Akademi’de Ümit Ünal’la Senaryo Bakışı atölyelerine katıldım. One Dergi’de başlayan yazın kariyerime Televizyon Gazetesi.com’da ve Dipnot.tv’de muhabir, yazar ve editör olarak devam ettim. 2008 yılından bu yana televizyon üzerine yazılar yazıyor ve röportajlar gerçekleştiriyorum. Süre zarfında 2. ve 3. Antalya Televizyon Ödülleri’nde “önjüri üyesi” sıfatıyla görev üstlendim. 4 yıl boyunca Dipnot Tablet Dergi’de okurla buluştum, şimdilerde Cine Dergi’de yazı ve röportajlarımla yer almaya devam ediyorum. Kariyerimin bir diğer ayağı olan e-ticaret alanında sektörün lider şirketlerinden birinde 3 seneyi aşkın süre Editör ve Pazarlama İletişim Uzmanı olarak çalıştım. 2016 yılında atv ekranlarına gelen Kaçın Kurası adlı dizinin senaryo ekibinde yer aldım, dizi ve film senaryoları yazmaya devam ediyorum. Gizem Kaboğlu yazıları www.gizemkaboglu.com adresinde arşivlenmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.