Karşımızda sevimli, mizahi ve bir o kadar da dramı olan bir başarı öyküsü var. Ünlü kayak atlamacı Michael Edwards nam-ı diğer Kartal Eddie’nin çarpıcı hayat hikayesini konu ediniyor.
Karşımızda çocukluktan itibaren olimpiyat kafasına giren, gözlükleriyle her türlü spora iyi gözle bakan, deyim yerindeyse ölüm duygusunu takmayan bir çocuk var Ama onu da bu dünyada pek takan yok. Babası ünlü bir sıvacı ustası olması yönünde baskılarını eksik etmezken annesi, annelere has ince bir sezgiyle destekler oğlunu. İşte bu kimsenin dikkate almadığı oğlan çocuğunun muhteşem, bir o kadar da mucizevi başarı öyküsü!
Önümüze kadar gelmiş bir film olmasa bu gerçek hikayeye inanmakta zorlanırız, o kadar abüsrd yani! Eddie normal çocuklardan değil, arkadaşı olmayan bu çocuğun hayattaki tek amacı olimpiyatlarda herhangi bir spor dalında yarışmacı olmak. En son kayak atlamada karar kılıyor. Bu işin duayeni olanlarla, çömezleri arasındaki gerginlik, İngiltere’nin 1988’deki iftiharı olan bu küçük dev adamın hayatını izlerken duygudan duyguya geçiyorsunuz! Çünkü azmin altında büyük ve saf bir yürek var!
Eddie 15m’den 40’a, 70 ve 90 metrelere uzanan atlama denemelerini büyük bir cesaretle ve kısa zamanda yapıyor. Yani normal birinin dörty yılda yapabildiğini bir ayda hallediyor ve olimpiyatlara uzanıyor. Onun tek destekçisi de antrenörü Lake Plocidli oluyor. Hugh Jackman’ın oynadığı rol güzel bir eşlikçi rolü. Hayatı bırakmış, kendisini içkiye adamış bu adama adeta tokat gibi çarpıyor Eddie’nin çabaları! İnsanın kendisine inanmasının yanı sıra bir kişi bile destekçisinin olmasının anlamını güzel bir atlama hadisesi içinde sunuyor film. Çıktıktan sonra Eddie için inanılmaz seviniyorsunuz, çünkü bu müthiş azim çabası bize de iyi geliyor. O yüzden bu adamın hayatına uzanın ve atlayın derim! İyi geliyor…