Amerika’da vizyona girecek ilk Türk korku filmi olan Baskın Karabasan yerli filmler içinde korku filmi çıtasını bir üst basamağa taşıyor. Filmin başarısını, dünyadaki gösterim serüvenini ve vizyon hazırlığını başrol oyuncusu Görkem Kasal ile konuştuk. 1 Ocak’ta beyazperdede izleyiciyle buluşacak, 2016 içinde dünyanın pekçok ülkesinde vizyona girecek olan Baskın Karabasan, piyasaya sürülecek aksiyon figürleriyle de fark yaratacak. Siz de Görkem Kasal ile Baskın Karabasan’ın başarı yolculuğuna kulak vermek ister misiniz?

 New York’te eğitim almış bir oyuncu olduğunu biliyorum. İlk film için korku filmi istediğin bir şey miydi?

İlk uzun metrajımın korku filmi olması gibi bir önceliğim yoktu. Ama bu film gibi ses getirecek bir işe vesile olmayı hep istemiştim.

 Önce kısa filminde sonra uzun metrajında rol aldın, proje ilk geldiğinde seni heyecanlandıran ne oldu?

Can ile tanıştığım dönemde Baskın’ın kısa filminin senaryosu üzerinde çalışıyordu. Önceki yaptığı kısa filmlerini seyredip vizyonuna güvendiğim birisi. Yaratmak istediği atmosferi gördüm ve ilgimi çekti. Üzerine çalışabilecek bir materyal sunması heyecanlandırdı. Bu bahsettiğim atmosfer, uzun metrajında çok daha zorlayıcı ve eğlenceli bir seviyedeydi.

 

Filmin Film Ekimi’ndeki gösterimi sonrası Türkler de korku filmi çekebilirmiş yorumları sıkça duyuldu. Baskın, yönetmen Can Evrenol’un da ilk uzun metrajı. Sen de oynamadan önce bu önyargıya sahip miydin?

Kısa filmle ilgili konuştuğumuz dönemde önyargılarım vardı. Kendi zevkime göre iyi örneklere rastlamadım Türkiye sinemasında. O yüzden nasıl olur, nasıl görünür emin değildim. Aslında kısa filmi çekerken de emin değildim. Bir gün Can bana kısanın fragmanını gösterince orda kafama dank etti. Sonra hiçbir zaman özgün bir şey çıkacağından şüphe duymadım.

 

TORONTO FİLM FESTİVALİ BENİM İÇİN KIRILMA OLDU

 

Türk korku sinemasında son yıllarda, konu itibarıyla birbirine benzeyen birçok film çekildi. Baskın’ı bu filmlerden ayıran özellikler neler?

Baskın’ı ayıran özellik bu konudaki filmlerin genellikle belirli ortak inançlar üzerinden korkutma özelliğinin dışına çıkması. Yarattığı atmosfer ile seyirciyi etkileyip oluşturduğu detaylarla aynı konulu diyebileceğimiz filmlerden başka bir yola doğru gidiyor. Zaten bunu oyuncu olarak çekim esnasında fark ediyorsunuz.

 

Baskın: Karabasan, Toronto Film Festivali Midnight Madness seçkisinde gösterildi, Amerika’da vizyone girecek ilk türk koku filmi olma özelliği taşıyor. Film ayrıca Almanya, İtalya, İngiltere, Kanada, Avustralya, Avustralya, Çin, Japonya, İslandinav ülkelerinde de gösterilecek. Bu başarı oynarken beklentilerin arasında mıydı?

Can ile uzun metraja başlamadan önce filmle ilgili konuştuğumuzda başladığımız yolculuğun ses getirecek bir şey olduğuna inanıyordum. Ama Toronto Film Festivali benim için kırılma noktası oldu. Oraya gidip filmin dünya prömiyerinde Midnight Madness gibi seyircisinin çok gaz olduğu bir seçkide ilk gösterimde çok heyecanlanmıştım. Bir korku filminin açılışı yapabileceği en iyi yerlerden biriydi Toronto. Filme zaten orada talep oldu. Sonrasında Amerika satışı onaylandı. Türkiye’de ve Almanya’da 1 Ocakta vizyona girdikten sonra Amerika’da vizyona girecek. Yaptığımız iş evrensel olabildiği için mutluyum.

 

ZORLAYAN ROL EĞLENCELİDİR

Korku öğeleri kültürden kültüre çok değişiyor. Biz cinlerden korkarken batıda vampir figürleri devreye giriyor. Filme evrensel olma özelliğini getiren sence ne?

Bence film ne cinlerden ne de vampirlerden bahsettiği için evrensel olabilir. J Filmin konusu dünyada hemen hemen her yerdeki izleyicinin yaşadığı ortamda olabilecek bir hikayeyle başladığı için de diyebiliriz belki.

 

Filmin ilk 45 dakikasından sonra havası tamamen değişiyor ve bir nev-i şiddet pornosu halini alıyor. Bu atmosfer değişimi, oyuncu için de karakter açısından zorlayıcı değil mi?

Filmin böyle bir değişime uğraması, oyuncu olarak sizi daha değişik seçimler yapmanıza neden oluyor. Zorlayıcı olması bence eğlenceli olduğu anlamına da geliyor. O yüzden çok eğlenceliydi.

 

ÜÇ KATAKTERİN AKSİYON FİGÜRÜ HAZIRLANIYOR!

 

Filmdeki 3 karakterin bir de aksiyon figürünün çıkacağını duydum. Bu da Türkiye’de ender rastlanan bir durum, hangi karakterler olacağını biliyor musun? Bunca yenilik ile Baskın’ın korku filmleri içinde bir eşiği atladığını söyleyebilir miyiz sence?

Benim canlandırdığım karakter Arda, Hizmetçi ve Baba’nın aksiyon figürleri yapılıyor. Baskın, kendini sunuş biçimiyle birçok eşiği atladığını söylemek mümkün.

 

Kerem Akça film sonrası kaleme aldığı yazısında Baskın için Türkiye’nin “Hellraiser”ı benzetmesinde bulunmuştu. Bu film de seri olabilir mi?

Ben bu filmin seri olacağını düşünmüyorum. Can’ın şimdilik yapmak istediği başka şeyler var. Ama tanıdığım kadarıyla bu söylediklerime de beni pişman edebilecek biri. O yüzden ne olacağı belli olmaz demek lazım.

 

Çekimler zorlu oldu mu, korktun mu? 🙂 İzleyicilere bahsedebileceğin bir çekim anısı var mıdır? Adettendir, sette bir uğursuzluk oldu mu?

Baskın tek bir gecede geçen bir hikaye olduğu için çekimler hep gece yapıldı. Bir noktadan sonra hep gecenin karanlığında çalışıyor olmak biraz kafamı zorladı açıkçası. Ama bu iyi birşeydi. Bu sette hiçbir uğursuzluk olmadı. Bütün ekibin motivasyonu aksine uğur getirdi. Hiç korkmadım aksine çok iyi vakit geçirdim. Bence bu tür işlerde içten içe ne kadar iyi vakit geçirirseniz seyirciyi o kadar çok etkileme şansınız olur.

 

Bir aşk filminde oynamak sıkıcı mı gelir sana? Şaka bir yana, Her oyuncunun “keşke” diyebileceği, beklediği bir rol vardır. Seninki ne?

Baskın filminde deneyimlediğim gibi hem fiziksel hem mental olarak önceden tahmin edilmesi güç seviyelere çıkma potansiyeli olan roller hep benim için “keşke” diyebileceğim, beklediğim roller olacaktır.

 

 

 

 

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldum. atv haber merkezi’nde ve Radyo Marmara’da yaptığım stajlarla deneyim kazandım. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda “Eleştirel haber okuryazarlığı” eğitimi, İstanbul Film Akademi’de Filmlerle Psikoloji Sinematerapi Atölyesi ve Gümüşlük Akademi’de Ümit Ünal’la Senaryo Bakışı atölyelerine katıldım. One Dergi’de başlayan yazın kariyerime Televizyon Gazetesi.com’da ve Dipnot.tv’de muhabir, yazar ve editör olarak devam ettim. 2008 yılından bu yana televizyon üzerine yazılar yazıyor ve röportajlar gerçekleştiriyorum. Süre zarfında 2. ve 3. Antalya Televizyon Ödülleri’nde “önjüri üyesi” sıfatıyla görev üstlendim. 4 yıl boyunca Dipnot Tablet Dergi’de okurla buluştum, şimdilerde Cine Dergi’de yazı ve röportajlarımla yer almaya devam ediyorum. Kariyerimin bir diğer ayağı olan e-ticaret alanında sektörün lider şirketlerinden birinde 3 seneyi aşkın süre Editör ve Pazarlama İletişim Uzmanı olarak çalıştım. 2016 yılında atv ekranlarına gelen Kaçın Kurası adlı dizinin senaryo ekibinde yer aldım, dizi ve film senaryoları yazmaya devam ediyorum. Gizem Kaboğlu yazıları www.gizemkaboglu.com adresinde arşivlenmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.