Yıllar olmuştu ki, çocukluk dostlarımızdan sayabileceğimiz Ninja Kaplumbağalar’la bir buluşma gerçekleştirmeyeli. İyi hatırlıyorum, sanırım ilkokul yıllarındayken sinemalara gelen Ninja Kaplumbağalar’ın filmine götürmüştü babam Beyoğlu’nda. Ancak sonraki iki seansa bile yer olmadığından tıpış tıpış eve dönmüştük. Haliyle çok üzülmüştüm tabi. Ancak televizyonda yayınlanan çizgi seriyle yeteri kadar haşır neşirdik kardeşimle. Ben Leonardo, kardeşim Michelangelo olurdu. En büyük zevklerimizdendi bu oyunu oynamak.
Filmin basın bülteninde sunulan öyküsü şöyle; Şehrin kahramanlara ihtiyacı vardır. Shredder ve kötü Foot Clan örgütü, polisten politikacılara kadar her şeyi demir bir yumrukla kontrol etmeye başlayınca New York’a karanlık çöker. Olağandışı ve dışlanmış dört erkek kardeş kanalizasyondan Ninja Kaplumbağalar olarak ortaya çıkana kadar gelecek korku doludur. Kaplumbağaların şehri kurtarmak ve Shredder’ın şeytani planını ortaya çıkarmak için korkusuz muhabir April O’Neil (Megan Fox) ve dikkatsiz kameramanı Vern Fenwick (Will Arnett) ile birlikte çalışmaları gerekmektedir. Megan Fox, Will Arnett, William Fichtner, K. Todd Freeman, Danny Woodburn, Noel Fisher, Jeremy Howard gibi isimlerin oynadığı Ninja Kaplumbağalar’ın yönetmenlik koltuğunda ise Jonathan Liebesman oturmakta.
Transformers serisi sırasında büyük kavgalar yaşadığı Megan Fox’u nasıl oldu da tekrar yeni bir yapımında başrole oturttu pek merak etmedim doğrusu ancak ünlü ve kanımca önemli yapımcı Michael Bay, April O’Neil karakteri için turnayı gözünden vurmuş. Filmi neredeyse tek başına sırtlıyor Megan Fox. Zira senaryonun odağına oturan April karakteri hem kötü karakterler, hem de Ninja Kaplumbağalar’la göbekten bağlı. Bu da Fox’un yoğun performans sergilemesine neden oluyor. Her ne kadar Transformers’daki kadar genç olmasa da, hala güzelliğini ve seksapalitesini koruyor.
Filmin gerek süresi gerekse senaryo akışı bir hayli yerinde. Ne sıkıcılığa, ne de tekrara düşüyor. En büyük eksiklik ise fragmanı gördüğümüz andan beri sorduğumuz şu soru: “Bebop ve Rocksteady nerede!?” Onlarsız Ninja Kaplumbağalar da biraz öksüz kalıyor. Ancak şimdi öğreniyoruz ki, senaryonun ilk halinde bu iki şapşal karakter olmasına rağmen sonradan çıkartılıyorlar. Keşke onlar da olsaymış…
Shredder’ın son model zırhı kimilerini rahatsız etmiş olsa da yeni nesil kötülüğün iyi bir simgecisi olmuş kanımca. Film boyunca yüzünü net olarak görmemek de kötülüğünün bütünlüğünü, esrarengizliğini korumuş. Görsel efekt konusunda yine şahaneler yaratan Michael Bay ve ekibi işin mizahi dozunu da eksik etmemiş. Final sahnesindeki Michelangelo’nun “Lost’un sonunu anlamadım!” itirafı salonda büyük bir kahkahaya neden oldu.
Devamının geleceğini beklediğimiz Ninja Kaplumbağalar, benim ve benden sonra gelen bir sonraki kuşağın taleplerini kesinlikle karşılıyor. Demem o ki, keyifle vakit geçireceğiniz ve çocukluğunuzla yan yana izleyeceğiniz bir film Ninja Kaplumbağalar! Hadi bakalım hep beraber; Kawabanga!!!