13. Canlandıranlar Uluslararası Film Festivali hızla yaklaşıyor !

20-26 Ekim tarihleri arasında İstanbul Canlandıranlar Uluslararası Film Festivali’nin büyük animasyon şölenine bir aydan az bir süre kaldı. Festival, Institut français (Taksim), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Beyoğlu Sineması ana salon ve küçük Pera salonu, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi giriş katında bulunan BlackBox salonu ve Kadıköy’deki Müze Gazhane’de düzenlenecek.

Bu 13. edisyonun programında 80’den fazla kısa film, 5 uzun metrajlı film, 2 ustalık sınıfı, paneller ve atölyeler ve artık klasikleşmiş olan “Saygı Kuşağı” seansı yer alıyor.

Florence Miailhe, animasyon dünyasında nadir görülen bir sanatçı: Ressamlık eğitimi alan Miailhe, filmlerine boyalı görüntüler ve hareketli kumlarla hayat veriyor ve unutulmaz bir şiirsel görsel evren yaratıyor. 2002 yılında En İyi Kısa Film dalında César Ödülü ve 2015 yılında Annecy Festivali’nde Onur Kristali Ödülü’nü kazanan sanatçı, ilk uzun metrajlı filmi La Traversée (2021) ile izleyicileri etkilemiştir. Bu yıl festivalimizin onur konuğu olan sanatçı, yıllardır animasyon severlere ilham veren duyarlı ve cömert bakış açısını bizimle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyor.

Festival katılımcıları, 2 kısa film programının (1991 ile 2024 yılları arasında çekilmiş 13 film) ve uzun metrajlı filmi La Traversée (2021) filmini izleyebilecekler.

Ayrıca yönetmen, kendisine ilham veren 2 kısa film programını hazırladı ve bu programlar da festival sırasında izlenebilecek.

Florence Miailhe, 25 Ekim Cumartesi saat 17:00’de Institut français’da bir Master Class’ta deneyimlerini paylaşacak.

Festivalde toplam 63 kısa film gösterilecek, bunlardan 45’i uluslararası yarışmada yer alacak.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Animasyon ve Çizgi Film Bölümü Başkanı ve disiplinlerarası sanatçı Evrim Kavcar, Bornova Uluslararası Kısa Film Günleri’nin kurucusu ve direktörü Nesli Özalp ve Uluslararası Animasyon Film Festivali’nin yarışma direktörü Çağla Aslan’dan oluşan jüri tarafından seçilen 63 film, 28 farklı ülkeden geliyor ve 39 ila 74 dakika arasında süren 9 program kapsamında izleyicilere sunulacak.

Bu programlar şunlardır:

Festivalin bu kategorisi,  kentleşmenin ve endüstrileşmenin gölgesinde filizlenen hikâyeleri bir araya getiriyor. Şehirlerin hızlı dönüşümünde sıkışıp kalan yaşamları, sömürüye maruz kalan işçileri ve değişimin görünmeyen bedellerini anlatan filmler, geleceğe dair distopik bir manzara çizerken bugünün gerçeklerini de gözler önüne seriyor.

Varız, Buradayız kategorisi kadınların görünürlük mücadelesini ve kendi hikâyelerini sahiplenişini bir araya getiriyor. Hayata kendi gözlerinden bakan, seslerini duyuran ve varoluşlarıyla alan açan kadın karakterlerin filmleri, izleyiciyi çoğul ve dirençli bir dünyaya davet ediyor.

Kimi zaman maceraya atılan, kimi zaman dostluklar kuran, kimi zaman da insanın acımasızlığıyla yüzleşen hayvan kahramanlar… Bu bölüm, farklı seslerin ve tonların bir araya geldiği bir orman gibi. Her film, kendi patikasından yürürken izleyiciyi doğanın çeşitliliğiyle buluşturuyor.

Animasyonun en eski tekniklerinden biri olan stop motion, farklı stiller ve bakış açılarıyla bu bölümde buluşuyor. Çeşitli teknikler ve özgün stillerle hayat bulan bu yapımlar, animasyonun sihrini adım adım görünür kılıyor.

Alışılmadık yolları seçen, anlatım biçimleriyle sınırları zorlayan öncü filmler bu kategoride bir araya geliyor. Animasyonun farklı yönlerini ziyaret eden bu yapımlar, izleyiciyi yeni diller, deneyler ve ufuk açıcı bakışlarla buluşturuyor.

Kısa film formunda olsa da zamanı daha geniş kullanan, anlatılarını ağır ağır açan yapımlar bu bölümde yer alıyor. “Kısa”nın sınırlarını zorlayan bu filmler, izleyiciye uzun soluklu bir kısa film deneyimi sunuyor.

Uluslararası film festivallerinde öne çıkan kısa filmler bu bölümde buluşuyor. Dünya sinemasının en yeni ve dikkat çekici yapımlarını izleyiciyle buluşturan bu kategori, farklı kültürlerin ve yaratıcı bakış açılarının zenginliğini gözler önüne seriyor.

Türkiye’den Kısalar, kısa ama etkili anlatımlarıyla Türk animasyonunun renkli dünyasını izleyiciye taşıyor.

Bu bölüm, farklı ülkelerden önemli yapımları ve onların özgün anlatım tarzlarını bir araya getiriyor. Festivalin yarışma programına dahil olmayan bu seçki, dünya sinemasının çeşitliliğini ve farklı seslerini izleyiciyle buluşturuyor.

“Bu sene seçkimizde yer alan filmler, animasyonun farklı biçimleriyle deney yapan ve hikaye anlatımını yepyeni bir zemine taşıyan yaratıcı yapımlar. Uluslararası festivallerden ödüllerle dönen ve farklı kategorilerde yer alan bu değerli filmler, izleyicilerle buluşmayı bekliyor.”  dedi yarışma direktörü Çağla Aslan.

Bu yıl 5 uzun metrajlı film izleyicilerle buluşacak. Bunlardan 3’ü Festival kapsamında Türkiye’de ilk kez gösterime girecek.

René Lalou’nun yönettiği ve efsanevi Moebius’un çizdiği animasyon şaheseri Les Maîtres du temps (1982) filminin yenilenmiş bir kopyasını sunmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu eşsiz bilim kurgu filmi, görsel şiir ve macera öyküsünü harmanlayarak izleyiciyi hem rüya gibi hem de felsefi bir evrene sürüklüyor. Vizyona girmesinden kırk yıl sonra, yaratıcı gücünü koruyan film, animasyon ve çizgi roman severlere ilham vermeye devam ediyor. Xavier Kawa-Topor’un çevrimiçi Master Class’ı 20 Ekim Pazartesi günü saat 15:00’te sunulacak.

Geçen yıl Venedik Film Festivali’nde büyük beğeni toplayan Sanatorium Under the Sign of the Hourglass , Quay Kardeşler’in yazar Bruno Schulz’un evreninden esinlenerek yarattığı en son yapımı. Film, Jozef’in ölmek üzere olan babasını ziyaret etmek için hayalet bir trene binerek ıssız bir sanatoryuma doğru çıktığı hayaletli bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Rüya ile kabus arasında gidip gelen bu eşsiz eser, Quay kardeşlerin hafızayı ve zamanı sinematografik malzemeye dönüştürmedeki dehasını bir kez daha kanıtlıyor.

Antoine Lanciaux tarafından tamamen kağıt kesme tekniği ile çekilen ve bu yıl Annecy Festivali’nde özel gösterimde tanıtılan film, annesinin memleketine gelen 9 yaşındaki Lucie’nin, bir çift baştankara ve sadık arkadaşlarının yardımıyla bir aile sırrının içine dalışını anlatıyor. 2.000’den fazla kukla, 826 dekor ve rafine bir el tekniği ile bu eser, küçükleri ve büyükleri zaman ve hafızada şiirsel ve duyarlı bir maceraya davet ediyor.

Michel Hazanavicius’un ilk animasyon filmi, 2024 Cannes Film Festivali’nde ön gösterimi yapılan, Jean-Claude Grumberg’in masalından uyarlanan film, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir trenden atılan küçük bir kızı evlerine alan fakir bir oduncu çiftin hikayesini anlatıyor. Çizgi animasyon ve duyarlı anlatımıyla film, karanlık bir alegoriyi insanlığa ve aktarıma adanmış parlak bir övgüye dönüştürür.

La Traversée (2021), Florence Miailhe’nin ilk uzun metrajlı filmi olup, onun imzası haline gelen kare kare animasyon tekniği ile çekilmiştir. Film, köylerinden kaçmak zorunda kalan, hem özgürlük hem de bir yuva arayışında savaşın altüst ettiği bir dünyayı geçmek zorunda kalan Kyona ve Adriel kardeşleri takip ediyor. Eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanan film, Annecy’de Uzun Metrajlı Film Kristal Özel Ödülü’nü, Bucheon’da Jüri Ödülü’nü aldı ve 2021 Avrupa Film Ödülleri’ne aday gösterildi.

Her yıl olduğu gibi, Festivalde yine birçok konferans ve panel düzenlenecek.

Florence Miailhe, yönetmenlik kariyeri ve animasyona çok özgün yaklaşımı hakkında konuşacak.

Şu anda Kolombiya’da bir uzun metrajlı film üzerinde çalışan, jürinin Şilili üyesi Tomàs Weiss’ın ustalık sınıfında, kullandığı animasyon tekniğini canlı olarak sergileyecek.

Kısa filmler için dağıtım ve festival stratejisi üzerine Esra Güzel ve Merve Özcan tarafından sunum yapılacak. Sinema Adası işbirliğiyle ile gerçekleşecek bu etkinliğe kısa animasyon film üreten herkesi bekliyoruz.

Saygı Kuşağı’nda Meral ve Cemal Erez’e adanacak.

Birkaç atölye çalışması düzenlenecek:

Kısmet Deniz Polat — “Beden bilinci ve yaratıcılık” ve  Gülçin Çaktuğ Kurt — “Animasyon senaryo yazımı”

Eda Çağıl Çağlarırmak, Ferhat Akbaba ve Çağla Aslan tarafından tüm güne yayılan animasyon üretim atölyesi, Gizem Eke tarafından pop-up kart yapımı atölyesi ve Belalım Fanzin ekibi tarafından oyun kartı atölyesi düzenlenecek.