Geçtiğimiz günlerde vizyona giren Alper Mestçi imzalı Siccin 8’de rol alan Hatice İrkin, serinin hikayesinin derin ve gerçekçi olduğunu ve arkasında çalışan ekibin çok özverili olduğunu söylüyor. Sorularımızı genç oyuncuya yönelttik ve onu daha iyi tanımaya çalıştık.
Siccin 8’de canlandırdığınız karakter hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
– Filmde Aylin karakterini canlandırıyorum. Aylin’i dik başlı, kendi bildiğini okuyan ve cesaretli biri olarak tanımlayabilirim.
– Filmde sizi en çok zorlayan sahne hangisiydi? Çekimler sırasında unutamadığınız bir anınız var mı?
– Genel olarak çok aşırı zorlandığımız bir yer olmadı çünkü iyi bir prova sürecinden geçtik ama özellikle atlama sahnesi ürperticiydi diyebilirim. Gerçekten bir boşlukta gibi hissettim.
– Korku filmlerinde gerçekçi bir performans sergilemek için nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz?
– İlk olarak karakteri anlama, anlamlandırma olarak uzun çalışmalar gerçekleştirdim. Olayları Aylin’in açısından değerlendirmek içindi tüm bunlar. Bir noktadan sonra Aylin’i sadece oynamıyor, gerçekten hissediyordum. Bu bağ kurulduğunda, performans da kendiliğinden geliyor zaten.

– Siccin serisi Türkiye’de oldukça popüler. Sizce bu filmleri bu kadar etkileyici kılan şey ne?
– Bence öncelikli olarak senaryo. Hikayeler derin ve gerçek. Bu hikayelerin senaryo süreci çok güzel işliyor. İkinci olarak da ekip demek istiyorum. Arkada kocaman büyük bir ekip var her filmde harika performans gösteriyorlar diyebilirim. Tüm bunlar birleşince seyirciye seyir zevki sunan başarılı bir film ortaya çıkıyor.
– Yönetmen Alper Mestçi ile çalışmak nasıl bir deneyimdi?
– Alper Hoca’yla bu, ikinci kez aynı projede yer alışımız. İlk olarak ‘Üç Harfliler’ serisinde birlikte çalışmıştık. O zamandan beri set ortamı hep çok konforlu oldu benim için. Bir karakteri oluşturma sürecini yönetmenle birlikte şekillendirebilmek, oyuncu açısından çok değerli. Alper Hoca bu konuda gerçekten çok ilgili ve titiz biri. Onunla her anı, her detayı rahatlıkla konuşup tartışabilmek benim için büyük bir şans
– Oyunculuk kariyeriniz nasıl başladı? Bu sektöre girişinizde sizi en çok motive eden şey neydi?
– Oyunculuk serüvenim aslında annem sayesinde başladı diyebilirim. Daha ben üç yaşındayken beni Tümay Özokur’a götürmüş. O yaşlarda bunun ne anlama geldiğini tam kavrayamasam da, zamanla sette olmanın bana ne kadar iyi geldiğini ve ne kadar mutlu ettiğini fark ettim. Yaşım ilerledikçe bu mesleğe olan sevgim de pekişti.
– Korku filmlerinde oynamak ile diğer türlerde oynamak arasında nasıl farklar var?
– Korku filmlerinde oynamak, bana göre oyunculuğun sınırlarını gerçekten zorlama fırsatı sunuyor. Bazen bir sahnede kuyudan çıkıyorsunuz, hemen ardından kendinizi bir mezarın içinde buluyorsunuz. Bunlar, günlük hayatta deneyimleyemeyeceğimiz ekstrem durumlar. Bu açıdan bakınca, bir oyuncunun böyle sıra dışı duyguları yaşaması ve bunları sahnede canlandırabilmesi bence büyük bir şans.
– Kendi hayatınızda korku filmlerindeki gibi doğaüstü olaylara inanır mısınız?
Evet inanırım. Zaman zaman anlam veremediğim durumlar yaşadım ya da çevremden duydum. Belki de bu yüzden korku filmlerinde oynamak bana yabancı ya da uzak gelmiyor
– Eğer bir korku filmi karakteri olsaydınız, nasıl bir rolü oynamak isterdiniz?
Bu soruya hiç düşünmeden ‘Nazar’ derim. Geçtiğimiz yıl hayat verdiğim bu karakterin hikâyesi beni derinden etkilemişti. Nazar, sadece bir karakter değil; benim için çok özel, adeta baş tacım diyebilirim.

– Oyunculuk dışında ilgilendiğiniz başka sanat dalları var mı?
Oyunculuğun dışında mutfağa büyük bir ilgim var. Zaten bu alanda aşçılık eğitimi de aldım. Farklı tatları bir araya getirip özgün lezzetler yaratmak benim için hem yaratıcı hem de rahatlatıcı bir süreç. Mutfakta olmak, tıpkı sahnede olmak gibi; her tarif yeni bir hikâye anlatıyor.
– Oyunculukta ilham aldığınız isimler var mı? Eğer varsa, kimler ve neden?
İlk aklıma gelen isim Burcu Biricik. Hem duruşunu hem de oyunculuk tarzını gerçekten çok beğeniyorum. Aynı şekilde Halit Ergenç de hayranlık duyduğum bir oyuncu. Uluslararası alanda ise Jennifer Aniston diyebilirim.
– Gelecekte hangi türde projelerde yer almak istersiniz?
Gelecekte bir dönem projesinde yer almayı çok isterim. Günümüzden çok daha önceki zamanlara hayat vermek, oyunculuk açısından bambaşka bir deneyim olurdu diye düşünüyorum. Zaten eski zamanlara ve nostaljik ögelere karşı özel bir ilgim var. Hatta bazen keşke 1800’lerde yaşıyor olsaydım diyorum. O dönemin yaşam tarzı, özellikle de kıyafetleri beni fazlasıyla cezbediyor. Hâlâ öyle giyinebilmenin hayalini kuruyorum.























