kinopoisk.ru

Bu hafta vizyona giren Los Angeles’ta Gizli Görev – Once Upon a Time in Venice Bruce Willis’in B türü film serisinin son örneği. Haftanın diğer filmleri de o kadar kalitesiz ki şapkayı önümüze koyup düşünme vakti geldi…

kinopoisk.ru

Son birkaç yılı saymazsak sinemamızda çok kötü bir alışkanlık vardı. Yaz aylarında vizyona giren Türk filmi bulamazdık. Yabancı filmler de ülkemizde daha önce vizyon şansı bulamamış ya B türü filmler veya sinefillerin hoşlanacağı sanat filmleri olurdu. Hollywood son dönemde bunun çaresini buldu ve yaz aylarında büyük bütçeli filmleri vizyona sokarak piyasaya hareketlilik getirdi. Bunun bizim sinemamıza da etkisi oldu. Hem seyircinin sinemaya gitme alışkanlığı kesintiye uğramadı hem de sinema salonundaki hazır izleyici Türk yapımcıların iştahını kabarttı. Böylece dünya sineması benzeri bir gelişim göstererek daha hafif, gişe filmine yakın Türk romantik komedilerini veya melodramlarını seyreder olduk yaz aylarında. O dönemde bile Türk filmlerinin kaletisizliğinin ve sürekli vizyonda batmasının etkisi olacağını söylüyorduk. Kalitesiz filmlerden bıkan seyirci salonlardan uzaklaştı, batık filmlerin yapımcıları birkaç yıl öncesinden çok daha az film çekmeye başladı. Özellikle bu tehlikeli gelişme kendini yaşadığımız günlerde daha fazla gösterir oldu. Bu ay dört haftada altı Türk filminin ikinci kez vizyon yaptığını gördük. Üstelik bu filmler öyle geçen yılın yapımları da değil. Mesela bu hafta vizyon alan Düğüm Salonu daha 16 Mart’ta izleyici karşısına çıkmıştı. Bu yetmedi vizyona giren yabancı filmlere baktığımızda yine salonların B türü filmlerle dolu olduğunu görüyoruz. Dağıtım şirketleri ellerindeki kalitesiz korku filmlerini art arda vizyona sokuyor. Bu hafta vizyona giren yabancı filmlerden birinin yapım tarihi 2015. Eskiden Pixar’ın, Walt Disney’in animasyonlarını izlerken şimdi nereden geldiği meçhul, ünlü sinema sitesi imdb’de bile bulunmayan garip animasyonlarla karşı karşıyayız. İnşallah bu içler acısı durum sinema sektörünün toptan başaşağı gidişinin bir belirtisi değildir. İşte bu hafta böyle zayıf bir seçki içinden yazmak için Bruce Willis’in filmini seçtik. Çünkü sinema salonlarını dolduran B türü filmler için iyi bir örnek. Bir film nasıl kötü olur ama içinde ünlü oyuncular barındırır bu filmde görüyoruz. Bruce Willis, John Goodman, Famke Janssen, Adam Goldberg, Jason Momoa gibi Amerikan sinemasının ünlüleri filmde yer alıyor. Fakat yönetmenin ilk filmi. Daha önce televizyon dizilerinde senaristlik yapan Mark Cullen bir sabah kalkmış ben bugün şöyle uzun metraj bir film çekeyim demiş. Bruce Willis’in de desteğini arkasına alıp bu filmi kotarmış. Bir aksiyon filminde nasıl doğru dürüst çatışma olmaz, bir komedide nasıl izleyici hiç gülmez bu filmde gördük. Kısaca filmin hikayesini anlatayım, Los Angeles’ta yaşayan Steve Ford özel bir dedektiftir. Köpeği Buddy, bir çete tarafından çalındığında köpeğinin peşine düşer. Steve, Buddy’yi geri almak için, mecburen başka bir çeteye yardım etmek zorundayken, eski sevgilisinin iki kardeşi de onun peşine düşmüştür. Bir köpeğin, bir insanın en iyi arkadaşı olduğu söylenir. Steve, köpeğine kavuşmak için bir insanın neler yapabileceğini göstermeye kesin kararlıdır. Benim gibi köpek seven ve besleyen bir insan bile bu filmden en azından bu yönüyle hoşlanmadıysa gerçekten problem var demektir. Neyse haksızlık yapmayım sadece küçük Buddy’i sevdim filmde, beyaz bir Russel Terrier. Son söz olarak Yönetmen Kaliforniya gibi güneşli bir yerde nasıl bu kadar karanlık bir film çekmeyi başarmış hayret ettim. Seyredeceklere iyi seyirler…

 

FİLMİN KÜNYESİ

Filmin orijinal adı: Once Upon a Time in Venice

Yönetmen Mark Cullen

Senarist: Mark Cullen

Oynayanlar: Bruce Willis, Jason Momoa, John Goodman, Thomas Middleditch

Yapım: 2017, ABD, 94 Dak.

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.