Fenerbahçe şampiyonluğunu ilan etti. Bu zaferden sonra Türk sinemasında Fenerbahçe filmlerini sizin için topladık. Yeşilçam döneminin sihnemamız adına halkla nasıl bütünleştiğini kanıtlayan bir seçki oldu… Maksat Fener’e gol olmasın…

Sinema dediğin şey gücünü halktan alır. Toplumun aynasıdır. Ne kadar toplumla bütünleşirse o kadar toplumun içinden çıkar, onun malı olur. Türk halkının futbol sevgisi ortada. Sinemamız bu sevgiye nasıl yaklaşmış? Bu sorunun cevabını son döneme bakınca fazlaca veremiyoruz. Ama Türk sinemasının halkla en çok bütünleştiği Yeşilçam dönemine baktığımızda hiç de öyle değil.

Bu yılın şampiyonu Fenerbahçe

Bu yılın şampiyonu Fenerbahçe olduğu için Yeşilçam döneminde içinde Fenerbahçe geçen filmleri topladık, bakın ne kadar etkileyici, samimi ve komik. Yani sinemanın en güzel yüzü. 1959 yılında başlayan ligimizin ilk şampiyonu olan Fenerbahçe kendini sinemada da göstermeye başladı. 1958 yılında Osman F. Seden’in yönettiği Altın Kafes filminde Zeki Müren şoför ve arabasına 10, 15 kişi bindirmiş. Trafik memuru önlerini kesiyor. Ehliyetini alıyor. Yolculardan biri olan Münir Özkul “Yapma be abi, Fenerbahçe hatırına” diyor. Polis cezayı yine de kesiyor. Özkul diyor ki “Ulan gitti 25 kağıt. Herhalde Cimbomlu’ydu”. Galatasaray Fenerbahçe rekabeti daha ilk andan itibaren filmlerimize damgasını vuruyor. 1959 yılında Asaf Tengiz’in yönettiği Gönül Kimi Severse filminde ünlü Cilalı İbo (Feridun Karakaya) Fenerbahçe’nin ilk şampiyonluğunun öyküsüyle beraber fakir ama mert bir şoförün hikayesini anlatıyor. Metin Oktay’ın ağları delen golüyle ilk maçı Galatasaray kazanıyor. Cilalı İbo şoklarda. Mahallesine döndüğünde bütün Galatasaraylılar göbek atıyor. İkinci maçta ise Fenerbahçe Can’ın ve Lefter’in golleriyle maçı 4-0 kazanıyor. Külüstür dolmuşuna 20 sokak çocuğunu dolduran İbo Galatasaraylı mahalle sakinlerinin karşısında “Yaşşa Fenerbahçe” tezahüratı yaptırıyor. Özellikle bir sahne vatandaşların katkısıyla çekiliyor. İbo’nun arabası Galata Köprü’sü üstünde bozuluyor. Cilalı İbo aşağıya inip “Fenerbahçe adına yüklenin arkadaşlar” dediğinde. Etrafta kim varsa arabayı ve birbirlerini itmeye başlıyorlar. Kameraya bakanları mı istersiniz, gülenleri mi? 1960 yapımı bir diğer film olan Hulki Saner’in yönettiği Aslan Yavrusu’nda ise Suphi Kaner fakir bir çaycı. Oynadığı Spor Toto kuponunda yedi maçı biliyor. Son karşılaşma Fenerbahçe-Galatasaray maçı. Suphi Kaner maça gidiyor ve totoda oynadığı Fenerbahçe kazanıyor. Kaner’in elinde paralarla sevdiği kadının evine gidişi ve maçı anlatışı mükemmel. 1964 yılında Fenerbahçe ile Altay karşılaşıyor. Lefter herkesi çalımlıyor, şutunu çekiyor. O dönem Altay’da oynayan Varol planjonla topu tutuyor. Sonra dönüyor arkadaki kameralara poz veriyor. Bu durum bir iki kere tekrarlanıyor. Sonunda Lefter çok kızıyor ve hakeme gidip “Bre hakem bey. Burada maç mı oynuyoruz‚ yoksa film mi çeviriyoruz? Şu Varol denen adama baksana‚ kaleci değil aktör…” diyor. Evet Varol Ürkmez‚ kamera karşısında hem futbolunu oynamakta‚ hem de film çevirmektedir. Sırrı Gültekin’in çektiği Şekerli misin Vay Vay filminin çekimleri o sırada habersizce yapılıyor. Yeşilçam’ın en bilindik Fenerliler’inden biri de Sadri Alışıktır. 1965 yılında Osman F. Seden’in yönettiği Şakayla Karışık filminde Ofsayt Osman karakterini canlandırır. İki zengin iş adamı iddaya girerler v e bir serseriye para verirler. Ofsayt Osman saftır dürüsttür. Paraya dokunmaz ama sevdiği kız hastalanır. Osman parayı kız için kullanır. Yakalanır ve mahkemeye çıkarılır. İşte o unutulmaz monolog, “Çocuğu kurtaracak kadarını aldım, üst tarafına el sürmedim. Hepiniz, hepiniz hakem olun abiler… Ya bu maç be. Ama böyle hayat sahasında oynanıyor. Oyuncuları bizleriz. Topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. Ben Osman. Ofsayt Osman. Söyleyin be… Allah rızası için söyleyin. Gene mi atamadım golü ha? Bu da mı gol değil be? Adaletine, insanlığına kurban olayım hakim bey, bu da mı gol değil?” Ve hakim “Gooooolll” diye bağırır. Tabii izleyenlerin gözyaşları sel olur akar. Sadri Alışık’ın Ofsayt Osman’dan daha ünlü karakteri ise Turist Ömer’dir. Turist Ömer tam bir Fenerbahçe delisidir. 1970 yılında Turist Ömer Yamyamlar Arasında filminde Afrika’da yamyamlara esir düşer. Kolundaki dövme yüzünden yamyamlar onu Tnarı sanar. Sevgilisini oynayan Feri Cansel’e sorar, “Şimdi ben bunların Tanrısımıyım?” Cansel cevap verir, “Evet artık benim de Tanrımsın. Ne dersem yaparlar mı? Yaparlar. Öyleyse bağırın ulan Fenerbahçe çok yaşa diye.” 1971’de çevrilen Turist Ömer Boğa Güreşçisi filmindeyse boğayı alt eden Turist Ömer seyircileri selamlar. Müthiş bir tezahürat vardır. Turist Ömer şöyle der, “Abi bunlar Fenerbahçeli mi?” Sadri Alışık’ın aynı yıl çevirdiği Tamam mı Canım filminde canlandırdığı Ali karakteri filmin başından sonuna kadar Fenerbahçe külahı takar. Üstünde de lacivert bir kazak vardır ve arkasında Sasu yazar. Sasu 1971’de Fenerbahçe’de oynayan Rumen futbolcudur. 1974 yılında Fenerbahçe şampiyon olur. Yeşilçam’da bu dönem Fenerbahçe aşkı depreşmiştir. Ard arda Fenerbahçe’nin konuk olduğu filmler çevrilir. Türk sinemasının en ünlü Fenerbahçeliler’inden Kadir İnanır da o dönem futbolcu olduğu bir film çevirir. Hulki Saner’in yönettiği Uyanık Kardeşler’de Müjdat Gezen ile Kadir İnanır müzisyen ve futbolcu olmak isterler. Kadir İnanır Göztepe’de başladığı kariyerini Fenerbahçe’de devam ettirir. Hatta gol kralı olur. İzmir’den Fenerbahçe’ye transfer olan İnanır İzmir’de yaşamaya devam eder. Bu nasıl olur anlaşılmaz tabii. Aynı yıl Hababam Sınıfı serisinde de konuşacağımız Ertem Eğilmez’in çektiği Mavi Boncuk filmi vizyona girer. Emel Sayın Tarık Akan, Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Kemal Sunal tarafından kaçırılır. Fakat altın yürekli kardeşleri çok seven Emel Sayın onlarla yaşamaya başlar. Filmde herkes Fenerbahçeli’dir. Emel Sayın evin babası Münir Özkul’a Fenerbahçe beresi örer. Münir Özkul bereyi aldığında odanın duvarında asılı Şampiyon Fenerbahçe yazan postere döner ve elini yüreğine koyarak bir bakış atar. 1974’ün en komik Fenerbahçeli filmli ise Salak Milyoner’dir. Metin Akpınar‚ Zeki Alasya‚ Kemal Sunal ve Halit Akçatepe´nin define peşinde koşan Kayseri´li 4 bitirim kardeşi oynadıkları filmde. Bir kazı sırasında İnönü stadının çimlerinden çıkarlar. Tam o sırada Fenerbahçe ile Galatasaray maç yapmaktadır. Galatasaray’ın sarı kırmızı formalarını gören kafadarlar takımı Kayseri sanırlar. Halit Akçatepe maç sırasında Fenerbahçeli Cemil’in yanına koşar ve “Cemil abeeeyy noolur beşten fazla atmayın” der. 1977 yılında İnek Şaban komedi ile dramı birleştiren yapısı ve o dönemde futbolcu kaçırma gibi olayları tiye aldığı öyküsüyle dikkat çekici bir yapımdır. Galatasaray’da iken “Damarımı kesseniz sarı kırmızı akar” diyen kaleci Bülent Fenerbahçe tarafından kaçırıldığında “Damarımı kesseniz sarı lacivert akar” diyerek o günün profesyonellik anlayaşını tefe koyar. 1980 yılında çevirdiği Gol Kralı’da benzer konuyu işler. 1978 yılında ise Şener Şen’in Neşeli Günler’I, Zeki Alasya Metin Akpınar’ın Petrol Kralları halkın Fenerbahçeli’liğini vurgular. 1985 yılında çevrilen Ya Ya Ya Şa Şa Şa filminde İlyas Salman’ın canlandırdığı kapıcı çocuğunun ünlü bir Fenerbahçeli futbolcu olduktan sonra yaşadıkları o dönem Fenerbahçe ve Türk futbolunun içine düştüğü çıkışsızlığı dramatik bir şekilde ortaya koyar. Yeşilçam ve Fenerbahçe deyince Hababam Sınıfını ayrıca değerlendirmek gerekir. Sıkı Fenerbahçeli Rıfat Ilgaz’ın eseri Ertem Eğilmez’in elinde Türk sinemasının en önemli serisi olarak ortaya çıktı. Mahmut Hoca ile öğrencilerinin yaşadığı köşe kapmacada hep bir Fenerbahçe maçı için okuldan kaçma hikayesi vardı. Hele Hababam Sınıfı Uyanıyor’daki şu sözler unutulmaz, “Biz ne çakiyorsak bu hayatta bir Trabzon’dan, bir de Mahmut Hoca’dan.” 2000 yıllarında Ertem Eğilmez’in oğlu Ferdi Eğilmez Hababam Sınıfı’nın yeni versiyonunu çekti. Oyuncular hikayeler hep değişti. Ama aynı kalan Fenerbahçe sevgisiydi…

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.