2018 yılının ilk film festivali olan 17.!f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali yine dünya sinemasından hit filmler, keşif filmleri ve kendine has bağımsız belgesel yapımların varlığıyla sinemaseverler için iyi bir programla geliyor. Birbirinden farklı bölümlerin yer aldığı festivalde öne çıkan filmleri listeleyerek festivalciler için bir rota belirlemeye çalıştım.

KEŞİF YARIŞMASI

A Fabrica de Nada / Hiçlik Fabrikası

Berlin Film Festivali’nden Yönetmenlerin On Beş Günü ve Fipresci ödülleriyle dönen Pedro Pinho’nun üç saatlik Hiçlik Fabrikası, bir fabrikadaki hırsızlık olayının sonrasında işçilerin bu olayı yönetimin yaptırdığını anlamasıyla başlıyor. Yönetimin işten çıkartmalara başlamasını engellemek için işi önce bırakıp, sadece fabrikayı işgal etme planlarını anlatan film, bir anlamda işçilerin sisteme karşı başkaldırısını anlatması açısından önemli bir yapıt olarak dikkat çekiyor. Dingin sularda seyreden yapım, işçilerin gündelik rutinlerinin içinde geçirdikleri zamanı izleyicisine sunuyor.

Ava

Bir festivalde İran filmi varsa ona dikkatlice bakmak gerekir. Çünkü festivallerin ödül şampiyonu İranlılar dikkat çekici unsurları keşfetmeyi iyi bilen insanlar diyebiliriz. Ava da böyle bir film. Zengin bir ailenin kızı viyolin dersleri ve ev arasında mekik dokumaktadır. Ancak kızın bir oğlanla masum bir şekilde yakınlaşması, ailenin kızını denetim altında tutup, ona eziyet etmesine yol açar. Basıkıcı toplumlarda kadın olmanın ne demek olduğunu sorgulayan Ava, festivalin güçlü yapımlarından biri olarak yarışmalı bölümde yerini almış.

 

AŞK BAŞKA Bİ’ DÜNYA

Mr. Gay Syria / Halepli Berber

Ulusal Yarışma bünyesinde de yarışan ama işletme belgesinin olmamasından dolayı gösterim yapamayan Mr. Gay Syria !f kapsamında seyirci karşısına çıkıyor. İki eşcinsel Suriyeli mültecinin ülkelerinden kaçıp güzellik yarışmasına katılma çabalarını ve onlara yardım eden insanları anlatan yapım, yılın keşfedilmesi gereken LBGTİ filmlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Birçok festival sonrası !f’te de yerini alıyor.

 

GALALAR

Lady Bird / Uğur Böceği

Greta Gerwig’in yönetmenliğini yaptığı Lady Bird, Oscar’a adaylıklarıyla dikkat çeken güçlü bir büyüme hikayesi sunuyor. Bir kızın okuldaki sorunları, ilişkileri ve ailesiyle ilşkilerine yoğunlaşan yapım, Soirse Ronan’ın oyunculuk performansıyla öne çıkan bir iş oluyor. Amerikan bağımsızlarının meraklısıysanız ve yarattığı dağınıklığı toplayamayan karakterlerle empati kurmak istiyorsanız bu film tam sizin için biçilmiş kaftan denilebilir.

 

Phantom Thread

Paul Thomas Anderson’un son filmi Phantom Thread, ıusta aktör Daniel-Day Lewis’ı beyazperdede izlemek için son şans olarak görünüyor. Lewis bu filmin çekimleri sırasında emekliliği açıklaması sonucunda izleyicilerin dikkati bu filme yoğunlaşmıştı. 90. Oscar ödüllerinde de pek çok ödüle aday gösterilen yapım, muhtemelen yılın en iyi işlerinden biri olacağı benziyor. İncelikli görüntü yönetimi, kostüm tasarımı ve yönetmenliğiyle öne çıkan film, bu yılın özenli filmlerinden biri olarak tercih edilmeyi arzuluyor.

 

The Disaster Artist / Felaket Sanatçı

Tommy Wiseau’nun kült eseri The Room filminin yapılış serüvenini anlatan The Disaster Artist, Oscar ödülleri öncesinde fırtına gibi eserken taciz skandallarının gölgesinde maalesef etkinliğini kaybetti. James Franco’nun hem yazıp, hem yönettiği yapım aykırı kişiliğin yaşamını mercek altına alan yapısıyla son derece farklı bir yapım olarak öne çıkıyor. Bir karakterin anatomisini yapan film, gerçek olamayacak kadar şahsına münasır bir kişiliğin varlığını deneyimlemeniz için bir fırsat sunuyor.

 

OYUN

The Nile Hilton Incident / Esrarengiz Cinayet

Metropia ve Gitmo filmleriyle tanınan Tarik Saleh yeni filmiyle geri dönüyor. İsveç ödüllerinde fırtınalar estiren son filmi Esrarengiz Cinayet, Mısır iç savaşının patlak vermesinden önceki dönemde karanlık bir ülke atmosferi sunarken; karşımıza çıkışsız bir film noir türünde bir çıkartıyor. Görsel anlamda çarpıcı olmayı başaran yapım, bu yılın gizli hitlerinden biri olacak gibi gözüküyor.

November / Kasım

Ülkemizde ilk gösterimini Adana Film Festivali çatısı altında yapan bu tuhaf ama gösterişçi yapım, Rainer Sarnet’in yönetmenliğinde paganlığa ve ruhlara dair tam bir ayin gibi denilebilir. Uyarlandığı metnin şekspiryen yapısını koruyan ve siyah beyaz estetiğini sonuna kadar kullanmayı başaran November, aynı zamanda Estonya’nın Oscar aday adayıydı. Benim 2017 yılı en iyi filmler listemde de üst sıralarda yer alan bu yapım, keşif sineması için adeta basamak konumunda yerini alıyor. Kaçırmayın, acı çekin ya da mutluluktan gözleriniz fal taşı gibi açılsın.

 

GÖKKUŞAĞI

Silvana / Silvana İmam: Uyandığında Beni de Uyandır

İsveç ödüllerinde en iyi belgesel seçilen bu yapım, İsveçli aykırı hiphop şarkıcısı Silvana’nın yaşamına dair çarpıcı bir profil sunmayı başarıyor. Müziğin yaşam ile harmanlanması ve feminist bir başkaldırı diyebileceğimiz yapım, Silvana’nın Litvanya ve Suriye’ye uzanan köklerinin ve duygusal hezeyanlarını başarılı bir şekilde görselliğe döküyor. Politika, cinsellik ve göçmenlik üzerine söylediklerini cesurca ifade etmekten kaçınmıyor.

!fKOLİK

Invasion! / İstila!

!f tutkunları için tasarlanan bu bölümde izlemesi zor filmler tasarlanırken, değişik deneyimler sayesinde yeni bakış açıları kazandıran yapımlar öne çıkıyor. Bunlardan bir tanesi “Balık ve Kedi”nin yönetmeni Shahram Mokri’nin yeni filmi İstila!… Yine tek planda mucizeler yaratan yönetmen, gizemli cinayetleri araştıran polis ile çete üyeleri arasındaki geçenleri anlatırken izleyiciyi şaşırtmaya hazırlanıyor. Filmin bilimkurgu özellikleri ise ağzınızdan salyaların akmasına yol açabilir.

 

!fYENİ

Arada

Bu bölümde Türk sinemasında üretilen farklı filmlere yer veren festivalin en önemli iki filminden biri olarak öne çıkan Arada, Bakırköy’de doksanlı yıllarda ortaya çıkan Punk kültürünü anlatıyor. O dönemin konserleri, gizli partileri ve engelleri filmin odak noktası haline geliyor. Mu Tunç’un yönetmenliğini üstlendiği bu yapım, yılın müzikle bütünleşen en çarpıcı filmi olarak öne çıkıyor.

KARANLIK & KÖŞELİ

A Prayer Before Dawn / Şafaktan Önce

Jean Stephane Sauvaire’nin yönetmenliğini üstlendiği bu sert film, İngiliz bir boksörün kanunsuz işler yapmaya çalışırken Tayland hapishanelerine düşüp, burada dövüşerek hayatta kalmaya çalışmasını anlatıyor. Tayland’ın meşhur tahammül edilemez hapishanelerinde geçen bu yapım, gösterildiği Cannes Film Festivali’nde tam bir huzursuzluk senfonisi olarak adlandırılmıştı. Hapiste yatan gerçek mahkumların da yer aldığı Şafaktan Önce, bu yılın kabus gibi çöken filmlerinden sadece biri diyebiliriz.

 

Revenge / İntikam

Tecavüz – İntikam filmleri konusunu istismar filmi olarak sunan Revenge, stilize hipnotik sinematografisiyle bu yılın tuhaf bir şey izlemek isteyen seyircileri için zorunlu bir film olarak festivalde yerini alıyor. Turuncu renk skalasıyla Mad Max’in atmosferini hatırlatan yapım, erkeklik kodlarını teryüz eden yapısıyla bu yılın geceyarısı çılgınlığı olarak programda yerini alıyor.

 

!f KÜLT

Kamikaze 1989

Ünlü Alman yönetmen Rainer Werner Fassbinder’in başrolünde yer aldığı bu distopik gerilim filminde cinayetler ve komplo teorileri üzerinden ilerleyen bir hikaye bekliyor. Batı Berlin’in punk günlerinden damıtılarak etkisini gösterdiği yapımda ortaya kült bir cyperpunk eser ortaya çıkıyor. Filmin müziklerinin beyazperdede yaratacağı etki de cabası… Kaçırılmaması gereken bir deneyim!

1984 yılında İstanbul’da doğan Haktan Kaan İçel, öğretim hayatını aynı şehirde devam ettirdi. Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Sinema-TV bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli kısa film çalışmalarında bulundu. Dizi sektöründe çeşitli dizilerde senarist olarak yer aldı. 2002 yılında Mahzen Öykü Yarışması’nda “Kalplerdeki Mutluluk Masalı” adlı yazdığı öyküsü birinci seçildi. Aynı öykü 2003 yılında “Ölümsüzler” adlı antolojide yer aldı. "Öğrenciliğin Kitabını Yazdık, Üstelik Kopya Da Çekmedik" adlı mizah kitabının yazarlarından biri oldu. 2006 – 2014 tarihleri arasında Xasiork Öykü ve Roman Yarışmaları jürilerinde yer alan Haktan, son yıllarda çocuk ve gençlik yazını ile de ilgilenmektedir. “Xasiork Dergi”, “Zifir”, “Genç Haberler”, “Genç Kalemler”, “Come” gibi dergilerde yazıları ve öyküleri yayınlandı. “Kült, Kitsch, Klişe”, “sinemasal dünya” ve “bakınız” adlı bloglarda sinema yazıları yayınlanan yazar, belli aralıklarla bu dergilere yazmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.