Ödül sezonu yaklaşırken önemli filmler teker teker gün yüzüne çıkıyorlar. Bu filmlerden biri de yönetmenliğini Steven Spielberg’ün üstlendiği The Post… Başrollerindeki Meryl Streep ve Tom Hanks ile dikkat çeken filmin en önemli özelliği bir gazetecilik filmi olması diyebiliriz. Yakın zamanda Spotlight’ın bir gazetecilik filmiyle daha Oscar heykelini kucaklamasından sonra bu türdeki filmler adeta ödül anlamında önemli başarılara imza atıyorlar.

Bu filmden ilham alarak bazı öne çıkan gazetecilik filmlerine bir göz atalım dedim. Bu yüzden de çoğunluğu yakın dönemde çıkan gazetecilik temalı filmler, listede yerini aldı. Çok geçmeden listeye başlayalım.

NETWORK (1976)

Sidney Lumet’in en çarpıcı filmlerinden biri olan Network, reytingleri düşük bir kanalın çalışanlarının mücadelesinin nasıl olması gerektiğini çarpıcı bir şekilde gösteren dönemine göre cesur bir filmdi. Başrollerinde Faye Dunaway, William Holden ve Peter Finch adeta oyunculuk performanslarıyla adlarını altın harflerle sinema sayfalarına yazıyorlardı. Daha sonra çıkan çoğu gazetecilik filminin temel aldığı filmlerden biri olarak yorumlanabilir.

SPOTLİGHT (2015)

Oscar heykelciğine ulaşırken kimi kesimlerce tempo sorunları çektiği yönündeki eleştirilere rağmen içeriğiyle doğru konulara parmak basan Spotlight, kilisenin yozlaşmasını bir haber başarısıyla sergileyen kahraman gazetecilerin hikayesini anlatırken gösterişten uzak bir seyir zevki vaat ediyordu. Karakterlerin araştırma süreçleri ve habere ulaşırken etik değerlerle yüzleşme çabaları görülmeye değerdi.

CİTİZEN KANE (1941)

Gazetecilik filmlerinin babası diyebileceğimiz Orson Welles’in tüm zamanların en iyi filmleri listelerinde üst sıralarda yer alan filmi Citizen Kane, bu listenin olmazsa olmazı konumunda bulunuyor. Ünlü iş adamı Charles Foster Kane’in gizemini ortaya çıkarmaya çalışan bir muhabirin araştırmalarını konu edinen yapım, tek kelimeyle eşsiz bir başyapıt…

TRUTH (2015)

Spotlight ile aynı yıl vizyona girmesinden kaynaklı olarak görmezden gelinerek devre dışı kalan Truth, Cate Blanchett’ın başroldeki kusursuz performansı ve etik değerlere karşı bakış açısıyla dikkat çekici bir yapımdı. Hatta genel hatlarıyla Hollywood filmleri için son derece karamsar bir atmosfer çizmesi, gerçekçiliğe yakın duran hareketlerden sadece biriydi. Karakterler arası tartışmalar ve iç hesaplaşmalar filmi güçlü kılıyordu.

THE INSIDER (1999)

Büyük şirketlerin skandallara karşı acımasız tepkilerini, ahlaksızlıklarını, tehditkar oluşlarını anlatan The Insider, Russell Crowe’un oyunculuğu ile öne çıkan bir film olmuştu. Büyük tütün şirketlerine karşı habercilik başarısı elde etmeye çalışan insanların hikayesine dokunuyordu. Diğer filmlerden farklı olarak tanık korumak, muhbir gizleme gibi konulara da değinen yapım, gösterildiği yılın en ilgi çeken yapımlarından biriydi.

 

THE PIRATES OF SOMALİA (2017)

Diğer gazetecilik filmlerine göre farklı bir kulvarda ilerleyen film, keşfetmek ve korkusuzca haberi çıkartmak üzerine bir filmdi. Gerçek olaylara dayanan hikayesi, tüm olumsuzluklara rağmen iyimser yapısıyla farklı olmayı başarıyordu. Al Pacino’nun küçük bir rolde yer aldığı filmin yıldızları Captain Phillips’ten tanıdığımız Barkhad Abdi ve Evan Peters’tı. Somali’ye gitmeye korkan gazetecilerin aksine bu önyargıları yıkan bir gazetecinin hikayesi anlatılırken Somali’deki Korsanları anlamamız da sağlanıyordu. The Pirates of Somalia gazetecilik filmlerini sevenler için gözlerden ırak başarılı bir iş diyebiliriz.

THE BROADCAST NEWS (1987)

Oscar ödüllerine yedi dalda aday olsa da hiçbir dalda kazanmayı başaramayan The Broadcast News, James L. Brooks’un yönetmenliğinde başarılı bir işti. Gazetecilik meselesi dışında insan ilişkilerine ve gazetecilerin de hayatı olduğuna dair bir parantez açması filmin kendine has becerisiydi. William Hurt, Albert Brooks, Holly Hunter ve Jack Nickolson gibi oyuncuları barındıran kadrosuyla zaten izlenmeyi sonuna kadar hak ediyordu.

NIGHTCRAWLER (2014)

Dan Gilroy ilk yönetmenlik denemesinde yerel basındaki haber kovalayan serbest muhabirlere kamerasını doğrultuyordu. Jake Gyllenhaal’un adeta oyunculuk destanı yazdığı filmde, oyuncunun canlandırdığı Louis Bloom karakterinin etik anlayıştan yoksun tavrı ve kapitalist düzene dair büyüme arzusu sayesinde habercilik filminin içinde bir anti kahraman ile karşılaşıyorduk. Nitekim geceleri haber kovalayan bu adamın ahlaksızca ortaya koyduğu muhabirliği ile farklı bir çalışma karşımıza sunulmuştu. Filmdeki diğer oyuncular Rene Russo ve Riz Ahmed’ın oyunculukları da bayağı konuşulmuştu. Ancak ödül sezonunda film görmezden gelindi.

GOOD NIGHT, AND GOOD LUCK. (2005)

George Clooney’in yönetmenlik kariyeri için parlak bir giriş olan “Good Night, And Good Luck.”, siyah beyaz renk paletinin de verdiği görüntü çalışmasıyla ayrı takdiri hak ederken bir grup habercinin radyoda gerçek haber uğruna çabalamaları tüm çıplaklığıyla sinemaya taşınıyordu. David Strathairn başta olmak üzere tüm oyuncu kadrosuyla ses getirmeyi başarmış bir filmdi. Altı dalda Oscar’a aday olan film ne yazık ki adaylıklarla yetindi.

FROST / NIXON (2008)

Usta yönetmen Ron Howard’ın yönetmenliğinde yıldız isimlerle dolu kadrosuyla başarılı bir habercilik filmi olarak nitelendirilebilecek olan Frost / Nixon, gazeteci David Frost’un başkan Nixon ile röportajına yoğunlaşıyordu. Michael Sheen ve Frank Langella’nın üst seviye oyunculukları ve Amerikan tarihine altın harflerle yazılan bu olayın filminin olması sebebiyle son derece önem taşıyan bir işti. Neredeyse her habercilik filmde yakalanan Oscar adaylığı bu filmde de baş göstererek 5 dalda adaylık söz konusu olmuştu. Ancak kazanılan heykelcik sayısı sıfırda kaldı.

PRESS (2011)

Listeye ülkemizden de bir film dahil etmek istedim. İlk aklıma gelen film yakın dönemden, yurtiçi festivallerde jüri özel ödülleriyle dikkat çeken Press filmi geldi. Diyarbakır’da insan hakkı engellerini ortaya çıkarmaya çalışan Gündem gazetesinde çalışan kişilerin hayatlarına eğiliyorduk. Son derece amatörce kotarılmasına rağmen iyi niyetli olan film, saf bir gazetecilik filmi olmasından kaynaklı olarak listeye girmeye hak kazandı. Zaten arşivlere baktığımızda Türkiye yapımı saf gazetecilik filmi bulmakta da zorlanıyoruz.

Seçtiğim bu onbir filmin yanında listeye dahil etmediğim projeleri de buraya iliştirmemin daha iyi olacağını düşündüm. Örneğin dizi anlamında Newsroom çok önemli bir gazetecilik dizisiydi. Film olarak baktığımızda ise bu filmler de listeye rahatça girebilirlerdi: All the President’s Men, Absence of Malice, The Killing Fields, Salvador, 1000 Times Good Night, The Pelican Brief, The Paper, The Front Page, Deadline U.S.A, Citizenfour, Ace in the Hole, Kill the Messenger, Shattered Glass, Kongekabale, Page One: Inside the New York Times, The Parallax View ve His Girl Friday.

 

 

 

1984 yılında İstanbul’da doğan Haktan Kaan İçel, öğretim hayatını aynı şehirde devam ettirdi. Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Sinema-TV bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli kısa film çalışmalarında bulundu. Dizi sektöründe çeşitli dizilerde senarist olarak yer aldı. 2002 yılında Mahzen Öykü Yarışması’nda “Kalplerdeki Mutluluk Masalı” adlı yazdığı öyküsü birinci seçildi. Aynı öykü 2003 yılında “Ölümsüzler” adlı antolojide yer aldı. "Öğrenciliğin Kitabını Yazdık, Üstelik Kopya Da Çekmedik" adlı mizah kitabının yazarlarından biri oldu. 2006 – 2014 tarihleri arasında Xasiork Öykü ve Roman Yarışmaları jürilerinde yer alan Haktan, son yıllarda çocuk ve gençlik yazını ile de ilgilenmektedir. “Xasiork Dergi”, “Zifir”, “Genç Haberler”, “Genç Kalemler”, “Come” gibi dergilerde yazıları ve öyküleri yayınlandı. “Kült, Kitsch, Klişe”, “sinemasal dünya” ve “bakınız” adlı bloglarda sinema yazıları yayınlanan yazar, belli aralıklarla bu dergilere yazmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.