Türk sinemasının komedi fabrikası BKM’nin (Beşiktaş Kültür Merkezi) yeni filmi ‘Kolonya Cumhuriyeti’ 21 Nisan’da vizyona giriyor. Film vesilesiyle, BKM’nin tarihine ve film arşivine bir yolculuk yapmak şart oldu. 2001 yılında yayınlanan ‘Vizontele’ ile beraber bugüne kadar 44 filmi seyirci ile buluşturan BKM, dur durak bilmeden üretmeye devam ediyor.

BKM’nin merakla beklenen yeni filmi Kolonya Cumhuriyeti 21 Nisan’da seyircisiyle buluşuyor. Yapım, ‘Dedemin Fişi’, ‘Çarşı Pazar’ gibi komedi filmlerinin senaristi Murat Kepez’in yönetmenliğini üstleneceği ilk uzun metraj sinema filmi. Çağlar Çorumlu, Uğur Bilgin, Büşra Pekin, Mahir İpek, Ersin Korkut gibi sevilen oyuncuların yer aldığı filmin çekimleri Muğla Dalaman, Akyaka ve Köyceğiz’de yapıldı.

Absürt komedi türündeki yapımda, dünyaya inen bir uzaylı konfetiler eşliğinde bayram havasında karşılanıyor. Kolonya bölgesine iniş yapan uzay aracı, yanlışlıkla top ile vurulup hurdaya dönünce haliyle ortalık karışıyor. Uzaylı dost, “Ben eve nasıl döneceğim?” diyerek hırçınlaşmaya başlayınca bayram havası bozuluyor.

BKM, ‘Kolonya Cumhuriyeti’ ile yine çok iddialı… Bu iddiası da boşuna değil. Kısa sürede imzasını attığı tam 44 filmlik bir arşivi var. Birçoğu, Türkiye’de ‘En çok izlenen filmler’ listesinde.

 

BKM (Beşiktaş Kültür Merkezi), 2015 yılında, 20. yıllarında yayınladıkları kitabın adını ‘Hayalciler Birliği’ koydu. Bu öylesine seçilmiş bir isim değildi elbette… BKM, yazar ve genç tiyatrocu Yılmaz Erdoğan ile deneyimli tiyatro yöneticisi Necati Akpınar’ın hayallerini birleştirmesiyle, 1 Kasım 1994 tarihinde Beşiktaş’taki eski Mıstık Sineması’nın tiyatro salonuna dönüştürülmesiyle kuruldu. Kurucular salona kendi isimlerini vermedi. Halka ait olmasını istediler. Bu yüzden de hala birçok kişinin belediyeye ait olduğunu sanmasına yol açan ‘Beşiktaş Kültür Merkezi’ ismini verdiler. Salonun restorasyonu, usta oyuncu Nejat Uygur’un, 3’ün 1’i oyununun turne gelirini bağışlamasıyla yapılabildi.

Türk televizyonlarının efsane programı Olacak O Kadar’da çalışırken tanışan Erdoğan ve Akpınar, pek iş planı yapan tiplerden değildi. Hayal kurup bu hayalin peşine düşüyorlardı. Daha sonra, aralarına Erdoğan’ın kalemine güvenen oyuncu Demet Akbağ da katılınca kemik kadro oluşmuş oldu.

 

Adım adım tiyatro sahnesinden beyazperdeye

Merkezin ilk göz ağrısı ‘Otogargara‘ydı. BKM henüz inşaat aşamasındayken Erdoğan, otogarda ve yollarda yaşanan trajikomik olayları anlatan müzikal türdeki oyunu yazdı. Oyun o kadar sevildi ki 1998 yılına kadar kapalı gişe oynadı.

Ardından ‘Bir Demet Tiyatro’ geldi. Bir skeç olarak başlayan Bir Demet Tiyatro, Türkiye’nin ilk seyircili sitcom’u ve en uzun soluklu televizyon dizisi oldu. Tam 8 sezon Çıtır ailesinin yaşadığı komik olaylar herkesi kahkahalara boğdu.

Demet Akbağ’ın üstün zekalı Gülseren’i canlandırdığı ‘Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?’ ise ülkedeki sosyal hayatı ve toplumsal değişimleri masaya yatırdı. Bu sırada Cem Yılmaz ve Ata Demirer’in stand-up şovlarında salon doldu taştı

Tiyatro, sinema, stand-up derken konser ve gösteri organizasyonları ile farklı bir alana geçildi. Her şey çok güzel giderken Yılmaz Erdoğan içindeki büyük aşkı ortaya çıkarmanın vakti geldiğine inandı. Büyük bir risk alarak “Sinema yapacağız” dedi.

2000’li yılların başlarında Türkiye’deki sinemaların %80-90’ında yabancı filmler gösteriliyordu. Türk filmleri pek gişe yapamıyordu. Aslında film de yapılamıyordu. Ülkede büyük bir ekonomik kriz vardı. Erdoğan, BKM’nin artık film yapacak güçte ve enerjide olduğuna yürekten inanmış olacak ki bütün kazançlarını sinemaya yatırdılar. Böylece BKM’nin ilk filmi, Erdoğan’ın kaleme aldığı ve yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak ile üstlenip ‘Deli Emin’i canlandırdığı ‘Vizontele’ 2001 yılında vizyona girdi.

 

‘Zeki Müren de bizi görecek mi?’

1974 yılının küçük bir Güneydoğu kasabasındaki halkın ilk kez televizyon ile tanışmasını anlatan filmde yoksulluk, sevda, hasret, değişen koşullara uyum sağlama ilk göze çarpanlardı… Hem güldüren hem hüzünlendiren film, vizyona girdiği 20 günde 3 milyon 300 bin kişi tarafından izlenerek rekor üzerine rekor kırdı. “Zeki Müren de bizi görecek mi?” gibi birçok replik dillere dolandı.

 

BKM Mutfak’ta pişer herkese düşer

Tiyatrodan sonra sinema alanında da başarıdan başarıya koşan BKM’nin en büyük avantajı tecrübesiydi. Çatı altındaki ekip zaten birlikte sanat yapmak için bir araya gelmiş kişilerdi. Geceleri gündüzleri birlikte geçiyordu. Film projesi için aynı masaya oturup tanışmamışlardı.

Daha fazlasını yapmak istediklerinde ise BKM Mutfak’ı kurdular. Bodrum katını, 2006 yılından itibaren genç yeteneklere açarak kendi oyuncularını, yazarlarını kendileri yetiştirmeye başladı. Bu oluşumda, ustalar bilgilerini ve tecrübelerini öğrencileriyle paylaşıyor, onlara ders veriyordu. Her öğrencinin aynı zamanda yazarak üretmesi de isteniyordu. Erdoğan, BKM Mutfak için “Kendi futbolcusunu kendi yetiştiren kulüpler gibiyiz” derken haklıydı. Bu Mutfak’ta yetişen, pişen gençler daha sonra BKM Sahne’ye çıkmaya başladı. ‘Çok Güzel Hareketler’ programı ile televizyona skeçler yazıp oynamaya başladıklarında ise yer yerinden oynadı. Kısa sürede çok sevilen gençler, televizyondan sonra sinemaya transfer oldu. Usta isimlerin projelerinde yer aldıkları gibi birbirlerinin projelerine de destek verdiler. Buna en güzel örneklerden biri 2010 yılında vizyona giren ‘Çok Filim Hareketler Bunlar’ ve ‘Küçük Esnaf’tı. Çok Filim Hareketler Bunlar’da bütün ekip rol alırken senaryoyu ise Mutfak’tan Eser Yenenler, Oğuzhan Koç, Zeynep Koçak, İbrahim Büyükak, Murat Eken, Metin Yıldız, Şahin Irmak ve Büşra Pekin birlikte yazmıştı. Küçük Esnaf’ta ise senaryoyu İbrahim Büyükak ile Zeynep Koçak kaleme alırken, ikiliye filmde usta isimler eşlik ediyordu.

BKM’de ‘ekip ruhu’ her şey demek. Birlikte yazılıyor, oynanıyor ve çekiliyor. Böylece ortaya gerçekten enerjisi ve kalitesi yüksek işler çıkabiliyor.  

 

Öncelikli amaç: Sürekli üretim ve yatırım

BKM ekibinin ve ekibe bir şekilde dahil olanların öncelikli amacı her zaman üretmek, üretilenden elde edileni yine sanata yatırmak ve paylaşmak. BKM bugün yılda nerdeyse 10 filmi seyirci ile buluşturan büyük bir marka. BKM’nin kuruluşundan itibaren bakıldığında göze ilk çarpan sürekli olarak yeniliklere açık olunduğu, risk alındığı ve çok çalışıldığı… Kuruculardan Yılmaz Erdoğan, nasıl kendi hem yazıyor, hem yönetiyor, hem oynuyor hem de işleyişi sağlıyorsa BKM’de yetişenler de aynı yolda yürümeyi öğrendiler. Böylece Vizontele ile başlayan Türk Sineması’ndaki yeniden kalkınma her yıl katlanarak büyüdü. Sektör büyüdükçe başka oluşumların, başka sinema severlerin de bir şeyler yapabilmesinin önü açıldı. Bugün Hollywood filmlerinin önüne geçen, onlara gişede geçit vermeyen Türk yapımları ortaya çıktı.

 

Usta-çırak ilişkisi

Usta-çırak ilişkisi, BKM’nin başarılı işler çıkarmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri. BKM Mutfak’ta da usta-çırak ilişkisine çok önem veren Erdoğan, böylece her zaman yeni gelenlerin ustaların önerilerini dinlemesi gerektiğini, tecrübenin birçok kapıyı açtığını öğretebildi. Bu ilişki sayesinde çok uzun süre birlikte çalışabilen isimler ortaya çıktı.

Aynı zamanda Erdoğan, BKM Mutfak için “Bu Mutfak’ın en kıdemli çırağı benim” demeyi de ihmal etmedi. Gençlere öğrettikleri kadar, onlardan birçok şey öğrendiğini de itiraf etti. Böylece BKM çatısı altındaki herkesin bu fikirle hareket ettiğini ve sürekli kendilerini geliştirdiklerini de anlattı.

 

44 sinema filmi

Sinema alanında üretmeye devam eden BKM, ilk film Vizontele’den sonra sırasıyla Vizontele Tuuba (2004), G.O.R.A. (2004), Organize İşler (2005), Hokkabaz (2006), Beynelmilel (2006), Neşeli Hayat (2009), Eyyvah Eyvah (1-2010, 2-2011, 3-2014), Çok Filim Hareketler Bunlar (2010), Çınar Ağacı (2011), Gişe Memuru (2011), Kurtuluş Son Durak (2012), Berlin Kaplanı (2012), Sen Kimsin? (2012), Gergedan Mevsimi (2012), Düğün Dernek (2013), Düğün Dernek 2: Sünnet (2015), Hükümet Kadın 1 ve 2 (2013), Kelebeğin Rüyası (2013), Ayas (2013), Patron Mutlu Son İstiyor (2014), Silsile (2014), Deliha (2014), İncir Reçeli 2 (2014), Bana Masal Anlatma (2015), Kocan Kadar Konuş (2015), Kocan Kadar Konuş: Diriliş (2016), Niyazi Gül Dörtnala (2015), Kara Bela (2015), Hayat Öpücüğü (2015), Dedemin Fişi (2016), Annemin Yarası (2016), Küçük Esnaf (2016), El Değmemiş Aşk (2016), Bir Baba Hindu (2016), Ekşi Elmalar (2016), Görümce (2016), Olanlar Oldu (2017), Fırıldak Ailesi (2017), İstanbul Kırmızısı (2017) ve Tatlım Tatlım (2017) vizyona girdi.

 

Bu coğrafyanın her rengini barındıran işler

Türk sinemasının en çok izlenen filmleri arasında yer alan ‘Vizontele’ Güneydoğu’da, ‘Düğün Dernek’ serisi Sivas’ta, ‘Eyyvah Eyvah’ Çanakkale Geyikli’de, ‘Ekşi Elmalar’ Hakkari ve Antalya’da çekildi. BKM filmlerinde Türkiye’nin neredeyse her köşesinden ayrı bir hikaye seyirci ile buluşabildi. Böylece herkes bir karakteri veya bir konuyu kendine daha yakın bulabildi. BKM’nin bu geniş çerçevesi, birçok sinema filminin de BKM çatısı altında yapılmasına olanak sağladı. Oyuncular, senaristler ve yönetmenler daha özgür bir alanda çalışma imkanı bulabildi.

 

Yeşilçam tadında filmler

BKM filmleri için genellikle ‘Yeşilçam tadında, sıcaklığında’ yorumları yapılır. Çünkü amaç tek bir star ismi alıp gişeye oynayacak filmler yapmak değil hiçbir zaman. Öncelikli olan konu ve karakterler. Eyyvah Eyvah’da Hüseyin Badem, Düğün Dernek’te Fikret ve Çetin, Deliha’da Zeliha bizden biri. Kardeşimiz, komşumuz belki de bir akrabamız… Diyaloglar, yaşananlar yabancı değil.

 

 

En büyük ihtiyaç komedi

Türk halkı tarihi boyunca zorlu dönemlerden geçti. Bu yüzden sinema her zaman bir nefes alma, başka dünyalara yolculuk yaparak zor günlerde biraz da olsa acıları hafifletme görevi üstlendi. Bunu çok iyi bilen BKM ekibi, tiyatrodan da gelen alışkanlıkla ağırlıklı olarak komedi türünde filmler yapmayı tercih etti. Dram türündeki yapımlarda dahi yer yer güldürmeyi eksik etmedi. Böylece Türk halkının en büyük ihtiyaçlarından birini karşıladı: Gülmek.

 

Ancak, bu ihtiyacı karşılarken çok acele etmemesi de biz sinemaseverlerin en büyük dileği. Kalitesiyle, özgünlüğüyle bundan yıllar yıllar sonra da hatırlanacak filmler yaparken arada sadece gişe amaçlı, şaşırtan yapımlar da yapılıyor. Bir işi belli bir zirveye çıkardıktan sonra çok aşağısını yapmak büyük hayal kırıklıkları yaratabilir.

 

 

 

KUTU:

BKM Plato kuruluyor

Sinema yatırımlarına ağırlık veren BKM, yine kazandığını sanata yatırmayı da ihmal etmiyor. Köyceğiz’in Döğüşbelen Köyü’nde ‘BKM Plato’ adıyla film platosu kuruyor. Ve, Türk Sineması’nı uluslararası platformlara taşımak için tüm gücüyle çalışıyor.

 

KUTU:

BKM’nin en çok gişe yapan 10 filminin seyirci sayısı şöyle:

10- Dedemin Fişi: 2.015.665

9- Eyyvah Eyvah: 2.459.815

8- Organize İşler: 2.618.244

7- Vizontele Tuuba: 2.894.802

6- Vizontele: 3.308.120

5- Eyyvah Eyvah 3: 3.414.212

4- Eyyvah Eyvah 2: 3.947.988

3- G.O.R.A.: 4.001.711

2- Düğün Dernek 2: Sünnet: 6.072.509

1- Düğün Dernek: 6.980.070

Pınar Karahan lisansını iktisat ile halkla ilişkilerde, yüksek lisansını ise Marmara Üniversitesi'nde halkla ilişkiler alanında tamamladı. Uzun süre Hürriyet Gazetesi'nde eğitim muhabiri olarak çalıştı. Şimdilerde Vatan Gazetesi'nde ekonomi editörlüğü yapan Karahan, yaklaşık 3 yıldır gazetedeki 'Vizyonist' köşesinde vizyona yeni giren filmleri yorumluyor. Küçük yaşlardan beri, hayalleri gerçek kılabilen tek alan olarak gördüğü sinemayla iş yoğunluğu arasında kaçak yürüttüğü aşk onu Cinedergi ile de tanıştırdı. Karahan; özellikle, yorulduğunu hissettiği, motivasyonunu kaybetmeye başladığı anlarda Bollywood filmlerine sığınıyor. Bir gün zihnindeki hikayeleri beyazperdeye yansıtabilirse, yaptığı filmlerle toplumsal sorunlara dikkat çeken yazar, yönetmen ve oyuncu Aamir Khan'ın yolundan yürümek istiyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.