Yüzüklerin Efendisi filminin hayranı olan ve 13 yılda 500 parçalık koleksiyon biriktiren Güçlü Demircioğlu ile bu merakını konuştuk…

Banu Bozdemir

Önce bu tutkunun başlangıç hikayesini öğrenelim…

Başlangıç noktası Ankara’da dayımın evinde ilk kez romanları görmem ve okumamdır. O zamana kadar Ortaçağ filmleri ve hikayelerine olan merakımı doyuran ilk hikayeydi. Yazarı Tolkien’i tanıdıkça ve okudukça daha ilgimi çekti ve merakım arttı. Sonunda filminin çekilmesi ve onun yanında bir çok ürün çıkarmaları sonucunda koleksiyon yapmaya başladım. Kısaca bu şekilde başladı diyebilirim.

Başka filmler için oldu mu böyle bir koleksiyon merakı?

Sadece Yüzüklerin Efendisi.

Bu koleksiyon merakı eski, değerli ve antika değeri taşıyan şeyleri toplayan kişilerle aynı duygu ya da dürtüye mi denk düşüyor, değilse nasıl bir duygu?

Mutlaka benzerliği vardır ama bence herkesin kendi motivasyonu farklılık gösterecektir. Benim için her parça resimdeki bir renk gibi. Ne kadar çok ve çeşitli o kadar renkli bir tablo. Her aldığım parçada sanki ilk kez birşey almış gibi hissedip on dakika sonra sanki hiçbir şey almamış gibi tekrar yeni bir ürün alma hissi ve açlığı. Buna ne isim verilirse duygu o duygu.

–                  Koleksiyon parçalarını nasıl buluyorsunuz, nereden topluyorsunuz?

İstanbul’da bu konuda çok başarılı mekanlar var. Kadıköy’de Dreamers, Nişantaşı’nda Hero’s Select ve Caddebostan’da POW koleksiyonumun parçalarını genellikle aldığım yerler. Bir o kadarda internet üzerinden alışveriş yapıyorum.

–                  Böyle bir koleksiyon için bütçe gerekiyor olmalı mı?

Bütçe hayatta ki her şey için gerekli. Burada daha çok ihtiyacınız olan bağlılık, istek ve planlama. Daha sonra para tabi ki lazım. Başlangıcı ne istediğinizi belirleyerek yaparsanız daha eğlenceli oluyor.

–                  Her parçada işçilik arıyormuşsunuz sanırım, onu biraz açabilir misiniz?

Tam olarak üzerinde uğraşılmış/düşünülmüş demek daha doğru olabilir. Ürünün parça detayları, pozlanışı (heykel ve büstlerde), özellikle yüz ifadeleri kesinlikle doyurucu olmalı bence. Sideshow bu konuda oldukça başarılı bir firma. Heykelleri çoğunlukla sizi etkilediği için aldığınız ürünler. Toplamak gerekirse baktığınızda size üzerinde uğraşılmış hissettiren her parça bence iyidir.

–                   Sizin gibi Yüzüklerin Efendisi’ni bu derece seven, koleksiyonunu yapan birileri var mı, araştırdınız mı, tanıştınız mı?

Birçok koleksiyoncu var. Sadece Yüzüklerin Efendisi koleksiyonu yapan değil ama yapmaya başlamış bir kaç genç ve güzel insan tanıdım @smeagolshouse instagram hesabım sayesinde. Genel olarak koleksiyon yapan insanların bir bölümüyle tanışmak şansını elde ettim ancak daha tanışamadığım çok insan var.

–                  Koleksiyonunuzun tamamı evde mi? Özel bir köşeyi geçtim, özel bir odadalar mı?

Koleksiyonun tamamı evde. Evet kendilerine özel odaları var. Bazı parçaları salon veya evin belli bölgelerine dekoratif amaçla koyduğumda oluyor.

–                  Yeni Zelanda’ya gidip son noktayı koydum demişsiniz? Yani koleksiyon devri bitti mi?

Son nokta ifadesi tam bana ait değil aslında. Son nokta ancak Yeni Zelanda’ya yerleşip koleksiyona orada devam etmek olabilir. Bunun dışında herhangi bir şekilde son nokta olması gibi bir durum yok. Hayat devam ettikçe geliştirerek ve gittikçe büyüterek devam etmeye çalışacağım.

–                  Filmle ilgili tüm seri koleksiyonu elinizde mi?

Tüm ürün gamını düşünürsek aslında gidecek çok yolu var. Daha alınacak ve sergilenecek çok parça var. Ayrıca o ürünlerin sunumu için çeşitli düşüncelerimde var. Zamanla gerçekleştirmeyi istediğim bazı planlarım var. J

–                  Başka bir filmle ilgili koleksiyonunuz var mı? Ya da tutkunuz?

Bazı filmlere ait birkaç figürüm var. Ama ikinci bir koleksiyon olarak futbol takımlarının formları var. Gittiğim her şehrin takımının formasını almaya çalışıyorum. Yerli yabancı yüzün üstünde formam var. Bodrumspor’dan Malezya Milli Takımı’na kadar birçok takımın forması bulunmakta koleksiyonda.

–                  Yüzüklerin Efendisi tutkusu sinemadan yoksa edebiyattan doğan bir tutku mu sizce?

Sinemaya hep bir düşkünlüğüm vardı. Ailemde ciddi sinema meraklısı bir ailedir. Bende bildim bileli her fırsatta sinemaya gitmeye çalışıyorum. Aslında her ikisinden de biraz parçalar var. Ama asıl tutkum Ortaçağ kültürlerine ve Kuzey Mitolojisi’ne karşı. Hep arkeolog olmak istemişimdir. Kitapların ve onların uyarlaması olan filmlerin hikayeye yaklaşımı ve görselleri Yüzüklerin Efendisi tutkumun başlangıcıdır.

–                  Başka söylemek istedikleriniz?

İnsanların hobilerinin olmasının zihinsel ve bedensel gelişimlerinde faydalı olduğunu düşünüyorum. Burada hobinin açılımı illa birşeyler biriktirmek değil müzikten spora kadar inanılmaz geniş bir menü var önünüzde. Bu şekilde belki boşluktan ve boş kalmışlıktan oluşan saldırganlık ve belli başlı bazı sıkıntıların oluşmayacağını düşünüyorum.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.