Ayna: Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat. (TDK Büyük Türkçe Sözlük)

Yaz ayları korku filmlerinin daha fazla vizyon şansı bulduğu aylardır. Temmuz ayında gösterime girecek korku filmlerinden biri de 1978 doğumlu Amerikalı sinemacı Mike Flanagan’ın yönettiği Occulus/Göz. Absentia ile korku severlerin dikkatini çekmeyi başaran Flanagan, Occulus’de bir aynanın yüzyıllardır devam eden lanetini iki kardeşin özelinde anlatıyor. Buradan hareketle başköşeye aynaların yerleştiği korku filmlerinden bazılarını yeniden hatırlayalım istedik.

Aynalar korku filmlerinde çok sık kullanılan eşyalardan biridir. Aynanın doğası gereği görüntümüzün tam zıttını yansıttığı düşünülürse; aynaya bakan bir karakter üzerinden birçok şey anlatılabilir. Ayna, karakterin çift kişilikli olması, iyi ya da kötü olması veya iyilikle kötülük arasında kalması, içindeki kötülüğün yansımasını görmesi gibi resmedilmesi güçmüş gibi duran birçok meseleyi rahatça ifade edebilmeye yarar. Aynı zamanda aynalar alternatif bir dünyanın geçiş noktaları olarak da ifade edilir. Hikâyeler ve efsaneler ile desteklenen bu ifade şekli, seyirci için kabul edilmesi çok da zor olmayan bir durumdur. Bu nedenle, özellikle hayalet filmlerinde, sıkça başvurulan eşyalardan biri haline gelir.

Korku filmlerinin vazgeçilmez eşyalarından biri olan aynaların kullanıldığı filmlerin sayısı neredeyse külliyatın bütününe yakın düşecektir. Aşağıdaki seçki, ilk paragrafta belirttiğim gibi, sadece aynaları başköşeye yerleştirenler arasından en fazla önemsediklerimi kapsıyor.

Mirrors (1978)

Yönetmenliğini Noel Black’in yaptığı Mirrors, 1974 yılında çekilmesine rağmen senelerce gösterim şansı bulamamış ve ancak 1978’de gösterilebilmişti. The Exorcist’in (1973) yakaladığı başarının peşinden çekilen bu düşük bütçeli korku filmi için Exorcist ile Polanski şahikası Repulsion’ın (1965) bir karışımı denebilir. Exorcist serisinin ilk iki filminde de yer alan Kitty Winn’in canlandırdığı Marianne, kocasıyla beraber New Orleans’a gelir. Kaldıkları otelin çalışanları tarafından ‘voodoo’ büyüsüne maruz kaldığına inanan Marianne’in gerçeklikle bağları kopmaya başlar. Bu filmde aynalar, Marianne’in gördüğü rüyalarda devreye giriyor. Çok sayıda aynanın çevrelediği rüyasında, tanıdığı birinin yansımasını aynada gören genç kadın, daha sonra o kişinin öldüğünü öğreniyor.

Mirror Mirror serisi (1990-2000)

Serinin ilk filmi Mirror Mirror’da (1990) dul annesi ile birlikte yeni bir kasabaya taşınan utangaç Megan’ın yeni yaşam alanına uyum sağlama çabası anlatılıyor. Winona Ryder çakması Rainbow Harvest’ın canlandırdığı Megan, okuldaki arkadaşları tarafından dışlanınca, içinde şeytani bir varlığın gizlendiği bir ayna ile yakınlaşır. Aynanın ya da aynanın içindeki şeytani varlığın yardımıyla, kendisine kötü davranan herkes bir kazaya kurban gider. Mirror Mirror, telekinetik güçleri çıkarıp yerine aynanın içindeki şeytani varlığı ekleyerek farklılaştığını zanneden, kötü bir Carrie (1976) kopyası. Megan’ın annesi rolündeki Karen Black’e saygımız sonsuz ama bu filmi sonuna kadar izleyebilmek için peygamber sabrı gerekiyor. Benzer konuları işleyen ucuz devam filmleri ise sırasıyla şöyle:

 

Mirror, Mirror 2: Raven Dance (1994)

Mirror, Mirror III: The Voyeur (1995)

Mirror, Mirror IV: Reflection (2000)

Candyman (1992)

Şehir efsaneleri üzerine tezini yazmakta olan Helen Lyle (Virginia Madsen), Candyman efsanesi ile ilgilenir. Efsaneye göre aynaya bakarak beş kez ‘Candyman’ dendiğinde Candyman ortaya çıkacak ve kendisini ortaya çıkaran kişiyi kanca eliyle öldürecektir. Efsaneye şüpheci bir tavırla yaklaşan Helen, Candyman hakkında araştırma yapmaya başlar ve umduğundan çok daha fazlasını bulur. Bernard Rose’un yönettiği Candyman, çoktan korku klasikleri arasındaki yerini aldı. Candyman rolündeki Tony Todd da unutulmaz korku figürlerinden biri haline geldi. Zeki senaryosu ile dikkat çeken film, aynayı başarıyla kullanma şekli ile de bu listenin demirbaşlarından biri olmayı sonuna kadar hak ediyor.

Geoul sokeuro (Into the Mirror, 2003)

Geçirdiği büyük bir yangın sonrası restore edilen bir AVM’de açılış için son hazırlıklar tamamlanmaktadır. AVM’nin güvenlik bölümünün başında Woo Yeong-min (Ji-tae Yu) isminde eski bir polis vardır. Bir rehine olayı esnasında zanlıyı ateş ederek öldüren(!) Woo, zanlının ölmeden önce tetiği çekerek elindeki rehineyi de yanında götürmesine sebebiyet vermiştir. Bu olaydan sonra polis teşkilatından ayrılan Woo, AVM’nin genel müdürü olan dayısı sayesinde bu işe girer. AVM’de vuku bulan ve aynalarla yakından alakalıymış gibi duran bir dizi ölüm sonrası, seri cinayet olabileceğinden şüphelenen polis olayları araştırmaya başlar. Polis ve Woo cinayetlerin ardındaki gizemi çözmek için canla başla çalışır. Buram buram M. Night Shyamalan kokan finali biraz sönük kalsa da izleyeni tatmin etmeyi başaran Geoul sokeuro’nun açılış sahnesi, ayna kullanarak çekilmiş sahneler arasında favorilerimdendir. Filmde Woo’nun psikiyatrist arkadaşının söylediği şu sözler hem filmin altyapısı, hem de bu liste ile yakından ilgili: “Yansımanın başka biri olduğunu düşünmeye başladığında, herhangi bir anda, iki benlik ve iki dünya ortaya çıkabilir. Kendinden nefret etmek, zihinsel bir şokun tetiklemesi, kişiliğin bölünmesine sebep olur ve iki dünya algılarsın, aynanın iç tarafı ve dış tarafı. Dünya iki simetrik dünyaya bölünmüştür, kişi psikolojik olarak ikiye bölünmüştür diyebiliriz. Bunun sonucunda ayna, yaşayan ve ölü bir kişi arasında bir geçitmiş gibi davranır, ya da iki ayrı dünya arasındaki bir kapı gibi. Eğer aynanın dış tarafında ölürsen iç tarafında hala yaşıyor olabilirsin. Aynı şekilde, eğer aynanın içindeki sen ölürsen, yansımanı göremezsin. Bazı insanlar Da Vinci’nin aynanın içinden geldiğine inanır. Onun aynada yansımasını görmediğini söylerler.

Mirrors (2008)

Amerika’nın durmak bilmeyen sömürme alışkanlığı sinema alanında da bütün hızıyla devam ediyor. Bir üstte yer alan Güney Kore yapımı filmin ‘remake’i olan Mirrors, orijinali kadar etkileyici değil ne yazık ki. Korku sinemasının çok şeyler beklediği yönetmen Alexandre Aja’nın okyanus ötesine geçtikten sonra kendini teslim ettiği, ana akım kalıpları arasına sıkışıp kalmış ‘remake’lerden bir diğeri olmaktan öteye geçemiyor. Ayrıca Hollywood’un ithal sinemacılarından Victor Garcia’nın yönettiği Mirrors 2 (2010) isimli bir devam filmi de mevcut.

Dark Mirror (2007)

Pablo Proenza tarafından yönetilen Dark Mirror, yeni evlerine taşınan üç kişilik bir ailenin başına gelenleri anlatıyor. Deborah, kocası Jim ve oğlu Ian ile beraber taşındıkları evde aynalardan ve camlardan yansıyan görüntüler görmeye başlar. Komşusundan evde daha önce ünlü bir ressamın ailesiyle beraber yaşadığını ve garip bir şekilde ortadan kaybolduklarını öğrenir. Evin geçmişini araştıran Deborah, evdeki aynaların içinde bir kötülüğün var olduğuna kanaat getirir. Klişelere hapsolmuş yapısıyla pek de rafine bir film olarak değerlendiremeyeceğimiz Dark Mirror, evde tek başına kalan bir kadının sıkıntılarını bir hayalet hikâyesine sarıp sarmalayarak anlatma çabasında.

Listede yer alanların dışında aynayı başköşeye yerleştiren birkaç korku filminin daha ismini anmazsak olmaz; Endonezya yapımı Mirror (2005), Poltergeist III (1988), Malezya yapımı Chermin (Mirror, 2007), Hong Kong yapımı The Mirror (1999) ve Meksika yapımı El espejo de la bruja (The Witch’s Mirror, 1962).

Murat Kızılca

 

 

1971 Beylerbeyi, İstanbul doğumlu. 2008 yılında Öteki Sinema ekibine katıldı. 2012-2013 yılları arasında Popüler Sinema için vizyon filmleri yazdı. Kasım 2013’ten itibaren aylık online sinema dergisi CineDergi için Bilinmeyen isimli köşeyi hazırlıyor. Kasım 2014’ten beri aylık kültür sanat dergisi kargamecmua için sinema yazıları kaleme alıyor. Halen yazmaya devam ettiği Öteki Sinema’da bir yandan da editörlük görevini sürdürüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.