Bu hafta vizyona giren Özge Özberk imzalı N’apçaz Şimdi filmini konuştuk Özgür ve Özge Özberk kardeşlerle… İşte o ilginç röportaj…

Film çekmeye neden ve nasıl karar verdiniz? Sonuçta biz sizi oyuncu olarak biliyoruz… ÖZGÜR ÖZBER: Ken her oyuncunun, kendi gönlünde yatan, insanlarla paylaşmak ve anlatmak isteyeceği bir hikayesi olduğuna eminim. Benim de hikayelerim var, anlatmak istediklerim var  ama yönetmenlik tecrübe ve birikim isteyen bir mevki. Bu yüzden de ilk filmim bu hikayeler içerisinde bence en basit ve anlatımı en kolay olanı olan “N’apcaz Şimdi?” oldu ve bence de çok iyi pratik yaptığım bir film oldu.

ÖZGE ÖZBERK: Yapımcılığı da denemek istedim diyebiliriz. Aslında bir anda olan bir iş değil bu. Biz şirketimiz olan Özgür Yapımlar’ı üç yıl önce kurduk üç yıldır projenin her detayını ince ince çalıştık. Ancak şimdi çekebildik.

İnsanlar önce evlenip sonra neden o evlilikten kurtulmaya çalışır? Konu tam olarak bu mu?
ÖZGÜR ÖZBER: Aslında bir mesaj vermeye çalışmadık bu filmde. Bizi bize göstermeye çalıştık. Çünkü film tamamen 3. sayfa hikayesi. Ama işin içine şanssızlık, biraz da beceriksizlik öğelerini katınca gerçekten ızlemeye değer komik bir film ortaya çıktı. İzleyenlere bıyık altından “bu benim başıma da geliyordu az kalsın:) “ dedirtmek istedim.

ÖZGE ÖZBERK: Ben filmde Nalan karakterini canlandırıyorum. Ufuk Özkan’ın oynadığı Toygar karakterinin karısı. Filmin ana cümlesi, “Hangimiz bir an bile olsa ondan kurtulmak istemedik ki?” Filmde kurtulmak istenen kişiyim ben. Yani Ufuk benden kurtulmak istiyor ve bunun için de bir plan yapıyor. Ama bu plan o kadar çok eline, ayağına dolanıyor ki işin içinden çıkılmaz hale geliyor. Komedi de buradan çıkıyor.

Günümüzde çok yaşanan bir konu, sanırım komedi olarak çekmeye karar verdiniz? Bunun bir sebebi var mıydı?
ÖZGÜR ÖZBER: E tabi günümüzde sosyalleşmek  o kadar kolaylaştı ve  eski defterleri açabileceğiniz o kadar çok yer var ki. Facebooktan eski dostları! bulmak birçok sorunu beraberinde getiriyor tabi. Sadece o da değil daha rahat bir toplum olduk ve bu nedenle ilişkilerde de de sorunlar çıkmaya basladı. Bunu konu alan bir film aslında.

ÖZGE ÖZBERK: Bu senaryo Özgür’ün aslında. Özgür bunu kısa film senaryosu olarak yazmıştı 2001 yılındaydı sanırım. Özgür bu şekilde oluşturmuş senaryoyu. Sonrasında benim de ufak tefek eklemelerim oldu. Setteki doğaçlamalarla çok daha oturdu.

Tarzınızı komedi olarak mı belirlediniz? Yani bundan sonra çekeceğiniz filmler de mi komedi olacak?
ÖZGÜR ÖZBER: Hayır bir sonraki filmim bir komedi-drama olacak. Tam toplumumuza uygun. Gülerken ağlamayı çok seviyoruz bence.

ÖZGE ÖZBERK: Yo hayır o şekilde belirlediğimiz bir tarzımız yok. Sonraki filmler dram da olabilir… Ama önce N’apcaz Şimdi’ye gelecek yorumları bekliyoruz.

Ülkemizdeki komedi filmlerini nasıl buluyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZBER: Çizgisini çok beğendiğim oyuncu arkadaşlarım ve onların başrollerini paylaştığı filmler var. Ama beğenmediklerim çoğunlukta. Çünkü komedıyı biz hep ucuzlaştırıyoruz. Komedının aslında bır dramadan çıktığını unutuyoruz. Hatta komedi filmlerini skeçler haline çeviriyoruz ki bence bu benım sevdiğim bir tarz değil. O nedenle kendi filmimde mümkün olduğu kadar skeç değil de sinema bütünlüğü olan bir senaryo oluşturdum. Çekerken de sinemanın evrensel kurallarına uymaya çalıştım. Yakında başarılı mıyım değil miyim goreceğiz.

ÖZGE ÖZBERK: Bence çok iyi komedi filmleri çekiliyor. Aslına bakarsanız komedi dramaya göre daha zor. Ağlatmak, güldürmekten kolay. Ama bu konuda Türk sinemasının başarılı olduğunu düşünüyorum. Kemal Sunallar, Şener Şenler’le gelen, yeni jenerasyon oyuncu, yönetmen ve senaristlerle devam eden, başarılı bir komedi sinemamız olduğunu düşünüyorum.

Film çekmeye ilk bu filmle mi karar verdiniz, yoksa başka filmler var mıydı aklınızda?
ÖZGÜR ÖZBER: Aslında çekmeyi planladığım ikinci film, biraz daha zor ve tecrübe gerektiren bir film. Bu nedenle daha basit oldugunu düşündüğüm “N’apcaz Şimdi” filmiyle yola çıktım.

ÖZGE ÖZBERK: Fikirlerimiz vardı ama bu filmde daha nettik. İlk film için daha rahat çalışabileceğimiz, daha rahat kotarabileceğimiz bir projeydi. Biz de ilk filmimizde cok fazla zorlanmamak için bu senaryoyu çekmeye karar verdik. Bu film bizim için bir nevi sınav aslında.

Bir insan iki ilişki arasında kalınca ne yapar?..

ÖZGÜR ÖZBER: Aynen Ufuk Özkan’ın canlandırdığı başrol karakterimiz gibi ne yapacağını bilemez herhalde 🙂

Oyuncu seçimi nasıl oldu? Mesela kardeşiniz Özge hanım da var, projeyi beraber mi oluşturdunuz?

ÖZGÜR ÖZBER: Özge’ye senaryoyu kaba hatlarıyla bitirdikten sonra yolladım çok benimsedi ve üç sene boyunca sıklıkla uzerinden geçtik. Mutfak benim ama servis Özge’nin diyelim 🙂

İlk filminiz içinize sindi mi? Yani tam anlamıyla içinize sinen bir film çıktığını düşünüyor musunuz?

ÖZGÜR ÖZBER: Zaman anlamında biraz zorlandık aslında çünkü filmi gişesel sebeplerden dolayı bir ay öne almamız gerekti ki bu da öğrenimimizin bir parçasıydı. Bu nedenle istediğim kadar revize edemedım ama bu haliyle bile kahkahalar gala salonunu inlettı düşünün yani 🙂

 

ÖZGE ÖZBERK: İçimize sindi evet. Ama bundan sonrasına seyirci karar verecek. Biz de gelen yorumlara göre eksik ya da fazlalıklarımızı görüp, bir sonraki filmimizde bunları telafi etmeye çalışacağız.

Son olarak neler söylemek istersiniz?
ÖZGÜR ÖZBERK: İlk filmimiz benim için çok iyi bir okul oldu. O kadar çok şey öğrendim ki ikinci filmimle alakalı hersey cok daha kolay olacak.. En azından öyle umuyorum..  Son olarak şunu soylemeliyim. Zor günler geçirdiğimiz şu günlerde insanların yüzünü biraz da olsa gülümsetebilirsek, bence görevimizi iyi yapmışızdır. Umarım bu ilk fılm diğer birçok güzel filme öncülük eder bize ve bizim gibi girişimci arkadaşlara…

 

twitter.com/BanuBozdemir

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.