Banu Bozdemir

Sinema unutturmuyor, tanıklık etmemize, hatırlamamıza her daim yardımcı oluyor. Kah psikolojik, kah bir savaş sonrası bir unutkanlık. Kendine acı veriyor diye aşkını hafızasından sildirmek ister mi? Ya da unutmaması gerektiğini bile bile unutur mu? Hatırlayamadığı şeyden sorumlu olur mu? Bunların hepsi sinemada kendisine yer bulmuş unutma halleri… Biz de kendimizce on filmlik bir liste yaptık, unuttuklarımız olduysa da ‘unutmanın filmleri’ne sığındık…

The English Patient / İngiliz Hasta
Laszlo Almays bir harita yapımcısıdır ve sahra çölünün bazı bölgelerinde harita çıkarmakla görevlidir. İkinci Dünya Savaşı’nda geçen hikayede bir uçak kazasında Almays’ın vücudunda yanıklar oluşur ve yatağa düşer. Ona bakacak kişi Hanna adında bir hemşiredir. Eski bir italyan manastırında kalmaya başlayan Almays gizemli geçmişini hatırlamaya başlar. Micheal Ondaatje’ nin aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan film, II. Dünya Savaşı İtalya’sından Kuzey Afrika’nın savaş öncesi çöllerine kadar aşk, benlik ve savaşın öyküsünü anlatıyor. Minghelle, film boyunca aşkın farklı türlerini getiriyor karşımıza; Hana’nın hastasına duyduğu şefkat, Kip ile yaşadığı yoğun aşk, Almasy ile Katherine’in ilişkisi ve Almasy’nin milliyetçi tutkular yüzünden mahvedilen çöle duyduğu sevgi…

Çıldırış / The Jacket
Jack Starks, Körfez Savaşı sırasından başından ağır yaralanmasına rağmen hayatta kalabilmiş eski bir askerdir. İyileşmesine rağmen sürekli hafıza problemleri yaşayan Jack, hiç akrabası da olmadığı için bu krizleri daha da ağır geçirmektedir. Son çare olarak doğduğu kasabaya, Vermont’a geri dönmeye karar verir. Otostopla yoluna devam eden Jack, arabası bozulmuş sarhoş bir kadına yardım eder. Kadının 8 yaşında bir kızı vardır. Kanada sınırını geçmek üzere yol alan bir adam tarafından arabaya alınırlar ve biraz ileride polis kontrolü ile karşılaşırlar. Jack’in gelgitlerle dolu hafızasındaki son görüntüler bunlardır. Kendine geldiğinde bir akıl hastanesine hapsedildiğini fark eden genç adam, bir polis memurunu öldürmekle suçlanmaktadır. Olayla ilgili hiçbir şey hatırlamayan Jack, kendisine deneysel ilaçlar verip işi daha da çıkılmaz hale getiren Dr. Becker’ın hastasıdır. Düşle gerçek arasında gidip gelen adam, Jackie adında bir kızla tanıştığını hatta bir geceyi onun evinde geçirdiğini hatırlar. Kurtuluşu bu genç kadının ellerinde midir, yoksa düşlerindeki gibi dört gün sonra ölecek midir?

Kelebek Etkisi / Butterfly Effect
Evan Treborn zaman mevhumunu yitirmiştir. Hayatının erken evrelerinden itibaren, önemli anları bir unutkanlık kara deliğinde yok olmuş, çocukluğu hatırlayamadığı bir dizi dehşet verici olayla gölgelenmiştir. Geriye kalansa hafızasının hayaleti ve çevresindeki kırık hayatlardır: Çocukluk arkadaşları Kayleigh, Lenny ve Tommy’nin hayatları. Çocukluğu boyunca, Evan kendisini günlük tutmaya ve günlük hayatındaki ayrıntıları yazmaya teşvik eden bir psikologun gözetimindedir. Artık üniversitede olan Evan, günlüklerinden birini okurken, kendini birden bire ve açıklanamayan bir nedenle geçmişe dönmüş bulur. Anlar ki yatağının altında sakladığı defterler geçmişe dönüp, hatıralarını anımsayabilmesi için birer araçtırlar. Ama bu anımsayışlar, arkadaşlarının, özellikle de yetişkinliğinde de sevmeye devam ettiği çocukluk aşkı Kayleigh’nin yıkılmış hayatından sorumluluk duymasına neden olur. Çocukken elinden gelmeyen şeyleri yapmaya karar veren Evan, kasıtlı olarak geçmişe yolculuklar yapar. Bugünkü aklıyla çocukluk bedenine girerek, tarihi yeniden yazmaya, ve arkadaşlarını ve sevdiklerini bu travmatik deneyimlerden kurtarmaya çabalar. Ama Evan ne zaman geçmişte bir şey değiştirse, yaptıklarının bugünde beklenmedik ve feci sonuçlar doğurduğunu görür. Ne kadar çaba gösterirse göstersin, kendisi ile Kayleigh’nin “sonsuza dek mutlu” yaşadıkları bir gerçeklik dünyası yaratamayacak gibi gözükmektedir.

Sil Baştan / Eternal Sunshine of the Spotless Mind
Joel Barish ve Clementine Kruczynski iki yıldır beraberdirler fakat gitgide daha da kötüleşen ilişkileri neredeyse bitmek üzeredir. Clementine bir gün yeni keşfedilen bir makine için denek olmayı kabul eder. Bu makine insanın hafızasını gözler önüne sererek istenilen yerleri silme özelliğine sahiptir. Clementine de Joelle olan ilişkisini hafızasından sildirmek ister. Deneyden sonra artık ne ilişkisini ne de Joel’i hatırlamamaktadır…Bunu öğrenen Joel küplere biner ve o da hafızasından Clementine’i sildirmek ister. Makineye bağlanıp ilişkisini yeniden izlerken yaşanılan güzel şeyleri görünce Joel pişman olur ve makineyi durdurmak ister… Sinema tarihinin en güzel filmlerinden birisi…

Momento / Akıl Defteri
Leonard Shelby, pahalı takım elbiseler giyer, son model bir Jaguar kullanır; bunun yanında ucuz, tanınmamış motellerde konaklar ve ödemelerini hep nakit parayla gerçekleştirir. Başarılı bir iş adamı görüntüsündedir… Ancak Leonard’ın tek işi intikam almaktır; karısının ırzına geçip öldüren adamın peşindedir. Şüpheleri polis tarafından dikkate alınmayan Leonard’ın yaşamındaki tek mücadelesi, adalet arayışı üzerine kurulmuştur. Katili belirlemesinde ise büyük bir zorlukla karşı karşıyadır. Leonard’ın nadir görülen, tedavisi olmayan bir hafıza kaybı hastalığı vardır. “Kaza” öncesi olayları tüm ayrıntılarına kadar hatırlayabilen Leonard, 15 dakika önce ne olduğunu, ne yaptığını, nereye gittiğini ve neden gittiğini bilememektedir. Eski bir sigorta müffettişi olan Leonard bu probleminin farkındadır. Üstelik bununla başa çıkacak disiplin ve motivasyona sahiptir; sevgili karısının son dakikalarının zalim anısı. Kaybettiğinin gölgesinde kalarak, yaşamını kart indeksleri, fotoğraflar, dosyalar, tablolar, dövmeler ve geçmişi hatırlamasını sağlayacak, tutku haline gelmiş alışkanlıklarla yeniden biçimlendirmiştir. Bunlar kendisine zaman ve yere ait yardımcı deliller sunarken, onu misyonuna da yaklaştırmaktadır. Mecburen Leonard, karakterlerini veya dürüstlüklerini iyi kestiremediği halde tamamiyle problemi yüzünden başka insanlara da güvenmek zorundadır.

Gizemli Şehir / Dark City

John Murdoch, bir sabah nasıl geldiğini bilmediği yabancı bir otel odasında uyanır ve vahşice işlenmiş cinayetlerin katili olarak arandığını fark eder. Hafızasını kaybetmiş olduğu için cinayetleri işleyip işlemediğini dahi hatırlayamamaktadır. Dedektif Burmstead tarafından aranan Murdoch, gerçekte kim olduğunu öğrenmek ve karşılaştığı bu korkunç bilmeceyi çözmek için büyük bir mücadeleye başlar. Yeraltında yaşayan garip canlılarla karşılaştığında olayı çözmeye çok yaklaşmıştır. “The Strangers” olarak tanımlanan, zamanı durdurma ve dünyanın fiziksel yapısını değiştirme gücüne sahip olan bu yaratıklar, direkt olarak insan beynine hakim olabilmekte ve olayları istedikleri şekilde yönlendirebilmektedirler. Bu yaratıkların bir şekilde yok edilmesi gerekmektedir ve bunu yapabilecek tek kişi de Murdoch’tır. Esrarengiz Dr. Schreber’in yardımı ve kendi anıları sayesinde kendisiyle ve yaşadığı dünyayla ilgili korkutucu gerçeklere ulaşacaktır. Alex Proyas’ın 90 sonlarında çektiği Dark City, türevleri arasında kendine çabuk yer edinmeyi başarmış başarılı bir bilim-kurgu filmi.
50 İlk Öpücük/50 First Day
Dr. Henry Roth, Hawaii’nin ünlü playboylarından birisidir. Fakat Lucy ile tanışınca farklı duygular hissetmeye başlar. Kalbini çalan bu kadının dünyada çok az rastlanan bir rahatsızlığı vardır. Her gün bir önceki gün yaşadıklarını unutarak uyanan Lucy, sürekli yenilenen bir hafıza kaybı yaşamaktadır. Henry her yeni günde yeniden kendisini tanıtmak ve yeniden kendisinden etkilenmesini sağlamak zorundadır. Bu durum Henry’nin işini zorlaştırmanın yanında, aslında daha da fazla bağlanmasına sebep olacaktır. Adam Sandler ve Drew Barrymore’un uyumlu bir ikili oldukları 50 İlk Öpücük, hoş bir romantik-komedi olarak hafızalarda yer ediyor.

Geçmişi Olmayan Adam / Bourne Identity
Bir İtalyan balıkçı teknesi, ölmek üzere bir adamı bularak kurtarır. Genç adam iyileştiğinde, ciddi bir hafıza kaybı geçirdiği farkedilir. Kim olduğunu ve o hale nasıl düştüğünü hatırlamamaktadır. Kim olduğunu araştırırken, bazı özel yetenekleri olduğunu fark eder. Yakın dövüş ve yabancı dillere inanılmaz yatkınlığı vardır. Marie adlı güzel kadının da yardımıyla kendisini öldürmeye çalışan suikastçilerden kaçarak kimliğini bulmaya çalışır. Başarılı bir casus hikayesi olarak beğeni toplayan Geçmişi Olmayan Adam, bu beğeninin getirisi olarak devam filmlerine de yol verdi.

Hangover
Filmde arkadaşlarının düğününden iki gün önce bekarlığa veda partisi vermek için Las Vegas’a giden dört arkadaş, sarhoş oldukları parti gecesinin sabahında odalarında bir kaplan, tavuklar ve dolapta ağlayan altı aylık bir bebek ile uyanırlar. Ayrıca damat ortada yoktur. Bir gece öncesine dair hiçbir şey hatırlamayan üç arkadaş ip uçlarını takip ederek işlerin nerede kontrolden çıktığını bulmak zorundadırlar. En önemlisi de damadı bularak zamanında Los Angeles’a düğününe yetiştirmeleri gerekmektedir.

Unknown
Beş adam, kilitli bir depoda uyandıklarında ne geçmişlerine dair ne de oraya nasıl geldiklerine dair hiçbir şey hatırlamazlar. Bilmedikleri bir oyunun içindeymişçesine birbirlerinin ve kendilerinin kim olduğunu anlamaya çalışırlar. Kısa zamanda ortaya çıkar ki, gerçekten içinde bulundukları şey bir oyundur. Canlı kalmak için kimin iyi taraftan, kimin kötü taraftan olduğunu anlamaları gerekmektedir. İlk yönetmenlik denemesi olan Unknown’da başarılı bir oyuncu kadrosu ile çalışan Simon Brand, gizemli bir hikaye ile karşımıza çıkıyor.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.