Murat tolga şen

Yıl 2078, Sirius 6B gezegeninde bir maden kolonisi keşfedilmiştir. Güneş sisteminin tüm gezegenlerinde son 50 yıl boyunca tim maden işletimi “Yeni Ekonomik Blok” yani N.E.B loncası tarafından yürütülüyordu. 20 yıl önce N.E.B Sirius 6B’de, Dünyanın enerji sorununu çözecek madeni keşfetti : Berniyum…

Ama hemen ardından Berniyum çıkarmanın ölümcül dozlarda kirlenme ve radyasyon yarattığını gördüler. “İttifak” olarak da bilinen maden işçileri ve Bilim adamları federasyonu maden işletmelerinin derhal kapatılmasını istedi. N.E.B’in buna yanıtı savaş ilan etmek oldu. İttifak ve N.E.B arasındaki bu çatışma Dünya üzerindeki yeni bir soğuk savaşın tetikleyicisi olmuştu. Ama Sirius 6B’de savaş başlar başlamaz bitti. N.E.B’in aralıksız Nükleer bombardımanı sivil nufusun büyük bölümünü yokederken bir zamanlar Cennet olan gezegeni de harabeye çevirmişti.Şimdi savaşın 10. yılı dolarken Sirius 6B’de kalan bir avuç insan hayal gücünün ötesinde yeni bir tehdit ile yüzleşiyorlar: Screamers / Çığlıkçılar!

Screamers / Çığlıkcılar dünya sinemalarında 1995 yılında gösterilmiş ve kült mertebesine ulaşmış, Kanada yapımı ilginç bir Post Apokaliptik… Philip K. Dick’in kısa öyküsü “İkinci Tür”den uyarlanan film sırtını çok daha önceden kült mertebesine erişmiş “The Thing”e yaslıyor ve neredeyse aynı gerilim, klostrofobi ve paranoya ögelerinden beslenerek finale doğru ilerliyor.

 

Filme adını veren “Screamers” “İttifak” bilim adamlarının kendilerinden sayıca çok üstün olan N.E.B (paralı askerler!) ordusuna karşı geliştirdiği, otonom bir şekilde hareket edebilen, üreyebilen ve gelişebilen robot organizmalar… yer altında hızla ilerliyorlar ve canlı olan herşeye saldırıyorlar. İttifak askerleri dost düşman ayırd etmeyen bu tehlikeli müttefikten! korunabilmek için nabız atışlarının algılanmasını önleyici bilezikler takarak sahaya çıkabiliyorlar ama giderek gelişen bu robot organizmaların herkes için çok başka planları var!

 

Film oldukca ilginç setler barındırıyor. 2 ay’a sahip bir zamanların Cenneti Sirius 6B’nin çorak ve kimi zamanda karlarla kaplı manzaraları görülmeye değer ve hayli inandırıcı. Gösterişsiz ama etkileyici “İttifak” karargahı da mekan duygusunu güçlendirici setler arasında. Genel olarak filmin sanat yönetimi bütcesinden beklenmeyecek kadar başarılı. Film büyük bir filmmiş gibi durmayı bazı anlar dışında oldukca iyi başarıyor.

 

Senaryo aşamasında ise bazı sıkıntılar mevcut: oldukça sıkı başlayan ve iyi bir açılım yapan “Screamers” özellikle finale doğru gereksiz bazı duygusal anlara ve kısa öykünün “hikaye bitti, gerisini siz uydurun!” dediği bir noktaya geliyor ve oldukca büyük mantık hataları yüzünden de başlarda sağladığı etkileyicilikten çok şey yitiriyor. Fakat yine de kendi türü içinde mutlaka seyredilmesi gereken bir film olduğunu söylemeliyim.

 

Filmin konusunun uyarlandığı kısa öykünün yazarı sebebiyle bazı ilginç politik söylemleri de mevcut; Şirketlerin çıkarlarını korumak gerektiğinde savaş ilan edebilmesi ve sivilleri nükleer bombalarla vurabilecek kadar acımasızlaşması gibi! Yaşadığımız dünya da şirketlerin kar için neler yapmayı göze aldıklarını düşününce, 2068 yılında böyle bir şeyin olma olasılığı o kadar da tuhaf gelmiyor. Daha da ilginç olan Şirketin (N.E.B) karşısında duranın devletler değil, işci ve bilim adamları örgütlenmesi yani bir nevi Komünist blok olması. Sanırım devletlerin fonksiyonu bu yüzyılın sonlarına doğru belediyecilik hizmetlerine indirgenecek. Fakat filmin yine kendi içinde bir çelişkisi var. O da son anına kadar Nükleer karşıtı lakırdılarla devam ettirilen senaryonun sonunda yine bu silah sebebiyle kurtuluşun sağlanmasına izin vermesi!

 

“Screamers” çokca “The Thing” az biraz “The Terminator” “Alien” ve “Tremors” tadında paranoya arttırıcı bir bilim kurgu denemesi… Robocop olarak tanıdığımız Peter Weller oldukca inandırıcı bir oyunculukla filmi sırtlıyor. Diğer oyuncular da üstlerine düşeni fazlasıyla yerine getiriyorlar.

 

Oldukca orjinal setlere, seviyeli oyunculuğa sahip, efektleri de çok kötü olmayan (finaldeki uzay gemisi efekti o dönem için çok başarılı bir CGI uygulaması) karamsar bir distopya izlemek isterseniz geçmişin sinema madenlerinde bundan iyisini bulamazsınız.

2005 yılında "Öteki Sinema" sitesini açtı. Rahmetli sinema yazarı Metin Demirhan ve Ali Murat Güven’in verdiği güçlü destekle başlayan bu kişisel macera şimdilerde Türk sinema bloglarının amiral gemisi haline geldi. Murat Tolga Şen, Sinema yazarlığı ve blogculuğuna önem vermeye devam ederek katıldığı platformlarda sinemanın farklı taraflarını konuşmaya devam etti. Blogculuktan profesyonel sinema yazarlığına geçişi ise 2010 başlarında sinema sitesi Beyazperde kadrosuna katılmasıyla oldu. Ayrıca online sinema dergisi Cinedergi, Fotografya, Gölge, Yeni Harman, Modern Zamanlar, Film Arası gibi yayınlara da katkı sağlıyor. 2012 Ocak ayından bu yana Medyaradar sitesinin sinema ve televizyon yazıları da yine Murat Tolga Şen’in kaleminden çıkma.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.