Zaim’in ustalık döneminin ilk ürünü: Gölgeler ve Suretler

ALPER TURGUT

Derviş Zaim’in imgeler ve simgelerle süslediği, kendine has, benzersiz sineması, ilk günden bu güne çok yol kat etti. “Tabutta Röveşata”, “Filler ve Çimen”, “Çamur”, “Cenneti Beklerken”, “Nokta”… Evet, Zaim, Nokta ile kalfalık dönemine de noktayı koymuş oldu. İşte “Gölgeler ve Suretler”, bu keyifli yolculuğun şimdilik son durağı ve bizce ustalığın da ilk adımı…

Derviş Zaim, koşullar oluşmadığı gerekçesiyle Gölgeler ve Suretler’i tam 14 yıl erteledi ve en nihayetinde memleketi Kıbrıs’a dair bu dönem filmini çekebildi. İyi de etti, eksikleri olsa da ortalıkta dolaşan ve filmmişçesine beyazperdeye bulaşan tonla hüsranın arasında ilaç gibiydi. Apaçık bir ifadeyle söyleyelim; Altın Portakal’da hem Gölgeler ve Suretler’in hem de Derviş Zaim’in hakkı yenmiştir. İnanıyorum ki; jürinin olduğu her yerde haksızlık da vardır, birkaç kişiden oluşan ve haliyle öznelliğe gebe jüri gerçeği, tarafsız bir doğum gerçekleştirebilir mi? Elbette, hayır! Tamam, “Çoğunluk”, en iyi film dalında ben de dâhil herkesin favorisi idi ama meslektaşlarım da katılır sanırım Antalya’da en iyi yönetmen dalında Altın Portakal’ı Derviş Zaim almalıydı. Bizim dernek (SİYAD) ile kurgu kategorisi dışında, Gölgeler ve Suretler’in ödül alamaması, hayli garipti. Başka bir jüri, bu filmi ödüllendirebilirdi. Demek ki; yedi kişilik, üç kişilik, beş kişilik jüriyle bu iş olmuyor, ya Oscar ödüllerini perde gerisinden belirleyen akademi üyeleri gibi çoğul bir derecelendirme, eleme, seçme yöntemine geçeceğiz ya da ne ödül alacağız ne de ödün vereceğiz. Bu kadar da basit…

 

Derviş Zaim, Gölgeler ve Suretler’i yazdı, yapımcılığını da sırtladı. Filmin yetkili yapımcılığını Sadık Ekinci, uygulayıcı yapımcılığını Emre Oskay, sanat yönetmenliğini ise Elif Taşçıoğlu üstlendi. Gölgeler ve Suretler’in görüntü yönetmeni ise Emre Erkmen. Filmin oyuncu kadrosu Türk ve Rumlardan oluşuyor; Osman Alkaş, Settar Tanrıöğen, Erol Refikoğlu, Buğra Gülsoy, Hazar Ergüçlü, Popi Avraam, Ahmet Karabiber, Nadi Güler, Ekrem Yücelten, Cihan Tarıman, Cem Yardımcı, Konstantinos Gavriel ve Pantelis Antonas. Film, Kıbrıs’ın Karpaz bölgesi ve Büyükkonuk Köyü’nde çekildi. 8 haftalık ön araştırma sürecinin ardından filmin çekimleri 5 haftada tamamlandı. Karpaz, Büyükkonuk, Gazimağusa halkı da çekimlerde yer aldı. Cenneti Beklerken’de minyatür, Nokta’da da hat sanatından yararlanan Zaim, Gölgeler ve Suretler’de Karagöz ve Hacivat’ı yani gölge oyununu kullanıyor. Yönetmenin gelecekte mimariyi de sinemasına katmayı planlıyor.

 

Kıbrıs’ın ve dolayısıyla Gölgeler ve Suretler’in, Zaim için önemi büyük. O, çatışmaların göbeğinde doğmuş, hatta sığınakta… Babası, olaylardan dolayı onu birkaç ay görememiş. Tarih 1963, ENOSIS, adanın Yunanistan’a ilhakı için EOKA’nın öncülüğünde Kıbrıslı Türklere saldırılar düzenledi. Birçok kişi yaşamını yitirdi, Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve çocukları öldürüldü. 1974 harekâtına giden süreç, başlamıştı. DervişZaim, “ruh” ve “zihin” durumu olduğunu söylediği Kıbrıs’ın ve elbette doğduğu toplumun, artık acılarıyla yüzleşmesi gerektiğini vurguluyor; “İleriye bakmak için bazı şeyleri halının altına süpüremezsiniz. Eğer süpürürseniz onlar hep ortaya çıkar”.

 

Gölgeler ve Suretler’in konusu kısaca şöyle; 1963’te Kıbrıs’ta başlayan olaylar sırasında bir genç kız (Ruhsar), Karagöz kuklacısı olan babasından ayrı düşüyor. Yıkılıp yakılan köylerden, daha güvenli olan kente kaçış macerası sırasında Ruhsar dönüşüyor, olgunlaşıyor. Yaşanan dostluklar ve savaş ortamı, Kıbrıs’ın hikâyesine ışık tutuyor.

 

Sonuçta; filmin en büyük artısı, hamaset denilen tuzağa düşmemesi… Bir adada iç içe yaşayan dini ve dili farklı iki millet, nasıl düşman oluyorlar birbirlerine ve neden en masum olanlar ilk önce düşüyorlar toprağa, film bunu iyi kurgulamış. Düşük bütçeyi de göz önüne aldığımız halde, çatışma sahnesi, yerli standartların çok üzerinde. Gencecik oyuncu Hazar Ergüçlü, böylesi merkezi bir rolün üstesinden gelebilmiş. Ancak oyunculuk adına en büyük başarı, Kıbrıslı aktör Osman Alkaş’a ait, resmen uluslararası bir oyunculuk bu. Filmdeki Rum oyunculara da kocaman bir alkış, dışlanmak pahasına da olsa sinema adına, filmde yer aldılar, tebrikler.

 

Alper Turgut, Adana’da doğdu, üniversitede gazetecilik okudu. Uzun seneler, çeşitli gazetelerde çalıştı, farklı alanlarda görev yaptı, sendikacılıkla uğraştı. Sonra bir gün (Haziran 2006), şans eseri, çocukluk aşkı sinemaya bulaştı, işte o tarihten beridir, filmler üzerine düşünmeyi, konuşmayı ve yazmayı sürdürüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.