TÜRSAK’ın Turkcell’in ana sponsorluğunda Beyoğlu Belediyesi ile birlikte düzenlediği ‘Yeşilçam Ödülleri’ bu yıl üçüncü kez sahiplerini bulmaya hazırlanıyor. 1 Ocak – 31 Aralık 2009 tarihleri arasında gösterime giren 62 Türk filminin doğal aday kabul edildiği “Yeşilçam Ödülleri”nde ilk elemeyi geçip 11 kategoride yarışacak 5’er aday, 22 Şubat gecesi açıklanacak. Sinemada festivallerle ödüllendirilmeye alışmış bir sistemi kökünden değiştiren Yeşilçam Ödülleri’ni organize eden üç kurumun en yetkili kişileriyle konuştuk. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Tursak Başkanı Engin Yiğitgil ve Turkcell Kurumsal İletişim ve İlişkilerden Sorumlu Genel müdür Yardımcısı Koray Öztürkler sorularımızı cevapladı.

 Yeşilçam Ödülleri sinema dünyamızdaki hangi açığı kapatıyor?

Ahmet Misbah Demircan: Yeşilçam ödüllerinin iki tarafı var. Yeşilçam, Beyoğlu’na ait bir marka. Beyoğlu, sinemanın geliştiği, hayat bulduğu ve ilk defa gösterime girdiği bir mekan. Yeşilçam sokağı zaten Beyoğlu’nda bulunuyor. Sinemanın doğduğu büyüdüğü geliştiği ve Türkiye halkının gönlünde yer bulduğu böyle bir olayın ödülünün olmaması büyük bir eksiklikti. Türk sinemasının geçmiş hatırasına sahip çıkması açısından çok önemli. Birinci tarafı bu. İkincisi Yeşilçam ödülü Amerika’daki ‘oscar’ havasında verilen bir ödül. Bir Festival değil.

 

Engin Yiğitgil: 100 yıla yakın geçmişi olan Türk sinemasında, Oscar Ödülleri muadili olan İngiltere’nin Bafta, Fransa’nın Cesar ve Almanya’nın Felix Ödülleri gibi ülke sinemalarının değerlendirildiği geniş kapsamlı bir ödül sistemi yakın tarihe kadar yoktu. Yeşilçam Ödülleri bir yıl boyunca vizyona girmiş olan bütün Türk filmlerinin en büyük değerlendirmesinin yapıldığı bir ödül sistemi açığını kapatıyor.

 

Koray Öztürkler: Son yıllarda Türk sinemasına olan ilginin ciddi oranda artması mutluluk verici. Bu ilginin devam etmesi ve Türk sinemasının ulusal ve uluslar arası alanlardaki başarılarının sürmesi için, desteklerin artarak devam etmesi gerek. Bu nedenle, sinemamızı ileriye taşıyacak her türlü adım ve özel sektörün bu alandaki desteği çok değerli. Yeşilçam Ödülleri’nin sektörde önemli bir misyona sahip olduğunu düşünüyorum. İlk sene 32 olan katılımcı film sayısı, ikinci senede 47’ye yükseldi. Bu sene ise 62 film yarışıyor. Artan ilgi Yeşilçam Ödülleri’nin bir boşluğu başarılı bir şekilde doldurduğunun göstergesi. Kent-kültür-sanat ilişkisinde sinema büyük öneme sahip. Biz de Turkcell olarak, bu organizasyona ana sponsor olarak üzerimize düşen görevi yaptığımıza ve Türk sinemasını ileriye taşımada öncü bir rol üstlendiğimize inanıyorum.

 

Değişik bir oylama sistemi var. En kapsamlı jüri sistemi diyebiliriz. Bunun getirisi nedir?

 

Ahmet Misbah Demircan: Elemeden geçip belli filmlerin seçiminin yapılmadığı tek ödül mekanizması. Geçen yıl vizyona giren Türk filmlerinin tamamı bu ödüle dahil oluyor. Sektörün içerisinden insanlara bu işin seçimi yaptırılıyor.

 

Engin Yiğitgil: Bu sistemin getirisi; en büyük hedef kitlesine sahip olan yedinci sanat sinemayı değerlendiren jüri, gerek profesyoneller, gerekse bu sanata ilgi duyan halkın da katılımıyla oluşturulduğu için, en doğru neticelerden birine çok yaklaşmış olmasıdır.

 

Koray Öztürkler: Turkcell olarak biz Yeşilçam Ödülleri’ni ana sponsor olarak destekliyoruz. Ama filmlerin değerlendirilmesi ve kurulan jüri sistemi konusunu tamamen işin profesyonellerine bırakıyoruz. Sektör profesyonellerinin oluşturduğu geniş kapsamlı jürinin yanı sıra En İyi Film ve Turkcell İlk Film kategorilerine, özel olarak halkın da sinema heyecanını yaşaması ve oylama sistemine dahil olabilmesi için SMS ile oylama için teknolojik altyapı sağlıyoruz.

 

Jüri seçiminde kriterler nedir ve bu yapıyı doğru buluyor musunuz?

 

Ahmet Misbah Demircan: Yaklaşık 2 bin 500’den fazla kişi bu işi seçmek için karakterini bildirmiş oluyor. İlk defa Türkiye’de ödül mekanizması içinde herkesi kucaklayan kuşatan ve bu anlamda tartışmaya imkan vermeyen ve sektörün kendi seçimini yapmış olduğu bir ödül mekanizması olması açısından çok önemli. Bu iki açıdan boşluk doldurduğunu düşünüyorum.

 

Engin Yiğitgil: Jüri Sisteminin kriterleri, gerek sinematografik kaliteden, gerek yedinci sanatın kitleler üzerindeki beğenisinin birleşmesinden doğan ortak bir kriter yapısıdır, ki bunu son derece doğru buluyorum.

 

Ödül sisteminde verilen para ödüllerinin filmleri üreten sanatçılara etkisini değerlendirebilir misiniz?

 

Ahmet Misbah Demircan: Kültür Bakanlığımızda sinemacılarımıza destek veriyor. Yeşilçam’a ve başarıyı desteklemek için tabii ki bir ödülün olması gerekiyor. Dolayısıyla para ödülünün olması önemli ve anlamlı. Sinema sektörünü teşvik etmesi açısından para ödülü çok değerli.

 

Engin Yiğitgil: Ödüllerin sanatçılar üzerinde hem manevi hem de maddi etkisi vardır. Bu ödül sistemi her ikisini de içinde barındırdığı için ideal bir ödül sistemidir.

 

Koray Öztürkler: Turkcell olarak, Yeşilçam Ödülleri’nin özel kategorisini oluşturan Turkcell İlk Film Ödülü’nü veriyoruz. Bu kategoride ilk filmini üretmiş yönetmenlerin eserleri yarışıyor. Turkcell İlk Film Ödülü’nü kazanan genç yönetmeni, 30 bin TL. para ödülü ile destekliyoruz. Sanatının başında olan genç yönetmenleri destekliyor olmak, Turkcell’in sanata katkısını sembolize etmesi açısından güzel bir örnek… Bunun yanında en iyi filme de 150 bin TL ödülü veriyoruz.. Bu ödüllerin genç sinemacıları yeni eserler ortaya çıkarmalarında teşvik ettiğini düşünüyorum.

 

Türk sinemasında sponsorluk sistemi yeteri kadar işliyor mu? Eğer işlemiyorsa aslında bu ödülleri birer sponsorluk olarak da düşünebilir miyiz?

 

Engin Yiğitgil: Türk sinemasında sponsorluk sistemi zaten yok. İşlemesi mevzu bahis değil. Bir iki tane örneğine belki rastlayabiliriz ama hiçbir zaman kurumsallaşmış değildir. Ödüller sponsorluğun yerini tutamaz. Ödüller birer teşviktir, sponsorluk ise profesyonel bir destekleme biçimidir.

 

Türkiye’de sinema üzerine bu tür ödüller hep bir festival yapısı içinde verilir. Yeşilçam Ödülleri ise Türkiye’de pek de görmediğimiz bir yapı. Bu farklılık hangi etkiyi yaratır?

 

Ahmet Misbah Demircan: Bu kapsamda daha tematik ürünler geliştirirse sponsorluğun yolu da açılmış olabilir.

 

Engin Yiğitgil: Türkiye’de birçok festival güzel ödüller veriyor, ancak sizin de söylediğiniz gibi festivallerin kapsamı içinde… Yeşilçam Ödülleri ise bir festivallerden farklı olarak bir ödül sistemidir. Bu farklılık tüm sanatçılarda emek ve sanatlarının değerlendirilme memnuniyetini yaratır.

 

Türkiye’de en fazla seyredilen sinema türü komedidir. Komedi filmlerini üreten yönetmenlerin, komedyenlerin şikayeti festivaller tarafından ciddiye alınmamaktır. Yeşilçam Ödüllerinin bu duruma yaklaşımı nedir? Bu konu hakkında sizin görüşlerinizi alabilir miyiz?

 

Ahmet Misbah Demircan: Yeşilçam Ödülleri sektörü kucaklayan bir yapıda. Bu yapısı dolayısıyla da önemli ve anlamlı. Festivallerde yaşanan tartışmaları da yok eden sistemiyle farklılığını bir kez daha ortaya koydu.

 

Engin Yiğitgil: Tüm dünyada en fazla seyredilen sinema türü komedidir. Komedi dünyanın en eski sanat türüdür. Dolayısıyla festivallerde ciddiye alınmak durumundadır ve alınmaktadır. Yeşilçam Ödülleri’nin yaklaşımı da her sanat türüne aynı mesafededir. Ayrıca komedi üretmek dünyanın en zor sanatsal yorumudur.

 

Koray Öztürkler: Yeşilçam Ödülleri’nde, o yıl içinde vizyona giren tüm Türk filmleri, hiçbir ön koşul aranmaksızın doğal aday kabul ediliyor. Dolayısıyla; komedi, korku ya da dram gibi bir ayrım söz konusu değil. Türk sinemasının gelişimine katkı sağlayacak, her tür ve kategoride yapıtın önem teşkil ettiğini düşünüyoruz.

 

Her yıl çekilen film sayısı artmakta bu sayı artışı Türkiye’deki festival yapısını nasıl etkiler?

 

Engin Yiğitgil: Film sayısının artmasından öte filmlerin kalitesi festivalleri etkiler. Her şeyden önemli olan kantite değil kalitedir.

 

Koray Öztürkler: Çekilen film sayısının artışı, bu tür organizasyonların artışı, izleyicinin Türk filmine talebinin artması, özel sektörün artan oranda devreye girmesi gibi faktörler, sektörde hareketliliği tetikliyor. Yeşilçam Ödülleri’nde yarışan film sayısı, sadece 3 yıl içinde yüzde 100 oranında artmış durumda. Artan bu ilgi, hem bu tür organizasyonları arttıracak hem de Türk film dünyasında artan bir hareketliliğe yol açacaktır. Turkcell olarak bu olumlu gelişmelerin içinde bulunuyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

 

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.