“Kan Arzusu”, vicdan muhasebesi…

ALPER TURGUT

“Kan Arzusu” (Bakjwi / Thirst), vicdan sahibi bir vampir ile insafsız sevgilisi arasındaki şiddet ve şehvet meyilli bir aşkı didikleyen kalburüstü bir seyirlik… Güney Koreli sinema gurusu Chan-wook Park, yine yapacağını yapıyor, kimimizin karşılıksız seveceği, kimimizin de koşulsuz nefret edeceği bir film daha yaratarak…

Öç almaya dair mükemmel bir üçleme (teslis)… Evet, kuşkusuz Park’ın yarı deli yarı dahi beyninden damıttığı “Haklı İntikam” (Boksuneun naui geot), “İhtiyar Delikanlı” (Oldboy) ve “İntikam Meleği”nden (Chinjeolhan Geumjassi) bahsediyoruz. Özellikle beyazperdenin bugüne dek gördüğü en çetrefilli ve belalı filmlerden biri olan İhtiyar Delikanlı, tüm dünyanın gözlerini, Uzakdoğu Sineması’na çevirmesine yol açtı. Hollywood’un iyiden iyiye kısırlaştığı bir dönemde, senaryoların asla tükenemeyeceğini muştulayan bu yapım, mübalağa etmeyeceksek şayet, adeta bir devrim etkisi yarattı. Tekinsiz ve tarifsiz sacayağının ardından Park, hiddet ve cinnete ara verip, “Bari yavrumun da izleyeceği bir film çekeyim” diyerek, “Ben Bir Robotum Ama Sorun Değil”i (Saibogujiman Kwenchana) kotardı. Tam tekmil romantik, tek kelimeyle gerçeküstü ve alabildiğine tuhaf… Çocuğunu ve çoğumuzu sevindiren Park, Kan Arzusu ile şiddet, dehşet ve vahşet masalına geri dönmekte gecikmedi. (2000 tarihli “Birleşik Güvenlik Bölgesi”ni (Gongdong gyeongbi guyeok JSA) es geçtiğimiz düşünülmesin, güzel, hakiki ve övgüye değer bir filmdir.)

 

Kan içiyorsam benim suçum mu?

 

Kan Arzusu, natüralizmin öncülerinden büyük Fransız yazar Émile Zola’nın “Thérèse Raquin” adlı romanının serbest bir uyarlaması… Filmin başrollerini; Song Kang-Ho, Kim Ok-Bin, Kim Hae-Sook ve Shin Ha-Kyun sırtlıyorlar. Güney Koreli Katolik bir rahibi (üstelik vampir) canlandıran Song Kang-Ho, daha önce Park’ın Haklı İntikamı ile gişede büyük işler başaran “Yaratık” (Gwoemul) da gözümüze çarpmıştı, Kan Arzusu’nda ise bildiğiniz döktürmüş. Cannes’da jüri özel ödülünü kazanan Kan Arzusu’nu, Filmekimi’nde izlemiş ve kendi adıma çok sevmiştim. Salondaki tepkilerden anladığım kadarıyla sinemaseverler, resmen ikiye bölünmüştü. Ancak filme yönelik en büyük karşı çıkış, senaryo ve diğer öğelerden öte, iki saati aşkın süresiyle ilintiliydi. Neyse… “Kan içiyorsam benim suçum mu?” gibi gayet komik ve hayli Şarki çıkışlarıyla gülümseten, ihtirasa ait sahnelerinde ise dikkat kesilmemize vesile olan Kan Arzusu, 19 Şubat 2010’da gösterime girecek. Park tutkunları ve sinefiller filmi zaten kaçırmayacaktır, benim sözüm tüm sinemaseverlere… Bence Kan Arzusu’na bir şans tanıyın, hem ustanın maharetinden mahrum kalmamış, hem de beğenip, beğenmeyeceğinize kendiniz karar vermiş olursunuz.

 

Vampir kadın, kök söktürür alimallah

 

Altın kalpli rahibimiz Sang-hyeon, insanlara yardım etmek için çırpınıp durur, lakin hiçbir şey ona yetmemektedir. O daha yararlı olmak ve ölümüne adanmak istemektedir. Kendini kurban etmeyi kafasına koyan kahramanımız, ölümcül bir hastalığın tedavisi uğruna denek olmayı seçer ve Afrika’nın yolunu tutar. Ölümün kıyısından dönen Sang-hyeon, artık ülkesinin namlı bir şifacısıdır. Ancak bu geri dönüş, pek hayırlı değildir. Büyük bir arzuyla kana tapınan bizim rahip, vampire evirilmiştir. Can almayı günah bilen Sang-hyeon, ruhani bir güçle kuşanmış ve dermansızlara deva işlevine muktedir olmuştur. Çocukluk arkadaşını, kanser illetinden kurtaran vampir rahip, onun karısına abayı yakmakta gecikmemiştir. Masum kılıklı genç kadın Tae-joo, iyi bir yüreği köreltecek ve ona kötülük krallığının kapılarını açacaktır.

Alper Turgut, Adana’da doğdu, üniversitede gazetecilik okudu. Uzun seneler, çeşitli gazetelerde çalıştı, farklı alanlarda görev yaptı, sendikacılıkla uğraştı. Sonra bir gün (Haziran 2006), şans eseri, çocukluk aşkı sinemaya bulaştı, işte o tarihten beridir, filmler üzerine düşünmeyi, konuşmayı ve yazmayı sürdürüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.