Bütün sıkıntılara inat kendimizi aşmaya çalışıyoruz, size yeni ve daha güçlü bir şeyler ulaştırmak için. Türk sineması son iki haftada 6 filmle yüzünü biraz gösterdi. Açıkçası çok da mutluluk verici şeyler söyleyemeyeceğiz. Biraz korktuğumuz oluyor gibi ama zaman tanımak lazım hem yeni yönetmenlere hem de sinemamızın belirli bir kalıba oturması için. Biz moralimizi bozmadan devam edelim dedik. Gelecekten Bir Gün filmiyle yakın zamanda vizyon alacak olan Türkiye Güzeli Hande Subaşı’yla konuştuk. Bu önemli isim dışında Banu (Bozdemir) bu hafta kendini aştı ve iki röportaja imza attı. Melekler Ve Kumarbazlar’ın başrol oyuncusu Cem Davran, İki Dil Bir Bavul’un yönetmeni Orhan Eskiköy bence bu yılın en iyi filmi olan üretimleri ve Kürt açılımıyla ilgili görüşlerini açıkladı. Tabii Ekim ayı festival ayı, Antalya Altın Portakal ve Film Ekimi’nin bütün programını sayfalarımızda bulabileceksiniz. Her iki festivali de yerinden bütün kadro sizin için izleyeceğiz. Amerika’dan bizim için yazan yepyeni bir isim var. Hollywood’a yakınlığıyla bilinen Burak Yarkent Türkiye’de vizyona girmemiş dev yapımları orada seyrederek sizin için Cinedergi’ye taşıyor. Özellikle onun yakın ilişkileri sayesinde hiçbir yerde bulamayacağınız Hollywood haberleri de artık Haber bölümümüzde yer alacak. Bundan sonra bizim haberlerimizi birçok yayın kuruluşunda göreceksiniz sanıyorum. Bu konuda bize yardımcı olan Burak’a (Yarkent) teşekkürü bir borç bilirim. Gelelim dergimizin politik yüzü olan Alper’e. Onun dosyalarını bu derginin yöneticisi olarak değil bir sinemasever olarak büyük bir merakla bekliyorum. Geçen Hafta yaptığı Politik Filmler dosyasının tadı damağımdayken bu hafta daha da dikkat çekici bir çalışmanın altına imzasını attı. ABD’de vizyona giren Burak’ın geçen ay eleştirisini yaptığı Districk 9 adlı filmden yola çıkarak Getto kavramını işleyen filmlerin bir incelemesini yaptı Alper. Kesinlikle kaçırmamanızı öneririm çünkü önümüzdeki aylarda sürekli Districk 9’un yarattığı etkiyi hissedeceksiniz. Ben ise sizin için Türk Sineması’nda Kadın Filmleri dosyasını hazırladım. Çok düşündürücü bir çalışma oldu. Müjde Ar’dan, Hülya Avşar’dan nerelere geldiğimizi anlamak için önemli bir dosya. Fırat Sayıcı ise Mesela Dedik ile yine bizi güldürmeye devam ediyor. CineMüzik köşesinde ise bir efsaneyi konu etmiş kendine, Bach severlerin kaçırmaması gereken bir yazı olmuş Fırat Sayıcı’nın çalışması. Tabii portre sayfalarımızda Kate Beckinsale ve Joseph Gordon Lewitt gibi iki ünlü isim, Zamanın Ruhu köşemizde yiyeceğimize el uzatan kirli eller gözümüzden kaçmadı. Vizyondakiler, DVD’ler ve kritikler sizlerin ilgisini bekliyor. Evet gerçekten bunların hepsini hazırlamak zor. Ama sinema sevgisi bizim için itici güç. Bu sayede, Cinedergi sizlere ulaşıyor. İyi okumalar diliyorum…

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.