Belgin Doruk ve Ayhan Işık’ın o muhteşem siyah beyaz filmlerini hatırlatıyor Aşk Tutulması. O dönemlerin filmlerini bir tür olarak adlandırmak kimsenin aklına gelmemişti. Fakat Hollywood komedi ile aşk arasında gelip giden bu filmlerin izleyici tarafından ne kadar kolay tüketildiğini görünce romantik komedi dedi bu türe ve her hafta neredeyse bir iki örneğini görmeye başladık. Türk Sineması ise o siyah beyaz dönemlerden sonra özellikle 1980 sonrası kabuk değiştirdi. Entelektüelliğin soğuk dehlizlerine girdi, siyasi çalkantının aynası oldu. Olsun tabii, sinemanın en önemli özelliğidir hayatın aynası olması. Ama bir görevi daha vardır sinemanın, eğlendirmek, umutlandırmak, naif duyguların kaybolmadığını bize hissettirmek. Ne yazık ki Türk Sineması unuttu bunu. Romantik komedinin yerini Recep İvedikler, G.O.R.A.lar aldı. Onlara da karşı değiliz ama biraz durum saptaması yapmak gerektiğine inanıyorum. İşte Aşk Tutulması bu anlamda tam bir geriye dönüş yaşattı bize. Hem güldürdü, hem duygulandırdı. Filmin erkek oyuncusu Elveda Rumeli dizisinden hatırlayacağınız Tolgahan Sayışman için yeni Ayhan Işık benzetmesini yapmak istiyorum kendi adıma. Hem partneri Fahriye Evcen ile büyük uyum yakalamış hem de Fenerbahçe sevgisinin nasıl olması gerektiğini herkese hatırlatmış. Filmin daha açılış sahnesinde babasının mezarına giden Uğur gözlerindeki yaşlarla telefonunu açıyor ve kaydettiği tezahüratları dinletiyor. Üstelik bu sahne öyle espritüel bir tavırla da çekilmemiş. Filmin geneli öyle gitse de yönetmen Murat Şeker Fenerbahçe sevgisini asla bir espri konusu yapmamış. Sahneden sahneye geçerken duyguları nasıl hazmetmeniz gerektiğini anlamak için bir duraklıyorsunuz. Fahriye Evcen ise tam bir espri bombası. Onun bilmediğimiz bir yüzü ortaya çıkmış filmde. Komik hem de çok komik ve bu anlamda çok başarılı. Murat Şeker içinse şunu söylemeliyiz, koskoca bir adım atmış genç yönetmen. Şimdi bu filme küçümseyerek bakanlar olacaktır. Bence hiç etkilenmesin çünkü Yeşilçam’ı Yeşilçam yapan bir türün çok başarılı örneğini vermiş Aşk Tutulması’nda. Filmin konuşulması gereken bir yönü de taraftarlığı ve Fenerbahçe sevgisini bu kadar başarılı ve göz yaşartacak derecede işleyen bir Türk Sineması örneği daha görmemiştim. Bu yönüyle de tebrikleri hak ediyor Murat Şeker.

1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.