Dünyaya Düşen Adam / The Man Who Fell to Earth(1976)
Yönetmen: Nicolas Roeg
Oyuncular: David Bowie, Rip Torn, Candy Clark
2.35:1 Geniş Ekran / 2.0 DD İngilizce – 2.0 DD Türkçe / 134 dk.
SAGA Collection
DVD raflarında yeni karşılaştığımız “Dünyaya Düşen Adam”,32 yıl öncesinden bir bilim kurgu. Vurguluyorum: Bugün bile kompleks biçimi, yenilikçi, farklı sinema dili, öze yönelik keskin yaklaşımları kolayca aşılamamakta. 1928 San Francisco doğumlu, daha çok kısa öyküleriyle tanınan yazar Walter S.Tevis(ölümü:1984) tarafından yazılan ve 1963 yılında yayımlanan romanın, sinemaya bu denli yaratıcı uyarlanması tam bir şans olmuş. Yazarla aynı yıl doğan İngiliz Nicolas Roeg, 1951’de kamera asistanı olarak başladığı kariyerinde, önce görüntü yönetmenliğine ve 1970 yılından itibaren de, aralarında “Don’t Look Now”(1973) gibi bir başyapıtın da olacağı dikkat çekici filmlerin yönetmenliğine sıçradı. Entelektüel ve tavizsiz bir sanatçı Roeg. Temelde basit gibi gözüken bu öyküye, beklenen ve bilinen kalıpların dışında, yaratıcı-etkin bir bakış açısı ile yaklaşmış.
Bu kuşkusuz Bir David Bowie filmi de! Suyu tükenen, dingin, huzurlu bir gezegenden dünyaya yeni kaynaklar bulmak için, orada ölmek üzere olan ailesini bırakarak gelen ve sahip olduğu ileri teknoloji ürünlerini kullanarak büyük bir şirkete sahip olan, dünya yıllarına göre yaşlanmayan Thomas Jerome Newton’un neredeyse şeffaf, kırılgan ve ‘cinsiyetler’ üstü görünümü için, bilmiyorum, Bowie’den daha uygun bir sanatçı daha var mı? Bugün bile! Öyle bir görünümü var ki, insanların yönetiminde değeri bilinmeyen ve tam bir kaosa sürüklenen dünyanın içinde ama tam da dışında kalabiliyor. Onun yalnızlığı ve bu gezegenin sahiplerine olan güvensizliği odakta yer alıyor. Geniş alanlarda, gökyüzünün ve suyun görkemle buluştuğu doğada yaşamayı, çok sayıda televizyon kanalını aynı anda seyrederek, tüm o ‘yalan görüntüler’in ördüğü duvarın arasında iletişimsiz kalmayı seçiyor. Amacı çok paraya sahip olup bir uzay gemisi inşa etmek ve gezegenine dönmek!
Roeg, insanlarla kuşattığı Newton’un, sırrına sahip olan iki kişiye, kimya profesörü Nathan Bryce ile Mary Lou’ya güvenmesinde, ilkinin bilimsel kuşkuculuğunu ve diğerinin ona olan onulmaz aşkını öne sürerken, aslında ikisinin de onu ‘son derece insan’laştıracağının tehlike sinyallerini veriyor. Alkol, kuşku, sınırsız seks, iletişimsizlik, giderek çöküş, insanlaşmanın belirtileri çünkü. Aslında o zaten hep takip altında. Onun dünya dışı bir varlık olması, şirketinin gücü ile rakipleri ve ‘derinlerdeki’ devleti sarsmasından daha az önemli. İşte yönetmen, filminin tüm dokusuna, çok ustalıkla, insanın dünya serüvenindeki doğruları olan kültürel-sanatsal yaratımların simgelerini ve aile kurumunu yerleştirirken, nasıl olup da bu denli tarifi zor bir yok ediş sürecinde olduğunun da izini sürüyor. Ama tüm bu iz sürme, sizin bilinçaltınızı hareketlendiren sinemasal kodlarla gerçekleştiriliyor. Tabii yaratıcı yapım tasarımı ile. Uzakdoğu yaşamının açık izlerini taşıyan ve Avrupa sanatından Amerikan ‘büyüklüğü’nün mekân-objelerine, zengin ama sıra dışı bir görsellikle…
Yönetmen, ölümün şifrelerine dair en çarpıcı filmlerden “Don’t Look Now”da uyguladığına benzer ‘koşut kurgu’ yöntemiyle şaşırtıcı bölümlere de imza atıyor. Yinelersek, bugün için bile cesur seks sahneleri ile öldürmeyi-ölümü anlatan Kabuki performansının paralelliği örneğin. Anlamlar seyirciden seyirciye değişebilir. Yine çırılçıplak Newton- çıplak Mary Lou arasında geçen, kurusıkı mermileri sıktıkları tabancalı-oynaşmalı sahne, yine öldürme-ölüm ve seks koşutluğu ve de psikanalitik müthiş sinemasal anlar içeriyor. Görüntü yönetmeni Anthony B.Richmond(“Don’t Look Now” ile BAFTA ödülü kazandı) imzalı ‘geniş ekran’(Panavision) etkisi, kuşkusuz bu filmi öncelikle sinemada, en az bir kez izlemeyi gerekli kılıyor(benim gibi şanslıların Türkiye’ye Özen Film tarafından ithal edilen filmi, hem de sıcağı sıcağına sansürsüz izlediğini vurgulamak isterim). Tabii yeni kuşaklar için, belli bir sabır, katıksız bir sinema sevgisi ve bilgisi gerektiren bu filmin çıkması(yine sansürsüz!) bir armağan… DVD kaydında özellikle ses tasarımının kusursuz olduğunu vurgulamak isterim. Ekstralarda; yapım tasarımı ile ilgili açıklamaları içeren yaklaşık 23 dakikalık bir bölüm(Türkçe altyazısız); fotoğraf galerileri ve filmin iki fragmanı yer almakta.